Referanduma sayılı günler kala bir değerlendirme de Gezici Araştırma Merkezi Başkanı Murat Gezici'den geldi. Gezici, referandumda  Evet ve Hayır oylarının şuan başa baş olduğunu ve sandığa gitmeyen seçmenin çok önemli olduğunu vurguladı.


Son araştırma sonuçlarına göre referandum sonuçları az bir oranla “hayır” için önde olsada bu oranın sınırda yer aldığı görülmektedir. Vatandaşların seçime katılım oranı arttıkça sonuçların “hayır” lehine manidar fark göstereceği aşikârdır.  

AB ile yaşanan sorun eveti ilk etapta artıracağı gözlemlenmiş fakat evet oylarında tutunma ve kararlılık artığı görülmüştür fakat kararsız seçmenlerde ise görünür bir bulguya rastlanmamıştır. Sağlıklı bir araştırmanın yapılması için en az 15-20 günün geçmesi gerekiyor. Türkiye genelinde AB destekleyenlerin oranı 10 ay önce % 74 iken, şubat araştırmamızda bu oran % 45’lere gerilemiştir. Kararsız seçmenlerin eğitim kültür ve gelir seviyesi yüksek bir kitledir bu seçmen profili gerginliklerden çekinen, AB ile iktisadi ilişkilerin gerilmemesinden yana, sorun yaşanmasını istemeyen bir topluluktur.

Sandığa gitmek istemeyen kesim önemli


16 Nisan 2017 referandumda yurtiçi ve yurtdışı genelinde yaklaşık 58 milyon 266 bin 349 kişinin oy kullanması beklenmektedir. Ancak yapılan araştırmalar doğrultusunda seçmenin yaklaşık %17’sinin sonuçların değişmesinde etkili olacağını düşünmediği için sandığa gitmeyeceği tahmin edilmektedir. Gezici Araştırma tarafından son yapılan araştırmada ise Evet % 48,9 Hayır % 51,1 iken 1. Oy olasılığı (evet-hayır oranları) söz konudur. Bu durumda seçmen sayısının % 12’si sandığa gitmese ve % 5’i sandığa gitmeye karar verse ve hayır oyu kullansa 1. DURUM için evet % 46,1 hayır % 53,9 olacak şekilde değişecektir.
Gezici Araştırma tarafından son yapılan araştırma sonuçları (evet-hayır oranları) dikkate alınıp oy kullanmayacağını ifade eden % 17’lik kesimin oy kullanmaya ikna edilmesi ve bu grubun % 75’inin hayır % 25’inin evet demesi durumunda yani 2. DURUM için  evet % 46,7 hayır % 53,3 olacak şekilde değişecektir. Bu nedenle sandığa gitmeyi düşünmeyen toplam seçmen sayısının % 1’i bile sonuçların değişmesinde çok etkili olacağı düşünülmektedir. Özellikle son yapılan araştırmalarda evet-hayır oranlarının birbirine çok yakın olduğu göz önünde bulundurulursa, vatandaşların oy kullanmaya teşvik edilmesi daha sağlıklı ve Türkiye sonuçlarını daha fazla yansıtacak şekilde olacağı tahmin edilmektedir.

Bununla bağlantılı olarak, Kasım-Aralık 2016’da Ocak, Şubat, Mart 2017 yapılan araştırmada sandığa gitmeyen halkın nedenlerine ilişkin dağılım incelendiğinde, gerek duymadığını ifade eden halk siyasetten soğuduğunu, liberal demokrasiye güvenin azaldığını, var olan partilere ve siyasilere güvenmiyor, fikrimle örtüşen, kendini temsil eden parti bulamadığını oy kullanmak istemediğini ifade edenlerin olduğu görülmektedir.

Geçmiş seçimlere yönelik araştırmalarda bir diğer dikkat çeken nokta sandığa gitmeyen seçmenin yaş ortalaması ile ilgili durumdur. Gençlerin (Tablo 2.) sandığa gitmeme eğiliminin orta yaş ve üstüne göre çok daha yüksek olduğu görülmektedir. Yapılan araştırmada ise gençlerin seçimle ilgili beklentilerinin ya düşük olduğu görülmüş ya da farkındalık düzeylerinin düşük olduğu görülmüştür.

16 Nisan 2017 referandumda, sandığa gitmeyeceğini ifade edenlerin neredeyse yarıya yakınının gençlerden oluştuğu görülmektedir. Bu durum anayasa değişikliği ile ilgili farkındalık düzeyi ile ilgili bir durum olabilir. Üniversite Öğrencilerin % 45’in üzerinde seçmen oy kullanmayacaklar. Gençlerin demokrasiye inancının giderek azaldığı görülüyor. 

Genel itibari ile eğitim düzeyi yüksek olanların sandığa gitmeme oranlarının daha yüksek olduğu görülmektedir. Bu bulgu sandığa gidip de “evet” oyu kullanacakların eğitim düzeyi daha düşük olduğu bulgusuyla birleştirildiğinde sandığa gitmeyenlerin sandığa gitmesi için ikna edilmesi “hayır” oranını artıracağını göstermektedir.

