Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, "Çantamızda  'yarın sabah olsun neler göreceksiniz' şeklinde sürpriz şeyler yok. Mevcudu  iyileştirerek, aksayan yönleri düzelterek ve mümkünse yerine daha iyisini ikame  ederek süreklilik içerisinde bu gelişimi ve değişimi sürdürmek istiyoruz" dedi.
 
Avcı, SBS'nin yerine getirilmesi planlanan sisteme ilişkin daha önceden  başlayan bir çalışmanın olduğunu söyledi.
 
Çalışmanın bakan olmadan önce başlatıldığını ifade eden Avcı, "Milli  Eğitim'in hafızası bu konuda çok iyi. Muhtelif deneyimler yaşandı.Bunların iyi  taraflarını kötü taraflarını biliyoruz. Bunların hepsi elden geçiriliyor.  Bunların sonucunda uygun bir yöntem veya yöntemler belirlenecek. Ama şu anda medyada, özellikle internet medyasında spekülasyon konusu edilen şeyler çok da  doğru değil. Üzerinde çalışıldığından öte bazı şeylere itibar etmeyin" diye  konuştu.
 
SBS'nin kaldırılmasıyla 'her okul kendi sınavını yapacak' şeklinde  değerlendirmelerin yapıldığı hatırlatılınca Avcı, şöyle konuştu:
 
"Kendilerine yönelik çok büyük talep olması beklenen okullar her zaman  var, şimdi de var. Bu çok uzun vadeli bir çalışma. Öyle bir dönem, belli bir  badireden sonra öyle bir noktaya gelebiliriz ki normal dağıtımlar yapıldıktan  sonra, belli okulların kendi imkanlarıyla da öğrencileri ayrıca  değerlendirebilecekleri, zaten yapılmış bir değerlendirme içinden kendileri için  ayrıca bir değerlendirme yapabilecekleri düzenleme yapılabilir. Ama bu, bugünün  meselesi değil önümüzdeki senenin meselesi de değil" dedi.
 
Bir perspektifi işaret ettiklerini vurgulayan Bakan Avcı, "Milli Eğitim  Bakanlığı bu konuda geçmiş yıllardaki uygulamayı, mevcut uygulamayı, mevcut  teknolojik imkanları, öğrenci sayılarını, taleplerini, okul sayılarını, ailelerin  beklentilerini, çocukların yaşadıkları ve yaşayabileceklerini, bütün değerleri  bütün boyutlarıyla değerlendirip bugünkü koşullarda mümkün olan en ideal  düzenlemeyi yapmak için çalışmalarını sürdürüyor. Kimse endişe etmesin, bizim  kafamızda öyle 'Bakan Bey bir sabah uyandı ve SBS'yi kaldıralım, yerine de  Öğretmenler Kurulu'yla çocukları her okula yerleştirelim' diye bir şey yok"  ifadelerini kullandı.
 
Milli Eğitim Bakanlığı'nın çok köklü ve deneyimli bir kurum olduğuna  dikkati çeken Nabi Avcı, "Aileleri de öğrencileri de öncelikle çocuklarımız  rahatlatacak bir geçiş düzenini kurmak için çalışıyoruz" diye konuştu.
 
Yaklaşan SBS ile rapor olanların arttığına yönelik iddiaların  anımsatılması üzerine Avcı, "Ailelerimizin, çocuklarımızın, sağlık  kuruluşlarımızın çocuklarımızı böyle uyduruk raporlarla okullarından alıkoymaları  doğru değil. Çocuklarımıza kötü örnek olmayalım. Daha fazla bir şey söyleyerek  ilgilileri üzmek istemiyorum ama çocuklarımıza kötü örnek olmayalım" ifadelerini  kullandı.
 
Avcı, yapılan düzenleme sonrası öğrencilerin SBS'ye başörtüleriyle  girebileceğine yönelik haberlere ilişkin de "Orada yönetmelik çok açık zaten.  Tanınmaya engel olmayacak bir kıyafetle girebilir insanlar" dedi.
         
Yönetici atamaları yönetmeliği

Üniversitelerde öğrenim süresinin indirilmesine yönelik çalışmalarının  olmadığını dile getiren Avcı, "Yükseköğrenimdeki lisans yılları, bunlarla ilgili  ne mevcut YÖK taslağına getirdiğim eleştirilerde bu var, ne de YÖK'ün içinde  böyle bir çalışma var. Olsa iyi olmaz mı? İyi olur. Başbakanlıkta çalışmaya  başlandığı zaman bulunabilirim. Artık nasıl olsa adımız çıktı, 'Bu adam 4 yıllık  lisansa karşı' diye. Hiç olmazsa birkaç alanda bu yapılabilir" dedi.
 
Yönetici atamaları yönetmeliğine yönelik eleştirilerin hatırlatılması  üzerine Bakan Avcı, şöyle devam etti: "Biz hiçbir zaman hiçbir konuda 'her şeyin en doğrusunu biz biliyoruz,  ne yaparsak doğru yaparız, dolayısıyla alın ve bunu kabul edin' böyle bir tutum  içinde olmayız. Şüphesiz bu konu da dahil olmak üzere pek çok konuda eksiğimiz,  yanlışımız olabilir. Şimdi görmediğimiz ama uygulamada çıkan aksaklıklar  olabilir. Zaman içinde ortaya çıkan her türlü eksiği, yanlışı düzeltmek için  siyaset kurumu var. Şu anda bir komisyon kurduk. Gelen eleştirileri  değerlendirmek için arkadaşlarımızı görevlendirdik. Hangi konuda eleştiriler  geliyor buna karşı biz nasıl bir çözüm veya değerlendirme yapıyoruz diye. Bu  dinamik bir süreç. Uygulamayı bir görelim. Ben çok büyük bir sıkıntı olacağını  düşünmüyorum sıkıntı olan yerleri de çözeriz. Yeter ki birbirimizi iyi  dinleyelim, neyin ne için yapıldığını veya yapılmadığını birbirimizle  tartışalım."
         
