Gamze Geçer- İzmir Kadın Kuruluşları Birliği ve Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği İzmir Şubesi Başkanı, Diş Hekimi Tülin Kesiktaş Eraslan kadınların her alanda gördüğü eşitsiz muameleye değinerek, 'İzmir Kadın Kuruluşları Birliği olarak bu yıl özellikle Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk'tan anaokullarından itibaren müfredata toplumsal cinsiyet eşitliğine uygun eğitim ve derslerin konulmasını talep edeceğiz. Bu yıl ana hedefimiz bu doğrultuda olacaktır' açıklamasında bulundu.

İzmir Kadın Kuruluşları Birliği ve Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği İzmir Şubesi Başkanı, Diş Hekimi Tülin Kesiktaş Eraslan ile gerçkeleştirdiğimiz röportajda kadınların sorunlarına iş hayatındaki yerine ve yapılabileceklere cevap aradık.



*İstihdamda kadının yerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye'de 15 ve daha yukarı yaştaki kadınların yüzde 28'i istihdam edilirken aynı yaş aralığında bu oran erkeklerde yüzde 46,3'tür. Ancak kadınların eğitim seviyesi yükseldikçe işgücüne katılım oranı yükselmektedir. TÜİK'in verilerine göre okuryazar olmayan kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 15,2 iken lise altı eğitimli kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 27,2'dir. Lise mezunu kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 33,6, mesleki veya teknik lise mezunu kadınların katılımı yüzde 41,4 ve yükseköğretim mezunu kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 71,3 olarak görülmektedir.
Öte yandan kadınlar her ne kadar eğitim düzeyleri yükseldikçe işgücü piyasasına daha fazla katılıyorsa da piyasaların cinsiyetçi yapısına bağlı olarak çalışabilecekleri sektör ve meslekler sınırlı olduğundan işsizlikle karşılaşma ihtimalleri erkeklere kıyasla daha yüksektir.
Ülkemizde kadınların en önemli problemi nitelikli istihdamdır. Yani uzun planlı bir istihdam yaratmak yerine günü kurtarmaya dönük politikalar geliştirilmektedir. Kadınlara yönelik açılan kursların niteliğine baktığımızda sekreterlik, hasta bakımı, dikiş nakış, pastacılık gibi alanlar kadınlara uygun görülmüştür. Bu çok cinsiyetçi bir yaklaşımdır, oysa kadınlar için kodlama, bilgisayar, 3D eğitimi gibi kurslar açılabilir.
Burada verilen mesaj, kadının asli görevi çocuk doğurmak, ev işleri yapmak eğer isterse de hafif işlerle oyalanmaktır. Anneliğin yüceltilmesi ve kadınların aileye hapsedilmesi, geleneksel kalıp ve roller kadınların işgücüne katılmasını, iş bulabilmesini ve işlerin niteliği ile süresini belirlemektedir. Kadının doğum izinleriyle iş gücüne ara vermesi, ücretli doğum izinlerinin işverene bindirdiği yük göz önünde bulundurulunca maalesef iş yerleri işe alımlarda tercihlerini erkekten yana kullanmaktadır.
Oysa iş yerlerine erkeklerle eşit sayıda kadın istihdamının sağlanması ,kadınların en büyük problemi olan çocuk bakımı sorununa her iş yerine kreş ve süt odalarının zorunlu olması ya da mahallelerdeki kreşlerden hizmet alıp devletin teşvikle kadını desteklemesi, eşit işe eşit ücret verilmesi gibi kadın istihdamını destekleyen politikalar üretilip kararlılıkla uygulamaya dönüşse kadın istihdam sorunu çözülür.
Kadının çalışmasının önündeki en büyük engel gençken çocuk, yaşı ilerlediğinde de ebeveyn bakımıdır. Dikkat ederseniz erkeğin yaptığı basit matematiksel hesap şudur; kreş parası kadının aldığı maaşa eşit, o yüzden evde oturup çocuk bakması, erkeğin konforunu sağlaması daha uygundur dayatmasıdır. Her iş yerinde kreş olması ve kadının da tatminkâr ücret alması bu geleneksel ve dar görüşlü bakış açısını değiştirecektir. Kadının ekonomik olarak güçlenmesi, çalışma hayatındayken sosyalleşmesi, vizyonunun artması, sorumluluklarının yanında haklarını da öğrenmesi aslında daha bilinçli çocuklar yetiştirmesini de sağlayacaktır. İşte bu yüzden devletin desteği şarttır. Bu ülkenin % 49,8'i kadın ise ve demokratik bir ülkeyiz diyorsak bizlerin de talep ve gereksinimleri göz önünde bulundurulmalıdır. Ülkemizde kadın sayısının iş gücüne katılımı ülke ekonomisinin güçlenmesinde önemli katkılar sağlayacaktır.
Şirketlerde kadın CEO sayısının artması, mahkemelerde daha fazla kadın hâkimin olması, mecliste daha çok sayıda kadın milletvekili, kabinede eşit sayıda kadın bakan, kadın mühendis sayısının çokluğunu düşünün, daha uzlaşmacı daha geniş bakış açısı ile daha uygar bir Türkiye demektir.
İzmir Kadın Kuruluşları Birliği olarak bu yıl özellikle Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk'tan anaokullarından itibaren müfredata toplumsal cinsiyet eşitliğine uygun eğitim ve derslerin konulmasını talep edeceğiz. Bu yıl ana hedefimiz bu doğrultuda olacaktır. Ayrıca kadını güçlendirmek için, mağdur şiddet gören kadın örnekleri yerine birçok alanda sanatta, edebiyatta, iş hayatında başarılı kadınları görünür kılacağız ve "mesleklerin cinsiyeti yoktur, fırsat eşitliği ile kadınların başaramayacağı iş yoktur, yeter ki ön yargıları yıkalım" diyeceğiz.

