Karesi ilçesinin kırsal Ziyaretli Mahallesi’nde yaşayan Rümeysa Aydın, 13 Aağustos'ta 7 yıllık evli olduğu eşi Murat Aydın’ı av tüfeğiyle öldürdü. Olayın ardından jandarma tarafından gözaltına alınan Aydın, ifadesinde, evlilik hayatı boyunca yaşadıklarını anlattı. Murat Aydın ile evlenmeden önce bir yıl süren arkadaşlıklarının olduğunu ve severek evlendiklerini belirten Rümeysa Aydın, evlendikleri ilk günden itibaren ise şiddet görmeye başladığını anlattı. Eşinin, evlenmeden önce de arada bir alkol aldığını bildiğini ancak sonradan uyuşturucu da kullandığını öne süren Aydın, “İlk olaylarda sevdiğim için şikayetçi olmadım. Sonrasında her alkol aldığında bana şiddet uygulamaya başladı. Bu sefer de korktuğum için şikayetçi olamadım. Çocuklarımı elimden almak ve aileme zarar vermekle beni tehdit etti. Haberlerde sürekli kadına karşı şiddet olayları izliyordum. Çocuklarımın sahipsiz kalmasından çok korktum. Bana, ‘Sen beni şikayet edersen sonun Emine Bulut, Pınar Gültekin gibi olur’ veya ‘Öldürmem, döverim. Ben karakolda en fazla yarım saat kalır, çıkar gelirim. Başına tekrar bela olurum. Hadi sıkıysa şikayet et. İşkencenin kralını yaparım’ diyordu. Tüfeği kafama dayayıp, tetik bile düşürdüğü olmuştur. Mayıs ayında boğazıma bıçak dayamıştı. Bu durumları kimseye bildiremedim” dedi.

‘EVİN ETRAFINI KÖPEKLERLE ABLUKAYA ALDI’

Eşinin zaman zaman kendisiyle zorla ilişkiye girdiğini söyleyen Aydın, “Bir keresinde de kabul etmeyince beni yere yatırdı ve kolumu bıçakla kesti. Korktuğumdan hastaneye bile gidemedim. Beni eve hapsetti, telefonumu aldı. Benim hayatımı mahvetti. Sürekli olarak aşırı kıskançlık yapıyordu. Akrabalarımla konuşmamı bile kıskanıyordu. Eve, köyden kimse gelmiyordu. Evi ablukaya aldı ve etrafına köpekler bağladı. Psikolojik ve fiziksel şiddete daha fazla dayanamadım, 2 yıl önce psikiyatri bölümüne eşimden gizli olarak tedavi amacıyla gittim. Aldığım ilaçları gizli olarak kullanıyordum, eşim gördü ve ‘Murat’ın karısı deli mi dedirteceksin' diyerek beni dövdü. Normal zamanlarda hasta bile olsam beni doktora götürmezdi. Kendi arkadaşları eve gelir, sabaha kadar alkol alırlardı. Bana hizmet ettirirdi. Benim arkadaşlarım eve gelemezdi. Kısaca bana köle hayatı yaşattı” diye konuştu.

'BENİ ODAYA KAPATTI, YEMEK VE SU VERMEDİ'

Cinayetten 2 gün öncesinde şiddetin dozunun arttığını söyleyen Rümeysa Aydın, eşinin gece eve gelmediğini, sabah geldiğinde ise çocuk odasının penceresi önünde bulduğu 2 bardağa sinirlenerek kendisine bağırmaya başladığını söyledi. Aydın, “Bu bardaklarla sevgililerine ne içirdin? İkisi seni mutlu etti mi’ dedi. Ben beynimden vurulmuşa döndüm. Ardından aracına gitti. Araçtaki av tüfeğini alıp yanıma geldi. Tüfeği direkt başıma dayadı. Tam sıkacakken oğlum geldi. ‘Sana göstereceğim, bu çocuğa dua et’ dedi. Kolumu arkamdan ters çevirip, ikinci kata çıkardı. Çöplerde prezervatif aradı, iz aradı. Çocuklara dondurma yedirdiğimi söyledim. O da çocuklara sordu. Dondurma yediklerini söylediler. Onlara da inanmadı. O sırada annem aradı, ‘Müsait değilim’ dedim, kapattım. Bana evden git’ dedi. Gidiyordum, ‘KADES’i arayacaktım. Tam giderken, beni tuttu. Daha sonra beni odaya kapattı, yemek ve su vermedi” dedi.