Araştırmaya katılan ve referandumda oy kullanmayacağını ifade eden halkın Türkiye’nin yönetim tarzının nasıl olması gerektiği ile İlgili görüşlerine ilişkin dağılım incelendiğinde % 75’i parlamenter demokrasi (mevcut durum)  olması gerektiğini ifade ederken % 16,7’si Başkanlık sistemi olması gerektiğini ifade etmektedir. Bu durum Türkiye geneli başkanlık sistemini isteyenlerin oranının Parlamenter demokrasiyi isteyenlerden daha düşük olduğunu göstermektedir. Sandığa gitmeyenlerin sandığa gitmeye ikna edilmesi durumunda referandumda “hayır” oranında artışa neden olacağı açıkça görülmektedir. Sandığa gitmeyenlerin % 57,5’i Sosyal Demokrat, % 67’si Atatürkçü, % 32’si Laik, % 29’u Türk Milliyetçisi, % 25’i Demokrat, % 16’sı Muhafazakâr ve % 12’si ise dindar olduğunu ifade etmektedir. sandığa gitmeyen seçmenlerin sandığa gidersem  hayır oyu veririm diyenlerin oranı % 68,5’dir.  


Altı Siyasi Partide Değişkenlik Sırlaması


Son araştırma göstermiştir ki evet ve hayır kırılmaların yaşanacağı öncelik sıralaması 1. Öncelikle AKP, 2. MHP, 3. SP, 4. BBP  5. HDP ve 6. CHP seçmenlerinde olabileceği göz önünde bulundurulması gereken bir süreçtir. Oyunun renginde en kararlı seçmen birinci sırada CHP’dir. Ak Parti seçmeninde en fazla değişkenlik gösteren birinci öncelikli partisidir.  Özellikle eğitim düzeyi düşük ve meslek grubu ev hanımı, işsiz, esnaf olan grubun anayasa değişikliği ile ilgili nelerin değişeceği hakkında tam olarak bir bilgileri yoktur. Eğitim düzeyi yüksek olsa bile öğrencilerin ve özellikle 18-27 yaş arası seçmenin anayasa değişikliği hakkında tam bilgileri olmadığı görülmektedir. Üstelik referandum sürecinin anayasa değişikliğinden öte partiler arası seçim mücadelesi olduğuna inanılmaktadır. Bu nedenle objektif duruş sergilemeyecekleri düşünülmektedir.
 

Referandumu Belirleyecek Kararsız Seçmenler Hem Şehir Merkezinde Hem Kırsal Alanda

Son yapılan referandum araştırma bulgularına göre kırsal kesimde yaşayan halkın referandum sürecini partiler arası seçim mücadelesi olarak anlayışı bununla birlikte partilerine duydukları sempatilere göre şekillendirmek isteyişi ve tüm bunların yanı sıra anayasa değişikliği hakkında neredeyse yok denecek az bilgiye sahip olmaları kent merkezlerinde yaşayan halka göre bariz fark göstermiştir. Dolayısıyla tüm Türkiye genelinde kırsal bölgelerdeki halkın oy potansiyeli azımsanmayacak ölçüde olduğu göz önünde. Kent merkezinde yaşayan seçmenlerin oyları kırsal alanda yaşayan seçmenlere göre kıyasla daha kararlı oy vereceği görünürken kararsız seçmenler şehir merkezinde beyaz yakalı vatandaşlar, esnaflar ve öğrenciler. Kırsal alanda yaşayanlar ise ev hanımları, işçiler ve orta yaş erkeklerden oluştuğu görülüyor.
Bir diğer konu MHP seçmeninin Ankara’dan Muğla ya gittikçe hayır oranları hızla artarken, Ankara’dan Erzurum’a gittikçe evet oranları hızla artığı görülüyor.  En kararsız partinin duruşundan şüphe duyan grubun MHP seçmeni olduğu görülmüştür. Her ne kadar son araştırmada her 5 MHP’liden 3’ünün referandumda hayır demesi beklense de hayır için ikna edilmesi en olası grubun MHP seçmeni olduğu görülmektedir.
Gezici Araştırma Merkezi tarafından yapılan son araştırmada referandumda en çok kararsız olan seçmenin kendisini Kadınlar, Atatürkçü, demokrat,  ülkücü, dindar, liberal ve Türk milliyetçisi olarak ifade edenler olduğu görülmektedir. Kararsızlar İç Anadolu bölgesi, Akdeniz ve Orta Karadeniz bölgelerinde olduğu görülüyor.

Referandum tercihi eğitim düzeyi ile doğrudan bağlantılı olduğu görülmektedir. Eğitim düzeyi azaldıkça referandumda evet yönünde oy kullanma oranının bariz bir şekilde arttığı, eğitim düzeyi yükseldikçe evet yönünde oy kullanma oranının bariz bir şekilde azaldığı görülmektedir.