Ali Budak- PERYÖN Türkiye İnsan Yönetimi Derneği Ege Şubesi’nin düzenlediği ‘Çocuk İstismarı’ çalıştayı KEY Otel’de gerçekleştirildi. Çalıştaya PERYÖN Ege Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Kalaycıoğlu, Psikiyatrist Prof. Dr. Fisun Akdeniz ve PERYÖN üyeleri katıldı.   ‘Çocuk İstismarı’ çalıştayında Psikiyatrist Prof. Dr. Fisun Akdeniz tarafından ‘En büyük değerimiz, geleceğimiz çocuklarımızı koruyabiliyor muyuz?’ sorusuna da cevap arandı. Türkiye’de özellikle son yıllarda çocuk istismarının gündeme gelmeye başladığını ancak hala yaşanılan çok sayıda istismar olayının bilinmediğini belirten Psikiyatrist Prof. Dr. Fisun Akdeniz, “Elimizdeki verilere de baktığımızda Türkiye’de çocuk istismarıyla ilgili yaşanılanların çok fazla gündeme getirilmediğini görüyoruz. Ülkede hala yaşanan istismar olaylarının sadece 10’da 1’i kamuoyunun gündeminde yer alıyor. Yalnız son yıllarda teknolojinin gelişmesiyle birlikte özellikle sosyal medya da istismar konularının sıkça konuşulmasını sağladı” diye konuştu.  

“Toplumsal konularda çalıştaylar düzenleyeceğiz”


PERYÖN Türkiye İnsan Yönetimi Derneği olarak bundan sonra da ayda bir sosyal sorumluluk projeleri üzerine çalışacaklarını söyleyen PERYÖN Ege Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Kalaycıoğlu, “Bundan sonraki süreçte hem mesleki hem de toplumsal konulara girmemiz gerektiğinin bilincindeyiz. Ayda bir yaptığımız bu çalıştaylarda toplumsal konuları da gündeme getireceğiz. Bu ayki çalıştayımızda ise çocuk istismarını konuştuk. Sonraki süreçlerde de kadına şiddet ve istismar, toplumsal cinsiyet eşitsizliği konularında da çalıştaylar düzenleyeceğiz. Bugünün konusu çocuklara uygulanan şiddet, cinsel taciz ve istismardı. En büyük değerimiz, geleceğimiz çocuklarımızı koruyabiliyor muyuz? Sorusuna konunun uzmanı Prof. Dr. Fisun Akdeniz tarafından cevap bulmaya çalıştık. Biliyorsunuz, özellikle son yıllarda çocuklara uygulanan şiddet, taciz ve istismar durumları daha da görünür oldu. Çaltıştayımızda da ebeveynleri de bu tür durumlar karşısında neler yapmaları gerektiği konusunda bilgilendirmeye çalıştık” dedi.

“Çocuk istismarı, yüzde 70 oranla kız çocuklarında görülüyor”

Çocukluk çağı travmalarının çeşitli olduğunu ve sadece cinsel istismardan oluşmadığını dile getiren Psikiyatrist Prof. Dr. Fisun Akdeniz, “Çocukluk çağı travmalarını duygusal, fiziksel ve cinsel istismar olarak 3’e ayırabiliriz. Bu 3 istismardan herhangi birine ya da birden fazlasına mazur kalan çocukları bu durum bütün hayatları boyunca olumsuz etkileyebiliyor. Bu süreçte de bu istismarın tedavisi önem arz ediyor. Özellikle ebeveynlerin de olası bir istismar durumuna karşı bilinçli olması gerekiyor. Cinsel istismar, her sosyodemografik ve sosyoekonomik düzeyde görülüyor. Ancak yaşanan olayların sadece 10’da 1!i biliniyor. Geri kalan ise ya hiç ortaya çıkmıyor ya da hayat boyu kapatılıyor. Çocuklara karşı yapılan cinsel istismarın ise yüzde 70’i kız çocuklarında yüzde 30’u ise erkek çocuklarında görülüyor. Bu istismarın ise yüzde 30’u 2-5 yaş arası, yüzde 40’ı 6-10 yaş arası ve yüzde 30’u da 11-17 yaş arasında görülüyor” dedi.

