Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ankara’dan bugün öğlen saatlerinde özel uçakla 3 gün kalacağı memleketi Kayseri'ye geldi. Erkilet Havaalanı'nda Vali Orhan Düzgün, milletvekilleri ve kent protokolü tarafından karşılanan Cumhurbaşkanı Gül, ilk olarak Valiliği ziyaret etti. Kayseri’ye 2 gün önce atanan Vali Orhan Düzgün’den kentle ilgili brifing alan Cumhurbaşkanı Gül, ardından Valilik balkonundan Kayserililer'e hitaben kısa bir konuşma yaptı. Daha sonra Valilik Şeref Defteri'ni imzalayan Gül, daha sonra basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Gül, ilk olarak, "Kendi şehrimde olmaktan duyduğum mutluluğu belirtmek istiyorum. Kayseri’nin yeni valisine de başarılar diliyorum. Kamu görevleri böyledir. Neresi uygun görülürse orada halka canla başla hizmet edilir. Herkes doğduğu yere geldiğinde ayrı bir histe olur. Kendi şehrimizde olduğum için annemi babamı da görmek istiyorum" dedi.

Türkiye'nin çok önemli günlerden geçtiğini belirten Cumhurbaşkanı Abdullah, "Çok şükür güçlü bir ekonomimiz ve siyasi istikrarımız var. Demokrasinin tüm nitelikleri de geçerli. Bölgemizdeki çeşitli kargaşalar, kırılmalar dikkate alındığında, Türkiye bu bölgede güvenli adadır. Her bakımdan güvenli adadır. Herkesin sığındığı bir yer olmuştur" dedi. Gül şöyle devam etti:

"Sadece evi barkı yıkılıp gelenler değil, büyük sermayeler, holdingler de Türkiye’ye gelmiştir. Dünyanın Aynı zamanda büyük sermayeler şirketler holdingler gelip , Türkiye’de bölge ofislerini açmaktadır. Dünyanın her tarafından Avrupa’nın Amerika'nın şirketleri yarış içinde, Ortadoğu'da güvenilir gördüğü için Türkiye’ye akın etmektedir. Bunlarla iftihar ediyoruz. Halkımıza en iyi şekilde hizmet etmek, memleketimizi huzurlu güvenli ülke olarak geleceğe taşımak istiyoruz. Büyük uyum ve işbirliği Türkiye’de olduğu için büyük memnunluk duyuyorum."

Gül, gazetecilerin sorusu üzerine dün Hatay'ın Reyhanlı İlçesi'ndeki incelemelerine de değinerek, "Malesef Reyhanlı’da çok üzücü olaylar yaşandı. Ülkemizde tek hamlede yapılan en büyük terör olayı. 4’ü Suriye vatandaşı olmak üzere 51 kişi hayatını kaybetti" dedi. "Bölgemizde olağanüstü bir gelişme var. Suriye’de olup bitenlerin bitenlerin bize yansımaması mümkün değil" diyen Gül, şunları söyledi:

"Bir yerde ateş varsa, sıcağının bize yansımaması mümkün değil. Ayrıca, 4 milyona yakın Suriyeli ülkesini terk etti. Bir kısmı da bize geldi. Bu Türkiye için insanlık meselesi. Güvenilir yer arayan insanlara, Türkiye’nin komşularına sınırlarını açmasından daha tabii bir şey olamaz. Bunlar, ülkelerin tarihlerindeki asil davranışlarıdır. Türkiye’nin de tarihinde böyle asil davranışlar vardır."

DÜNYADA İLK KEZ BİR ÜLKE KENDİ HALKINA BALASTİK FÜZE KULLANIYOR

Suriye’nin kimyasal silah kullanmasıyla ilgili bir başka soruya da Gül şu yanıtı verdi:

"Devamlı bu bölgelerle ilgili brifingler alıyoruz. Bunu yapanlar, yaptıranlar net beçimde ortaya çıkacaktır. Bizim için malumdur. Türkiye hukuk devleti. Mahkemeler bunları kesin neticeye bağlayacaklardır. Kimsenin suçu yanına kâr kalmayacaktır. Kim olursa, ne olursa olsun. Kararlı biçimde devletimiz bunların gereğini yapacaktır. Kolay değil tabii ki birden bire çok sayıda göç almak. Bizden daha çok zor durumda olan ülkeler var. Türkiye güçlü bir ülke. Bölgede zayıf ülkeler de var. Örneğin Ürdün’de 400 bin sığınmacı var. Çok fazla uluslararası yardım da gelmiyor. Uluslararası camia kötü bir sınav veriyor. Sadece laf etmekle olmuyor. Çok geride duruyorlar. Ümit ederiz ki Suriye’deki bu iç savaş daha uzun sürmez. Suriye halkının arzuladığı şekilde sonlanır. Yardım ve aksiyona gelince hep geride duruyorlar."

Türkiye'nin aktif bir rol almak durumunda olduğunun altını çizen Gül, şöyle devam etti:

"Olaylar bölgemizde ve bizim komşumuzda olduğu için önce güvenlik sonra bölgenin istikrarı açısından sonra Suriye’deki insan hakları açısından bizi ilgilendiriyor. Onun için biz aktifiz. Herkesin aktif olması lazım. Batı dünyası biraz arkada duruyor. İşin içine girmeden arkadan destek veriyorlar. Bunun değişmesi lazım. Böyle bir insan hakları ihlalinın yoğun olduğu 4 milyona yakın insanın evsiz kaldığı istikrarsızlığın gidererek yayıldığı bir yerde herkes çok daha sorumlu ve taşın altına elini koymalıdır. Barışçı ve diplomatik şekilde çözülmesini herkes istiyor. Kan döküldüğü için biz bu kadar hareketliyiz. Kan dökülmemiş olsa, insanlara karşı silah kullanılmasa, 'Ülkeler sorununu içinde çözer' deriz. Dünyada önemli aktörler var. Uluslararası hukukun geçerli olması için BM Konseyi'nde Rusya gibi önemli devletin Çin’in de çözüm sürecine girmeleri gerekir. Ben bunu ta başından beri söylüyorum. Rusya’yı için dışında tutmamak gerekir. İşin taraftarından biri adeta. Rusya’nın da çözüm ve kanın durdurulması konusunda harekete geçişi de takdire şayandır. Bu iç savaş komşu ülkeyi daha fazla tüketmez. Karşımızda, düşmanlar için aldığı balastik füzeyi kendi halkına kullanan bir ülke var. Bu çok üzücü. Dünyada böyle bir şey görülmedi."