Yeni kurulan üniversitelerden profesörlük kadrosu alıp, eski işlerine devam eden 50 hekimin peşine düşen Ankara Tabip Odası Başkanı'nın yaptığı açıklamalar büyük yankı yarattı. Kendisi de aynı listede bulunan psikiyatrist Prof. Dr. Erol Göka, bu durumu oldukça çarpıcı bir şekilde yorumladı. Ankara'daki bütün psikiyatri yayınlarından daha fazla bilimsel yayına sahip, çok sayıda kitabı ve makalesi bulunan Prof. Göka da 18 yıllık doçentliğin ardından Konya Meram Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden profesör unvanı aldı.

Etik olarak sorun var

Ankara Numune Hastanesi'nde görevini sürdüren Prof. Göka, tartışılan liste ve sistemle ilgili şunları söyledi: "Listede bulunan 50 kişinin profesör olmasında yasal olarak hiçbir sorun yok. Yasalara göre profesör olmanın belli bir prosedürü var. Hepsi de bunu tamamlamış ve profesörlüğe hak kazanmış kişiler. Ancak bu insanlar üniversite yöneticileriyle, belli ilişkileri ile çerçevesinde kadro açtırıp profesör olabilmişlerdir. Bu durumda eşitler arasında ön plana çıkmanız eleştiriliyor. Hukuki olarak problem yok ama etik olarak var. Son zamanlarda şaibe kuşkusu oluşturabilecek oranda çok sayıda bu şekilde profesör unvanı alınması sorun. Yoksa bir günde profesör olunmuyor."

Gelecek korkusu

Doktorların kendilerini artık hiçbir şekilde güvende hissetmediklerini belirten Prof. Göka sistemle ilgili sorunu da şu şekilde anlattı: 'İnsanların kadrosu üniversitede olmasına rağmen eski görevine gelmesinin iki nedeni var: Birincisi büyükşehirde yaşamak istemesi, ikincisi döner sermaye geliri. Ayrıca kadro aldığı hastanede çoğu zaman akademik hayatını sürdürebileceği ne hasta var, ne de ortam. Bu etik problemin aşılabilmesi için tıp fakültelerinde doçent olmuş insanların profesör olabilmesinin yolu açılabilmeli. Sistemi değiştirerek hak eden herkesin profesör olmasının yolu bulunmalı. Bütün sorunların kaynağı bu. Bir başka sorun da, muayenehanelerin kapanmasının ardından doktorların çoluğuna çocuğuna bırakacağı emekli maaşının telaşına düşmeleri. Kıyamet oradan kopuyor. Birileri profesör olabiliyor, birileri olamıyor. Doktorların geleceği garanti değil. Doktorlar birbirlerini eleştirmek yerine bir araya gelerek hak eden bütün doçentlerin profesör olması için uğraşmalıdır.'