İzmir köylerinde kızlar kaçırılıyor

*Çocuk yaşta evliliklerin önüne geçilemiyor. Siz bu sorun ile ilgilenmeye başladıktan sonra, farklı ilçelerden de benzer şikâyetler aldınız mı?
Kadına yönelik şiddet, cinsel istismar, erken evlilik gibi birçok sorun var. Biz bu sorunlar ile mücadele ediyoruz. Ege Bölgesi'nde olmasına rağmen burnumuzun dibindeki Kiraz, Ödemiş, Bayındır gibi ilçelerden, küçük yaştaki kızların kaçırılarak evlendirilmesi ile ilgili birçok ihbar geliyor. Dinlediğimiz öykülerde 12 yaşında da, 16 yaşında da, daha büyük de mağdur var. 18 yaşından sonrası kaçırılmak değil kendi rızası ile evlilik oluyor. Kaçırıldıktan sonra, 2 ay gibi bir süre gizleniyorlar. Sonra da gerek muhtar gerekse köyün ileri gelenleri araya giriyor ve 'Bunları evlendirelim, namusu temizlensin' deniyor. Aslında bu iki taraflı bir şey ama erkeğin namusu gitmiyor da kadının namusu gidiyor. Muhtarların, kaçırılan kızların evlendirilmesi ile ilgili araya girmesi, devlet eliyle aracılık etmesi anlamına geliyor. Bu gelenek 40 yıldır sürüyor. 40 yıldır oraya gelen bütün öğretmenler, belediye başkanları, kamu çalışanlarının hiçbiri buna çözüm bulmamış.

