Ali Budak- CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan başlattığı ‘Adalet’ yürüyüşü 23’üncü gününe girdi. Kılıçdaroğlu’nu 15 Haziran’da Ankara Güvenpark’tan başlattığı ‘Adalet’ yürüyüşünde yalnız bırakmayan İzmir CHP Milletvekili Musa Çam ile yürüyüşte yaşadıklarını ve bundan sonra CHP’nin ne yapacağını konuştuk. 23 gündür 410 kilometre yürüyen, en arkada yürüyerek konvoyun sorumluluğunu da üstüne alan ve artık ayaklarında ciddi yaralar oluşan Çam, bu yürüyüşe haksızlığa, hukuksuzluğa ve adaletsizliğe karşı adalet istemek için başladık. Bu yoldan dönmeyeceğiz. Bu ülkeye adalet gelene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz’ dedi.


Herkes için adalet istiyoruz

Yürüyüşlerinin 23’üncü gününde toplamda 410 kilometreyi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte yürüdüklerini söyleyen CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, ‘Türkiye’de ilk kez bir siyasi parti genel başkanı ve parti organları adalet için yürüyor. Çünkü 15 yıllık AKP iktidarında yargı ve hukuk tamamen katledilerek, tek kişiye teslim edildi. Artık Türkiye’deki mahkemelerden ve yargıdan bağımsız karar beklemek mümkün değil. Talimat ile kararlar veriliyor. Enis Berberoğlu davası da böyle oldu. Aslında bu yürüyüş Enis Berberoğlu için düzenlenmedi. Türkiye’de 15 yıldır her türlü haksızlığa, hukuksuzluğa ve adaletsizliğe karşı mücadele vermek için düzenlenen bir yürüyüştür. İşinden olan, meslekten ihraç edilen yüz bine yakın tutuklu olan vatandaşlar için yürüyoruz. Dolayısıyla adalet mücadelemiz Türkiye’nin en ücra köşesi de dahil olmak üzere her yerinde devam edecek. Türkiye’de bağımsız yargıyı oluşturana kadar da mücadelemizi sürdüreceğiz’ dedi.


Yürüyüş milyonlarla İstanbul’da taçlanacak


AKP iktidarının yürüyüş hakkındaki olumsuz açıklamaları sonrası toplumda herhangi olumsuz bir algının oluşmadığına dikkat çeken Çam, şöyle devam etti: 410 kilometre boyunca gübre dökme, yolun sağından ve solundan protestolar ve ideolojik el hareketleri haricinde herhangi ciddi bir sorun olmadı. Bunlar ise tabi ki olacak. Çünkü demokrasinin getirileridir. Bunun dışında da birkaç yerde fiili saldırılar yapıldı. Bu konuda da hukuki süreç başlatıldı. Bunun dışında halktan büyük ilgi, alaka ve destek gördük. Bu desteğin İstanbul’da aratarak devam edeceğini ve milyonları bulacağına inanıyorum. Milyonlarla da bu yürüyüşü taçlandıracağımızı düşünüyorum.  


Referandum sonrası yürüyüş yapılamazdı


‘Hayır’ diyenler ve uluslararası camia tarafından hileli olarak görülen referandum sonuçlarından sonra CHP’nin böyle bir yürüyüşü başlatması gerektiği söylemlerine katılmadığını vurgulayan Çam, ‘YSK’nın kararını açıkladığı gün vatandaşımızın böyle bir tepki vermemiz yönünde beklentisi vardı. Ancak olay çok sıcaktı. Sıcağı sıcağına da eylem yapmanın farklı çatışmaları da beraberinde getirmesi çok yüksekti. Bundan dolayı parti yönetimi imtina etti. Ancak şu anda konjektör çok uygun. Bu süreçte de ülkede yaşanan her türlü adaletsizliğe karşı sokaklarda adalet talebimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Zaten AKP’de 15 Temmuz’u gerekçe göstererek sokaklara inecek. Ancak AKP’nin görmek istemediği şey darbeye ülkenin 80 milyonu karşı çıkması. Bunu görmesi gerek. Toplumu daha fazla bölmemeli. Darbeye karşı çıkışı AKP kendine mal edemez. Vatandaş sokakta ülkesine sahip çıktı. Bunun yanında ise öncelikle RTE’nin FETÖ’nün ikizi olduğunu da unutmayalım. Ülkede her şeyi birlikte planladılar ancak sonradan güç sorunu oluştu ve yollarını ayırdılar. Bu darbenin sorumlusu AKP yöneticileri ve RTE’dir’ ifadelerini kullandı.

 

Kıdem tazminatı için fon oluşturulmamalı


AKP iktidarı döneminde çalışma hayatında da adaletsizlik yapıldığını belirten Çam, şöyle devam etti: Esnek çalışma, evde istihdam gibi çalışma biçimleriyle çalışanın elde ettiği hakkını ellerinden almaya çalışıyorlar. Kıdem tazminatıyla da yapılmak istenen budur. Bizler emekçiler olarak bunun olmaması için mücadele edeceğiz. Sendikalar da bu konuda uyanık olmak zorunda. Kıdemin kaldırılıp, fon oluşturulmak istenmesi kabul edilemez. Çünkü bugüne kadar kurulan bütün fonlar batmış ya da batırılmıştır. Bu fonda da biriktirdiği parayı devlet farklı kollarda kullanacak. Bu yanlıştır. Buna karşı mücadele etmeyi sürdürmeliyiz.


AB’nin aldığı kararının sorumlusu AKP’dir


‘AKP’nin ilk yıllarında AB ile çok önemli ve demokratik düzenlemeler yaptığını inkar edemeyiz’ diyen Çam, ‘Ancak AKP 12 Eylül referandumu sonrası ipleri eline almaya başlayınca sorunlar da başladı. Balyoz, Ergenekon gibi davalarla cumhuriyetçi ve Atatürkçü kadroları da tasviye edince karşısında güç kalmadı. Bu da AKP’nin AB’ye girme gibi bir derdi olmadığını yapılan açıklamalar sonrası gösterdi. Dolayısıyla buradaki meselenin AKP’nin sadece kendi için demokrasi istediğini geri kalan dertlerinin algı yaratmaktan başka bir şey olmadığını görmeliyiz. Bu nedenlerden dolayı AB böyle bir karar aldı. Ancak bu ağır bir karardır. Ancak bunun suçlusu ve sorumlusu da AKP’dir’ dedi.


‘Mültecilere karşı insanlık suçu işleniyor’


Türkiye’deki yaklaşık 3,5 milyon mültecinin ucuz iş gücü olarak görülmesini sömürü ve insanlık suçu olarak niteleyen Çam, sözlerini şöyle tamamladı: Bu süreç sürekli haksızlık doğuruyor. Mültecilerin güvencesiz ve ucuza çalıştırılması vatandaşlarımızın da nefret söylemi geliştirmesine neden oldu. Çünkü bu yaptıklarıyla kendi vatandaşına iş veremeyen hükümet düşük paralara çalıştırdığı insanlarla çarkı döndürmeye çalıştı. Bu da kendi vatandaşına iş verememesine neden oldu. Vatandaş da sorumluluğu mültecilere kesti. Asıl sorumlu ise AKP’dir. Bu insanlık suçunu kabul etmek mümkün değil.