"Sirkülasyonu en yüksek bakanlık"

Belli bir yaştan sonra, akademi veya bürokraside çok uzun yıllar  çalıştıktan sonra siyasetin icra kanadına geçmenin kolay olmadığını ifade eden  Avcı, Milli Eğitim Bakanlığı'na tahmin ettiğinden, korktuğundan daha kolay  alıştığını söyledi.
 
TBMM'de Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonu'nunda başkanlık  yaptığını hatırlatan Avcı, "Alıştım. İyisiyle kötüsüyle alıştığımı  söyleyebilirim. İnşallah bu alışkanlık yapmaz. Çünkü biliyorsunuz, Milli Eğitim  Bakanlığı'nda hemen girişte sağda eski bakanların fotoğrafları var. Benim Hasan  Bey zamanın da danışmanken yaptığım bir çalışmada, MEB'in ortalama bakanlık  süresileri 11 aydı. Üstelik Hasan Ali Yücel ve Tevfik İleri gibi uzun süre  bakanlık yapanları çıkardığınız da bu 9 aya düşüyordu. Dolayısıyla 'alışkanlık  yapmaz' dediğim, bizim dönemimizde de sirkülasyonu en yüksek bakanlık  biliyorsunuz. İnşallah huzur içinde, istikrar içinde, sorunsuz bir bakanlık  geçiririz" şeklinde konuştu.
 
Büyük, yeni projelerinin olup olmadığı sorusuna Avcı, MEB'deki ortalama  bakanlık sürelerini hatırlatarak, bir ders yılı başında başlayıp sonunu  göremeyecek büyük projeler konusunda iddialı olmak yerine mevcudu daha iyi nasıl  reforme konusunda çalışmanın siyasetin ve Bakanlığın da doğasına daha uygun  olduğuna yönelik düşüncelerini ifade etti.
 
İddialı, köklü, radikal dönüşümlere zaman zaman ihtiyaç  duyulabilineceğini vurgulayan Avcı, ancak MEB gibi aynı zamanda sürekliliği de  hesaba katması gereken kurumlarda çok zorunlu olmadıkça ani, radikal, büyük  kitleleri sıkıntıya sokacak köklü değişiklikleri iyi düşünmek, iyi düşünmeden  harekete geçmemek gerektiğini söyledi.
 
MEB'in projelerini incelemek, değerlendirmek ve hangilerinin hangi  üslupla devam etmesi gerektiğini uzmanlarla ve kamuoyuyla paylayarak yürütmek  istediklerini anlatan Bakan Avcı, "Çantamızda 'yarın sabah olsun neler  göreceksiniz' şeklinde sürpriz şeyler yok. Mevcudu iyileştirerek, aksayan yönleri  düzelterek ve mümkünse yerine daha iyisini ikame ederek süreklilik içerisinde bu  gelişimi ve değişimi sürdürmek istiyoruz" dedi.
         
Kurşun kalem hediye etti

Milli Eğitim Bakanı Avcı, bazı kitaplara sansür yapıldığına yönelik  iddialara ilişkin de uzunluk açısından bakıldığında bir bölüm alınarak yapılan,  işlevsel gerekçeli alıntıların anlaşılabileceğini söyledi.
 
Avcı, şöyle devam etti:"Ancak örneğin bir şiiri alıyorsunuz, o şiir de bir mısra, bir kelime  sizin hoşunuza gitmiyor ve siz onu değiştirerek veya onu çıkararak alıntı  yapıyorsunuz. Bu olmaz. Ya o şiiri hiç alma alıyorsan da aslına sadık kal. En son  yaşananlardan Edip Cansaver'le ilgili bir şey vardı. Onun bir şiirinden bir  mısranın çıkarılması. Bu bir zihniyet meselesi de olabilir bir de bazı  yayınevlerinin veya editörlerin sanki 'Böyle gayretkeşliğin içine girersek Talim  Terbiye'den bu iktidar da muhafazakar dolayısıyla biz böylece, Talim Terbiye'ye  kendimizi mevcut iktidara daha yakın bir kimlikle tanıtmış oluruz' gibi bir  gerekçeyle bunlar yapılıyorsa bu ayıp. Edip Cansever'in o ölçekte, o ünitede yer  alacak ölçekte birçok şiiri var. Konunun işlenmesine daha çok elverişli pek çok  şiiri var. onlardan birini değil de illa bunu alıp onun da bir mısrasını  değiştirmek bir zihniyet meselesi. Türkiye bunu aşar, aşıyor."
 
Bakan Avcı, yapılan düzenlemelerin mevcut Talim ve Terbiye Kurulu  tarafından alınan kararlar olmadığını, eskiden yapıldığını ancak bugün piyasaya  sürülmeye çalışıldığını da dikkati çekti.
 
Bir gazetecinin "Sizin döneminizde başörtülü öğretmenler görebilecek  miyiz?" sorusuna Avcı, "Başörtülü öğretmenler var. Kur'an derslerine  giriyorlar, siyer derslerine giriyorlar. Onları görmüyor musunuz? Ben de  görüyorum. Artık, anakronik sorular ve anakronik cevaplar var ya bu o kategoriye  giriyor. Türkiye bunları geçti" diye cevapladı.