*Bu tür olayların farklı yerlerde de yaşandığını söylediniz. Neden Kiraz'da yoğunlaşıldı? Kiraz'ı neden pilot bölge olarak tercih ettiniz?
Şerife ve Ebru peş peşe kaçırıldıktan sonra bu köy üzerinde yoğunlaşıldı. Oysa birçok yerde bu tür olaylar yaşanıyor. Bu ilçelerde de kız kaçırma olayları çok fazla, ensest ilişkiler çok fazla. Aileler kapı kapı dolaşılıp eğitilmek zorunda. Özellikle annelerin, çocuklarına sahip çıkması gerekiyor. Her şeyin başı eğitim. Kiraz'daki kadınları otobüslerle kentin merkezine getireceğiz. Buraları görsünler. Çocuklara sürekli 'bakın ben doktorum ve istediğim ayakkabıyı alabiliyorum, istediğim gibi giyinebiliyorum' diyorum. Çünkü bizi inceliyorlar. O çocuklar bizi gördüklerinde, bir süre sonra kendilerine rol model olarak alacak. Ödemiş ve Bayındır'da da benzer sorunlar yaşanıyor. Biz, Kiraz'ı pilot bölge seçtik. Çünkü 40 yıllık bir geleneği, biz burada yıkarsak oradan okuyan kız da çıkacak, eğitim de desteklenecek. Bölge, sosyo-ekonomik açıdan kadının güçlendiği bir yer haline dönüşecek. Öbür türlü bu acı gelenek devam eder. Mutsuz kadınlar, mutsuz çocuklar, kaderine razı olan kadınlar topluluğu oluşur. Bu, kadınların kaderi olmamalı. Ama ne yazık ki dayatılan bir hayatı yaşıyorlar, kendi istedikleri hayatı değil. Bu olay diğer köyler açısından da örnek alınıyor. Bu köyde böyle evlilikler yapılıyorsa diğer köyde de öyle evlilikler başlayacak. Derken, domino taşı gibi birbirini etkileyecekler. Ama bizim amacımız kadını güçlendirmek, kadının statüsünü güçlendirmek. Bu nedenle bölgeyi pilot olarak belirledik. Eğer biz burada kalkınmayı başarır, kadın eğitimine odaklanırsak, bu geleneği yıkabilirsek, bu sistemi sorun yaşanan diğer bölgelere de taşıyabiliriz.

Kadınlar sakin ve suskun

*Bu projelerin detayları neler?

Muhtarlarla görüştük. 15 günde bir İzmir Kadın Kuruluşları Birliği olarak Kiraz'a gittik. Gruplar halinde köylere dağıldık. Evleri hane hane dolaştık, kadınları dinledik. Bunu sık sık yaptık, muhtarlarla diyaloglarımızı güçlendirdik. Halkla konuştuk, hayatlarını öğrendik. Orada garip bir şey var. Kadınlar suskun. Sakin ve suskun. Çok kısa cümlelerle kendilerini anlatıyorlar sorarsanız. Fakat şimdi yavaş yavaş açılmaya başladılar. Bize artık güvendiler. Çünkü biz bunu medyatik olmak için veya bir kereye mahsus yapmıyoruz. Biz, burada iyileştirmeyi göze alarak sürekli, süregelen bir çalışma içerisinde olduk. En son gittiğimizde kadınlara, dayanıklı 6 ay bayatlamayan bir kurabiye tarifi öğrettik. Bir projemiz var. Burada bu kurabiyeleri yapabileceğimiz tesis kurmak istiyoruz. Biz yapacağız, paketleyeceğiz... Kiraz'ın kızlarının ekonomik açıdan özgürlüğünü elde etmesini sağlayacağız. Bu, Kiraz'ı kurtaracak proje olabilir.

*Adı geçen bu köylerde üniversite eğitimi hangi düzeyde? Kız çocuklarının okullaşma oranı nedir?
Okulların kapalı olması büyük bir sorun. Taşımalı eğitim sistemi var. Bu sistemin değişmesi gerekiyor. Köylerde bu kadar çocuk varken, okulların kapalı olmasının alemi var mı? Önümüzdeki günlerde muhtarlarla birlikte İzmir Valisi Erol Ayyıldız'a gideceğiz. Okulların açılması gerekiyor. Sağlık hizmetleri haftada bir kez köylere geliyor. Bu da olmayınca orası kendi kendine kalmış bir toplum haline dönüştü. İlk amacımız okulların açılması, sağlık hizmetlerinin gitmesi ve gençler için meslek edindirme kurslarının açılması. Gençlerin en çok istediği şey bir futbol sahası kurulması. Muhtarlar, sahanın kurulması için iki yıl önce yer göstermiş ama hâlâ ortada futbol sahası yok. İyi yaşamak herkesin hakkı. Biz şehirli insanlar birçok olanaklara sahibiz. Ama o insanların bizden farkı ne? Bu nedenle hizmet bu bölgelere gitmeli. Üniversiteye giden hiç kız öğrenci yok. Çünkü belli bir yaşa geldikten sonra kaçırılma, evlilik olayları yaşanıyor. Çünkü algı bu yönde oluşturulmuş. Bir mühendis, doktor veya avukat kadın çıkarsa ne olacak? Rol model olacak. Ama şimdi rol modelleri anneleri. Öyle olunca, eğitim konusunda liseden öteye gidememişler. Hatta liseye kadar bile gelememişler. Çoğu ortaokulda evlenmeye başlamış. Bir kadını dinledik. Öyküsü içimi çok acıttı. 12 yaşındayken kaçırılmış. 12 yaşında bir kızın kendi rızası olamaz. Bunu kimse bana anlatamaz. 12 yaşında kaçırılan kızımız, (kendi isteği ile cinsel ilişki değildir onun adı bana göre tecavüz) tecavüze uğrayarak eş yapılmaya çalışılmış.