'HALÜSİNASYON GÖRDÜ'

Eşinin evden 3 saatliğine ayrıldığını ve geldiğinde odada olmayan kan ve saçma izleri gördüğünü söyleyen Rümeysa Aydın, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Geldiğinde burada çatışma olmuş. Sen yaralı erkekleri eve almışsın’ diyerek hakaretler etti ve ‘Bu çocuklar da benden değil’ diyerek bıçak çekti. Bu sefer kızımın baktığını görerek bıçağı bıraktı ve kafama yumruk attı. Yatak odasına götürüp, kapıyı kilitledi. Ertesi sabah yanıma geldi ve ‘E. ile mi yatıp, kalkıyorsun’ diye sordu. Kendisi benim akrabam olur. Ben de ‘Yeter artık, bu nasıl bir iftira’ diye bağırdım. Bu sefer yüzüme yumruk attı. Sonra odaya kilitledi. Beni kaçmamam için yanından ayırmıyordu. Balıkesir’e götürdü. ‘Buraya iyi bak, bu son görüşün’ dedi. Balıkesir’deyken annem, Murat’ı aradı. Anneme ‘Seninle de konuşacaklarım var’ dedi. Buluştuk, eve gittik. Evde anneme de benim aldattığımı söyledi. Annem de benim böyle bir şey yapmayacağımı söyledi. Annemin yanında bana vurmaya başladı ve annemin de telefonunu aldı. Bizi içeri götürdü. Çocuklar ağlıyordu. Saat geç olduğu için uyuduk. Ertesi gün 11.30’da kalktık. Evde yoktu. Cuma namazı çıkış saatlerinde eve geldi. Annem ve çocuklarla beraber bahçedeydik. Beni çağırdı. Aracın başındaydı. Bana aldatmayla ilgili sorular sordu, ben de ihanet etmediğimi söyledim. Ardından evin ön kısmına geldik. Üstüme gelmeye devam etti. ‘Seni bu sefer öldüreceğim, son duanı et’ dedi. Bahçeden çıkıp araca yöneldi. Ben tüfeği alıp, geleceğini düşündüm. Bunun üzerine içeri girip, evdeki tüfeği aldım. ‘Murat’ diye seslendim. Koşarak geldi. ‘Dur artık bana boşu boşuna işkence ediyorsun’ dedim. Elimdeki tüfeği almaya çalışırken, can havliyle doğrulttum. Dolu olup, olmadığını bile bilmiyordum. Korku ve panikle elim tetiğe gitti. Gözümü kapattım. Tetiğe bir kez bastım. Patlama sesi duydum. Gözümü açtığımda yere düşmüştü. Ben bezle yaralandığı yere tampon yapmak istedim. Bu esnada 112’yi aradım. Murat’ı vurduğumu söyleyerek ihbarda bulundum.”

