Şefika Bal- Eğitiş-İş 2 nolu Şube Başkanı Ahmet Cangı eğitim sistemindeki bitmeyen sorunlarla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

"24 yıl önce sendika mücadelesinin içinde bulunmaya başladım ve o günden beri buradayım" diyen Başkan Cangı, "Her sendikanın örgütlenme alanları ve kitleleri vardır, bizim örgütlenme alanımız da öğretmenler odası. Zaman zaman ülke siyasetine bağlı olarak öğretmenler odasında sessizliğin hakim olduğu olurdu, ancak 2010 özellikle 15 Temmuz 2016'dan bu yana ciddi bir sessizlik hakim. 15 Temmuz OHAL'i gerçekten bir kırılma yaşattı. O dönemde suçlu suçsuz ayrılmadan eğitim işçileri mağdur edildi, at izi it izine karıştı. Haksız yere ihraç edilip geçtiğimiz günlerde ancak meslek hayatına geri dönen bir arkadaşımız var" dedi.

Öğretmenler sus pus

"Okullarda öğretmen odalarında öğretmenler sus pus" diyerek siyasi konular hakkında yorum yapmaya korkulduğunu belirten Eğitiş-İş 2 nolu Şube Başkanı Ahmet Cangı, "Yaratılan korku iklimi özgüvensiz insanların ortaya çıkmasına sebep oluyor. Ancak kendi özgüveni yerinde olmayan insanların özgüven sahibi öğrenciler yetiştirimeyeceği gerçeği de ortada. Öğretmenler konuşmaya korkuyor. Ayrıca öğretmenlerin maaşları da ortada, enflasyona göre güncellenen zamlar enflasyonun yıl içinde yaşadığı değişikliklerden etkilenmiyor. Enflasyon açıklamalarında dikkat çeken başka bir durum da zengin ve fakir farkını gözler önüne seriyor. Zenginler temel gıda malzemeleri konusunda daha az bilgi sahibiyken fakir ancak temel gıda malzemelerine para harcıyor. Üretmeyen bir ülkenin düştüğü durum bu ve hep birlikte 3 ayda yüzde 40 fakirleşerek 2001'de olan eflasyona geri döndük" diye konuştu.

Aynı işi yapan öğretmenler farklı maaş alıyor

Cangı, "Öğretmenler arasında 4 ayrım var. Uzman öğretmen, kadrolu öğretmen, sözleşmeli öğretmen ve ücretli öğretmen. Aynı işi yapan insanlar farklı paralara çalışıyor. Bu 4 katagoride ücretli öğretmenler köle niyetine çalıştırılıyor. Sigortaları çalıştığı gün kadar yatırılıyor, maaşları çok düşük. 110 binin üzerinde sözleşmeli öğretmen devletin taşeron çalışanları olarak eğitim veriyor. Bu insanların atanması gerekiyor, genç ve KPSS'yi kazanamamış kişiler bu şekilde çalıştırılmamalı. Bizim talebimiz bütün öğretmenlerin kadrolu olması, atamayan öğretmenler için 3600'ün çıkarılması. Emekli olmak isteyen öğretmenler olamıyor, çünkü maaşlarda yarı yarıya bir azalma gerçekleşiyor. Emekliliği geldiği halde çalışmak zorunda kalan 120 bin öğretmen var. Bu öğretmenler aynı zamanda atanamayan öğretmenlerin de önünü kapatıyor. Bu işler tamamen bir zincir. Öğretmen atamaları seçimden seçime dile getiriliyor, bir seçim vaadi olarak sunulmaktan öteye gitmiyor" sözlerini kaydetti.

Atamalarda likayatsızlık hakim

"Yönetici atamalarında likayatsızlık hakim. Tamamen taraf olma üzerine bir atama yapılıyor, eğer Eğitim-Birsen'li iseniz ancak o zaman yönetici olabilirsiniz. Adam kayırmacılık, eğitim yuvalardında sorunu ve çatışmayı beraberinde getiriyor. Yöneticilik vasıfları olmayan kişiler keyfi uygulumaları getiriyor. Tayinlerde il içi, il dışı, norm kadro ve özür durumu atamaları vardır. Eskiden bu tayinlerde sıralama vardı, ataması olacak öğretmen sırasını bilir kehdini takip ederdi. Şuanda öyle bir şey yok, puan üstünlüğü konusunda yeterli puanı alamayan öğretmenler bir bakıyorsunuz olmaması gereken yerlere atanmış" diye konuşan Cangı okulların fiziki yetersizlikler barındırdığını da söyledi.

Cangı, "Okullardaki fiziki sorunlar LGS'de tamamen ortaya çıktı. Anadolu Liseleri'nin kontenjanları doldu taştı, meslek liseleri ve imam hatipler boş kaldı. Kimse istemediği okula gitmeyecek dendi, kontenjanı dolup taşan okullarda labaratuvar olarak kullanılması gereken yerler sınıfa dönüştürüldü, sınıf mevcutları oldukça kalabalıklaştı. Bomboş duran imam hatip liseleri var. Sorunlar böyle çözülmez, boş olan imam hatiplerin binaları kullanılmalı değerlendirilmeli ve eğitimin fiziksel koşulları iyileştirilmeli. İkili eğitimden normal eğitime geçen okullarda norm kadro fazlası öğretmenler ortaya çıkıyor. Olan yine eğitim işçisine oluyor. Bizler de ikili eğitime karşıyız ama bu sorunun çözümü bu değil. Daha fazla okul binası yapılmalı, bomboş imam hatip liselerinde yüzde 40'ı boş vaziyette eğitim veriliyor. Bu sistem öğrenciyi özel okula yönlendirmeye yönelik çalışıyor. Avrupa'da var olan özel okullara yönelimin yüzde 17 olmasını anlatıyor ve o rakamlara ulaşmalıyız diyorlar. Avrupa'nın düzeyine çıkalım önce ondan sonra özel okul yönelimlerini dikkate alalım" dedi.


Karma eğitim kaldırılamaz

'Karma eğitimin kaldırılmasının özgürlük olarak görülmesi yanlıştır" diyerek sendikalarının bu konuda çok hassas olduğunun altını önemle çizen Başkan Ahmet Cangı, "Bu tamamiyle gericiliktir ve kadını erkeği birbirinden koparmaya yöneliktir. Karşı cinslerin birbirine sadece cinsel obje olarak bakmalarına neden oluyor. Ama biz buna izin vermeyeceğiz. Veli ve öğrenci istiyor bahanesi ile karma eğitimin kaldırılmaya çalışması konusunda yönetmelik dikkate alınmıyor. Velinin öğrencinin talebine değil, yönetmeliğe anayasaya göre bu işler yapılır. Kanun çerçevesinde yönetilen okullar keyfi uygulumalarla kanunları çiğner hareketler yapmıyor. Bu konuda çok hassasız ve cumhuriyet kazanımlarının silinmemesi ve o kazanımların bu ülke için  iyi olacağını düşünuyoruz" diyerek sözlerini sonlandırdı.