Mahalleli; kimliği bile olmayan küçük çocuğun ailesinden sürekli dayak yediği için polise ve muhtara onlarca kez başvurmuş, ancak kimse oralı olmamış. Öyle ki Fırat arkadaşlarına üvey annesinin kendisini öldüreceğinden bile yakınmış!

Sultangazi’de üvey annesi ve üvey anneannesi tarafından öldürüldükten sonra parçalanarak farklı sokaklardaki çöp kutularına atılan 9 yaşındaki Fırat Sezer’in, sürekli şiddet gördüğü ve üvey annesi tarafından öldürüleceğini söylediği ortaya çıktı. Mahallelinin defalarca polise ve muhtara şikayette bulunmasına rağmen, hiçbir işlem yapılmadığı ve Fırat’ın göz göre göre ölüme gittiği belirlendi. Nüfus cüzdanı bile bulunmayan, okula gönderilmeyen ve üvey annesi ile anneannesi tarafından sürekli işkence edilen Fırat’a mahallelinin sahip çıktığı ancak tüm çabalara rağmen devlet kurumlarının yaşananları görmezden geldiği öğrenildi.


Mahalleli şikayet etti

İddialara göre üvey annesi tarafından sürekli dayak yiyen Fırat, babası olmadığı zamanlara eve gitmeye korkuyordu ve sürekli gece yarılarına kadar sokakta bekliyordu. Fırat’a yapılan işkencenin farkında olan mahalleliler ise Fırat’ı evlerine alıyor ve üvey annesi tarafından yemek verilmeyen Fırat’ın karnını doyuruyorlardı. Küçük çocuğun işkence gördüğünü anlatarak defalarca polise başvuran mahalleliler, polisin olayla hiç ilgilenmediğini ve bu konu için polisle kavga bile ettiklerini anlattı.

Sigara söndürmüşler


Mahalle sakini Türkan Yiğit, küçük çocuğun vücudunda hep darp izlerinin olduğunu söyledi: “Hem üvey annesi hem üvey anneannesi dövüyordu. Suratını çimdikliyorlardı, derisi kabarıyordu. Vücuduna sigara basmışlardı. Defalarca babasına söyledim. Bana ‘Siz karışmayın. Sakın yemek de vermeyin. Dışarıda görünce azarlayıp evine gönderin’ diye cevap verdi. Babası da Fırat’ı dövüyordu.”

Polis: Biz karışmayız

Fırat’ın kendi oğluyla arkadaş olduğunu belirten Yiğit, “20 gün önce oğluma ‘Bu kadın bir gün beni öldürecek demiş’ O da gelip bana anlattı. Ben de polisi arayıp durumu anlattım. Polis bana ‘Sen ne bilirsin. Sen karışma. Adam öz babası. Bir şey yapamayız’ dedi. Bir gün o kadın yine çocuğu döverken dayanamadım. İçim parçalanıyordu. Mahalledekilere ‘Gelin bu kadını öldürelim. Ben yaşlıyım vururum’ dedim. Ama sonra olaylar büyür diye yapamadım“ dedi.

Muhtar ilgilenmedi

Olayın yaşandığı dairenin üst katında oturan komşu Hacer Tayfur ise sürekli dayak seslerini duyduklarını belirterek, şunları anlattı: “Üvey annesi onu 1 ay odaya kapattı. Sonra bir kere 1 hafta banyoya kilitledi. Yemek bile vermiyordu çocuğa. Geçen aylarda Fırat’a ‘Gel seni karakola götüreyim’ dedim. Korktu gelmedi. Babasının yakasına yapıştım. ‘Çocuğa bakamıyorsan bize ver biz bakarız’ dedim. Ama bize ‘Siz karışmayın’ diyordu. Amcasının dükkanına gittim. ‘Siz bu çocuğa nasıl bakıyorsunuz’ dedim. Küfür bile ettim. Ama kimse oralı olmadı. Muhtara gidip şikayetçi oldum. ‘Bu çocuk her gün dayak yiyor. Kimliği yok okula da göndermiyorlar’ dedim. Muhtar da oralı olmadı. Bir kere üvey annesi kapının önünde Fırat’ı döverken gördüm. Ne yapıyorsun derken kavga çıktı. 14 yaşındaki oğlum bile artık dayanamayarak kadına vurdu. Kadın eve kaçıp kapıyı kapattı. Bu çocuğun sonunun böyle olacağı belliydi.”