Ebru okumalı

*Kaçırıldıktan 102 gün sonra bulunan Ebru'nun durumu nasıl. Travmayı atlatabildi mi?
Ebru'nun kaçırılma sürecinde, kaçıran çocuğun ailesi ve Ebru'nun ailesiyle de görüştük. Bu olaydan sonra kendileri ortaya çıktı. Ebru'nun babası en başından beri kızını okutacağını söyledi. Ebru, şu anda Sosyal Hizmetler Müdürlüğü'nde. Burada tedavisi yapılıyor. Psikolojik olarak kendini iyi hissetmesi lazım, terapileri devam ediyor. Aldığımız habere göre Ebru kitaplarını istemiş. Ders çalışmak istediğini söylemiş. Tekrar okula dönmek istiyor. Bu da çok güzel bir gelişme. Ebru okumaya karar verirse, biz İzmir Kadın Kuruluşları Birliği olarak onu okutacağız. Oradan bir okumuş kız çıkmalı. Aslında Türkiye'de böyle bir çok yer var ama bu bölge bizim için model. Kadınlar, ekonomik özgürlüklerini sağladığında kendilerine güvenleri artacak. Bunun yanına bir de eğitimi eklersek, hayata bakış açıları değişecek. Orada bir geleneği yıkıp, bir değişim ve dönüşüm yaratmaya çalışıyoruz. Sonuna kadar gideceğiz, bu değişimi görene kadar. Umarım başaracağız. Kısa süreli bir iş değil.

Değişim kadınla başlar

İzmir Kadın Kuruluşları Birliği Başkanı Tülin Eraslan, değişimin kadınla başlağını belirterek, bir proje başlatmak istediklerini söyledi. Projenin adı da 'Değişim Kadınla Başlar.' Eraslan, 'Kadın seferberliği ilan etmek istiyoruz. 6 madde hazırladık. Bu 6 madde içerisinde; kesintisiz eğitim, kadının istihdamı, medyada kadın algısının değersizleştirilmesine karşı mücadele, cinsel istismar ve çocuk evlilikleri gibi konular var. Bu 6 maddeyi olgunlaştırdığımızda Türkiye çapında imza kampanyası başlatacağız. İmza kampanyası 1 veya 2 milyona ulaştığında, TBMM'ye gideceğiz. Çünkü artık bazı şeylerin değişmesi gerekiyor. 21. yüzyılda lider ülkeyiz, büyük ülkeyiz diyorsak, bu büyük ülke öncelikle çocuk ve kadınlarının kalkınmasıyla kendini kanıtlamalı. Bizim artık zamanımız yok" dedi.

Acil yardım hattı

Şiddet, cinsel istismar, kaçırılma gibi sorunları yaşayan her kadının kendilerine 0212-6569696 veya 0549 6569696 numara üzerinden ulaşabileceklerini belirten Eraslan, şunları dile getirdi: Bu sorunları yaşayan her kadın bize ulaşabilir. Nerede olurlarsa olsunlar. El atmak, düzeltmek isteriz. Eşini döven koca iki gün sonra salındığında, kadının peşine takılıyor. Sadece uzaklaştırma cezası ile değil, hukuk sistemi o kocaya yardım ve yataklık eden ile buna göz yumanlara gerekli cezanın en ağırını verdiği zaman kolay kolay cesaret edemezler. Şortlu olduğu için bir kıza saldıran o erkek eğer başka bir suçtan aranıyor olmasaydı iki gün sonra bırakılırdı. Bunları anlamak zor. Nasıl başı kapalı bir kadına bir şey demiyorsak, şort giyene de bir şey söylemememiz gerekir. Atatürk ilke ve inkılapları, cumhuriyet, demokrasi... Biz yıllardır bunların çabası içerisindeyiz. Türkiye'de kadın laikliği tattı. Laikliği tadan kadın, kolay kolay bunu teslim etmez. O nedenle mücadele devam edecek.