OLAN YİNE ÇOCUKLARA OLDU

Olayın ardından, Sosyal Hizmet görevlileri tarafından alınan Aydın çiftinin 5 ve 6 yaşlarındaki 2 çocuğu ise anneanneleri Sevinç Sayan ile yaşamaya başladı. Aynı gün hem babalarını, hem de annelerini kaybeden iki kardeşin tek sığınacakları anneanneleri kaldı. Çocuklar da 'bırakılıp gidilme' psikolojisi olduğunu ve yanından bir an olsun ayrılmadıklarını söyleyen Sayan, olay günü yaşadıklarını anlatarak, “Olay günü haber alamadığım ve merak ettiğim için, kızımın evine gitmiştim. Gittiğimde Murat bana, ‘Anne bak görüyor musun, duvarlarda hep saçma izleri var, kan lekeleri. Burada çatışma olmuş’ dedi. Ben de baktım, hiçbir şey yoktu. Ben de pek kendinde olmadığı için ‘Sen nasıl dersen, öyledir’ deyip söylediklerini kabul ettim. Sonra telefonu kurcaladı o akşam. Kızımın kendisini aldattığını söyledi. Sonra Rümeysa’ya vurdu, ben de üstüne kapaklandım, diğer vurduğu bana geldi. Ertesi gün de aynı tartışmalar devam etti. Biz çocuklarla üst katta oynarken, bahçeden tartışma sesleri geliyordu. Bağırış ve silah sesi duyuldu. Balkona koşup baktığımda vurulduğunu gördüm. Kızım kimseye kötülüğü olmayan bir insandı. Köyde istediğinize sorun. Bir Allah’ın kulu kötü demez. Böyle bir şey yapacak bir insan değildi ama bir anda oldu. Kimse istemezdi ama oldu. Benim kızım 7 sene çok çekti, artık 7 gün daha çeksin istemiyorum” diye konuştu.

‘AİLELER, ÇOCUKLARININ YANINDA OLSUN, BEN OLAMADIM’

Sevinç Sayan ile 2 yıl önce boşanan Rümeysa Aydın’ın babası Hüseyin Aygül, evlenme sürecinde Murat Aydın’ı araştırdığını ve evliliğe izin vermediğini söyledi. Kızının kendisini dinlemediğini ve kaçarak evlendiğini söyleyen Hüseyin Aygül, “Kızıma anlatamadım, bıraktı, gitti kaçtı. Bundan da suçlu olduğu için bana yaşadıklarını diyemedi. Ben ona daha önce, ‘Kızım kendin gittin buraya. Bunu çekeceksin. Çekebildiğin kadar dayan’ dedim. İş buraya geldi. Böyle olacağını bilemedim. Anne ve babalar, çocukları bir acı hissettiğinde yanında olsun. Ben olamadım, çocuğumun evine gittiğimde, yanımda oturuyordu. Bana bunları anlatamıyordu” dedi.

AVUKATLAR 'MEŞRU MÜDAFAA' OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİNİ TALEP EDECEK

Rümeysa Aydın’a yönelik fiziksel ve psikolojik şiddetin 7 yıl boyunca artarak devam ettiğini söyleyen avukatı Ufuk Çallıoğlu, yaşanan süreçle ilgili bilgi verdi. Çallıoğlu, “Rümeysa 2014 yılında evleniyor ama ilk günden bu yana şiddete maruz kalıyor. İlerleyen süreçte kocasını öldürme durumunda kaldı. “Türk Ceza Kanunumuzda, ceza sorumluluğunu ortadan kaldıran bazı maddeler var. Özellikle TCK 25'inci madde meşru müdafaayı düzenliyor. 27’ye ikinci madde ise meşru müdafaada sınırın aşılması durumunu düzenliyor. Biz de Rümeysa’nın eylemini bu maddeler dahilinde gerçekleştirdiğini iddia ediyoruz ve ileride inşallah, bu maddelerin uygulanarak ceza almamasını sağlamayı ümit ediyoruz. Bir an önce çocuklarını kucağına almasını ümit ediyoruz” dedi.

Avukat Neslihan Çallıoğlu ise, ”Bu olayda avukatlık cübbemi bir yana bırakarak, bir kadın olarak konuya değinmek istiyorum. Rümeysa 7 yıl boyunca düzenli ve sistematik olarak her daim şiddet görmüş bir kadın. Ne yazık ki şikayetçi olursa başına daha kötüsünün geleceğini düşünerek şikayetçi olamamış. Şiddet öyle bir yere varmış ki, sadece kendisi değil, çocukları ve annesi de bu şiddete maruz kalmış durumda. Biz mahkemelerin bu konuların hepsini dikkate alacağına, toplum vicdanının tecelli edeceğine ve yargılama sürecinde Rümeysa’nın toplum vicdanında beraat edeceğiniz düşünüyoruz” diye konuştu.