3 gün önce polis geldi

Mahalle bakkalı Mehmet Sayın’ın ise Fırat’ın 3 gün önce akşam saatlerinde yanına geldiğini anlattı: “Karnı açtı. Yemek yedik beraber. ‘Oğlum neden sen evine gitmiyorsun?’ dedim. Bana ‘Babam saat 9’da geliyor. O gelmeden eve gitmeye korkuyorum. Beni dövüyorlar’ dedi. Ben de polisi aradım. Bir ekip geldi. Fırat polisleri görünce ağlamaya başladı. ‘Oğlum anlat korkma’ dedim. Ama çocuk çok korkuyordu. Polisler de bişey yapmadan mahalleden ayrıldı.” dedi.

Muhtar: Kaydı yoktu


Mahalle sakinlerinin iddialarına yanıt veren mahalle muhtarı Mehmet Yakın ise “Bana okulların açılma döneminde mahalleli geldi. Çocuğun babasının okula göndermediğini söyledi. Ben de kayıtlara baktırdım çocuğun kimliği yoktu. Sadece babası bende kayıtlı görünüyordu. Milli Eğitimle çalışma yaptık ama kimliği yok diye okula gönderemedik. Bana kimse bu çocuk şiddet görüyor demedi” diye konuştu.

Bacakları hep mordu

Fırat’ın arkadaşı Seyit Ahmet Atabey de Fırat’ın ölümüyle şoka girmişti: “Benim en yakın arkadaşımdı. Birlikte top oynuyorduk. Bizim eve geliyordu bilgisayarda araba yarışı oynuyorduk. Karnı aç olunca annem ekmek su veriyordu. Yazın kolları bacakları hep mor oluyordu. Bana ‘Üvey annem beni çok dövüyor’ diyordu. Çok korkuyordu. Sırtını gösteriyordu bize. Mosmor oluyordu sırtı. Annem beni öldürecek diyordu hep.”

TUTUKLANDILAR

Fırat’ın üvey annesi Ekatherina Oçhidrel ile üvey anneannesi İyola Oçhidrel, ‘canavarca hisle ve eziyet ederek öldürmek’ten tutuklanarak Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’ne konuldu.

Diğer çocuklar korumaya alındı

Fırat Sezer’in kardeşleri de, Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın talimatıyla koruma altına alındı. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) İstanbul İl Müdürü Önal İnaltekin, 2007 doğumlu Helin ile 2009 doğumlu Taha Sezer’in müdürlüğe getirildiğini ve şu anda güvende olduklarını söyledi.

‘Oğlumun dayak yediğini görmedim’

Fırat’ın öldürülüp parçalandığı evi CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen de ziyaret etti. Fırat’ın babası ile birlikte Adli Tıp Kurumu’na da giden Sevigen, “Çocuğun kimliği yok dediler ancak varmış” dedi. Baba Necmi Sezer ise “Oğlumun dayak yediğini biliyordum ama görmedim. Vücuduna baktım darp izi yoktu” diye açıklama yaptı.

‘Yavrumu bana tam yedi yıldır göstermiyorlardı’

Küçük Fırat’ın gerçek annesi Meryem Gül, Gaziantep’te yaşıyor. VATAN’a konuşan öz anne, “Benim oğluma nasıl kıydınız, benim Fırat’ıma nasıl kıydınız? Bu nasıl bir acıdır. Yedi yıldır görmedim koklamayadım, sarılamadım oğluma. Hep rüyalarımda gördüm ona sarıldığım, koynumda uyuttuğumu. Hala kokusunu duyuyorum ben oğlumun. Yaşarken sarılamadım bari ölüsüne sarılayım, ölüsünü koklayayım. Yüzünü gözünü öpeyim oğlumun” diye feryat etti. (Vatan)