Çocuklar eğitilmeli

Çocukların istismardan korumanın en önemli yolunun cinsel istismarla ilgili bilgilendirme eğitimi verilmesinden geçtiğini belirten Akdeniz, şöyle devam etti: Çocukların aile içinde korunmasının arttırılması ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi gerekiyor. Öncelikle ebeveynler hayır demeyi öğretmeli. Bedeninin ona ait olduğunu, rahatsız hissettiğinde bedenine dokundurtmaması gerektiğini ve kendi beden sınırlarını belirlemesi gerektiğini öğretmeliyiz. Örneğin; anne-baba dışında kimse ile tuvalete göndermeme, banyo yaptırmama ve uykuya yatırmama… Bunun yanında da çocukları korumanın en etkili yolarlından bir diğeri de cinsel eğitimden geçiyor. Bu eğitim sürecini ise, iyi dokunma-kötü dokunmayı ayırt etmek, bedenin tanınması ve sınırlarını bilmesi, duygularını anlamak, kendi haklarını bilmek, baskıya direnmek ve gerektiğinde yardım almak diye tanımlayabiliriz.

“Çocuk, 15 yaşına kadar cinsel ilişkide rıza veremez”

Türk Ceza Kanunu’na göre de 15 yaşına kadar cinsel ilişkiye rıza verme diye bir kavramın olmadığını belirten Akdeniz, “Çocuğun 15 yaşına kadar cinsel ilişkide rıza vermesi diye bir şey yoktur. Yani kesinlikle rızası vardı ve ondan oldu gibi bir savunma olamaz. Bunun dışında da 15 yaş üstü reşit olmayanla cinsel ilişki kurma kavramı var. Bu konuda da gerekli çalışmalar yapılıyor. Çocuk her ne kadar rızası olduğunu söylese de ailenin itirazı da kabul edilebiliyor. Bunun yanında ise, cinsel taciz söz, eylem ya da yazıyla olabilir. Son yıllarda en çok rastladığımız ise fotoğraftır. Çocuk ya da tacizci müstehcen fotoğraflarını çekip birbiriyle paylaşabiliyor. Bu fotoğraflarla da tacizci çocuğu taciz edebiliyor. Bu konuda da ebeveynlerin çok dikkatli olması ve çocuğun her halükarda ailesinin yanında olduğunu bilmesi gerekiyor. Burada ailelere de çok ciddi işler düşüyor” ifadelerini kullandı.

Çocuk istismarında aileler de eğitilmeli!

İstismara uğrayan çocuğa erken müdahale yapılması gerektiğine de dikkat çeken Akdeniz, “İstismarı fark etme ve bildirme, öğretmenin ve sağlık çalışanın görevidir. Bildirmediği takdirde de 1 yıl hapis ile yargılanır ve hakkında kamu davası açılır. İşte burada da sürecin işine mahremiyet algısı giriyor. Doktor ile hastası her ne kadar mahremiyet algısı içinde süreci sürdürüyorsa da devletin bu konuda da yasası var. Devlet, eğer ortada bir suç varsa bunun bildirilmesini istiyor.  Bunun dışında da çocuklarının başına böyle bir şey gelen ailelerin çocuklarına karşı açık, koruyucu ve güven verici tutumu olması gerekiyor. İstismarın erken ortaya çıkması ya da öğrenilmesi; çocuğun taşıma zorunda kaldığı yükün azalmasını, çocuğun maruz kaldığı istismarın durdurulmasını, destek sistemlerinin hızlı bir şekilde devreye girmesini ve çocuğun ruhsal gelişiminin daha az etkilenmesini sağlar. Bu nedenle de özellikle ailelerin bu konuda çok dikkatli olması gerekiyor. Bütün bunların yanı sıra özellikle ailelerin de bu konu hakkında eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi gerekiyor.