Ankara Barosu tarafından düzenlenen Uluslararası 8. Hukuk Kurultayı kapsamında gerçekleştirilen Kapadokya gezisinde Avanos'a gelen Feyzioğlu, bir seramik atölyesini gezdi.

Feyzioğlu, burada yaptığı açıklamada, Ankara Barosu tarafından düzenlenen Kurultay'da demokrasi, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı gibi konuları konuştuklarını ve organizasyona Türkiye Barolar Birliği olarak destek verdiklerini söyledi.

Aralarında çok önemli hukukçuların bulunduğu bir grupla hem Türkiye'deki hem dünyadaki bağımsız, tarafsız yargının sorunlarını görüştüklerini belirten Feyzioğlu, "Aralarında ABD'nin Alabama Eyaleti Senatörü var. Müthiş bir konuşma yaptı. İtalya'dan profesörler var, Hollanda'dan profesörler var. Uluslararası Barolar Birliği'nin başkan yardımcısı var. Önümüzdeki sene başkan olacak, yaklaşık 1,5 milyon avukatı temsil edecek. Çok üst düzey bir toplantıydı" diye konuştu.

"Türkiye'de siyasi partiler arasında diyalog kültürü yok"

Kongre kapsamında Türkiye'ye gelen yabancı misafirlere son dönemlerde Türkiye'de yaşananları izah etmekte zorlandıklarını dile getiren Feyzioğlu, "Yabancı misafirler ülkemizin gündeminden dolayı çok şaşkınlar. Olanları anlatmakta gerçekten zorluk çekiyorum. Bir noktada sadece İngilizce lisanı değil bütün lisanlar tükeniyor. Sonunda şu cümleyle açıklıyorum 'son derece karışık'. Bu şu demek 'tamam daha fazla sormayın' gerçekten literatürde anlatabileceğim cümleler bitti" dedi.

Türkiye'de siyasi partiler arasında diyalog kültürü olmadığını savunan Feyzioğlu, şunları kaydetti:

"Geçen gün Mecliste gördünüz. O ne tabloydu. Uçan tekmeler, hakaretler, bilgisayar atmalar, sövmeler yani insan benim Meclisim derken maalesef düşünüyor. Bunu söylediğiniz zaman siyasilere, size öfkeleniyorlar. Ben çok sert, çok ağır şahsımı hedef alan hakaretler karşısında tüm nezaketimle 'evet biliyorum Meclis çatısı altında birbirinize çok sövüyorsunuz. Ama biz dışarıda buna çok alışık değiliz. O yüzden bunu kendi içinizde tutarsanız hiç olmazsa ülkeye yayılma eğilimi göstermez' demiştim. Daha çok kızdılar. Demek ki doğruyu söyleyince kızıyorlar. İnsanı merkeze  alan insan odaklı çözümler ürettiğiniz zaman, ben bunu milletimizin benimseyeceğini düşünüyorum."

"Türkiye maalesef yargı uygulamaları eliyle özgürlük hissini yitirmiştir"


Kendisine karşı çok garipsediği çıkışların olduğunu belirten Feyzioğlu, "Dediler ki niçin Başbakana gidiyorsun? Venezuela başbakanına mı gideyim? Niçin Cumhurbaşkanı'na gidiyorsun? Portekiz cumhurbaşkanının çözüm üretebileceğini sanmıyorum. 'Nasıl güveniyorsun' diyorlar. Burada güvenip güvenmeme meselesi yok. Biz kanunen bir öneri götürüyoruz, bu kanuni önerimizi koyuyoruz ortaya. Artısını eksisini tartışıyoruz. Çözüm yolunu açmaya gayret ediyoruz" diye konuştu.

Son günlerde yaptıkları görüşmelerle gündemi değiştirdiklerine dair bazı kesimlerden eleştiri aldıklarını aktaran Feyzioğlu şöyle devam etti:

"Gündemi değiştiriyorsun diyorlar. Ortada iki gündem var. Türkiye'nin iki gündemini gündemde tutma becerisini de gösterin. Birbirinden de çok fark değil. Sonuç itibariyle de adalet sistemimizin etkili, tarafsız ve bağımsız olmasına bağlı. Böyle olursa yolsuzluk soruşturması yargısal bir hesaplaşmaya, yargı yoluyla bir hesaplaşmaya dönüşmeden gerçekten yolsuzluk için yürütülür. Aynı zamanda da Türkiye'nin özgürleşmesinin önü açılır. Bugün Türkiye maalesef yargı uygulamaları eliyle özgürlük ve hukuki güvenlik hissini yitirmiştir. Biz ikisinin birbiriyle üstbaşlıkta irtibatlı iki gündem olduğunu düşünüyoruz. Bunları da Türkiye'nin gündeminde tutma becerisini bütün siyasi partilerden ve sivil toplum örgütlenmelerinden beliyoruz. Biz üstümüze düşeni yapıyoruz. Bunun için de hemen hemen bütün siyasi kanatlardan ağır taarruzlara uğradık."

Cumhurbaşkanlığı adaylığı

"Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olacak mısınız" sorusu üzerine Feyzioğlu şu yanıtı verdi:

"Bu soru sorulduğunda onur duyuyorum. Ben bir Türk vatandaşıyım. Bununla da övünen biriyim. Türk milleti dediğimde kıpır kıpır oluyor içim. Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı olarak adım geçtiğinde onur duyarım. Ama hemen arkasından da şunu eklerim, hiç bir teknik direktör takımını şampiyon yapmadan bir başka takıma transfer olacağım hayaliyle şampiyonluğu göğüsleyemez. Şampiyon olamazsa da başka hiç bir takım onu istemez. Benim bulunduğum makamı en iyi şekilde temsil etme, bulunduğum kurumu zirveden zirveye taşımak gibi bir görevim var. Sonrası nasip, kısmet, Allah ne yolar açar, ne kapılar açar, ne kapılar kapar bundan sonrası kaderdir."