Şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma sonrası oğlunu ayda iki kez görebilen ve bunun için önce icra dairesine giderek dilekçeyle icra işlemi başlatan Hüsnü Kutluay, icra harcı olarak 104 lira, sosyal hizmet uzmanı refakati için de 150 lira ödüyor. Ardından icra memuru ve sosyal hizmet uzmanıyla oğlunun yaşadığı adrese giden Kutluay, taraflardan alınan imza sonrası oğlunu alarak birlikte vakit geçiriyor.

Psikolojik yıkım

Kutluay, eski eşinin çocuğunu kendisine göstermek istememesi nedeniyle icra yoluyla görmek durumunda kaldığını, bunun bir baba olarak kendisini hem psikolojik hem maddi açıdan yıkıma uğrattığını söyledi. "2014 yılından itibaren maddi durum elverdiği sürece evladımla icra yoluyla görüşüyorum. Çocuğumu görebilmek için 10 bin liradan fazla para harcadım" diyen Kutluay, oğlunu parası olmadığı için göremediği günler de olduğunu anlattı.

Çözüm istiyorum

Bu durumu değiştirmek için hukuki mücadele başlattığını dile getiren Kutluay eski eşinin çocuğunun velayet sorumluluğunu suistimal ettiği iddiasıyla 1,5 yıl önce velayet davası açtığını aktardı. Kutluay, daha sonra konuyu Anayasa Mahkemesine taşıdığını Anayasa Mahkemesi'nin önce velayet davasının sonuçlanması gerektiği gerekçesiyle 'yetkisizlik' kararı vermesi üzerine davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine götürdüğünü anlattı. Hükümetin çocukları icra yolu ile görme sorununun çözümünü gündeme aldığını anımsatan Kutluay, şöyle konuştu: "Bir çocuk dünyaya geldiğinde 'anneli babalı büyüsün' diye temennilerde bulunursunuz. Dualarla karşılarsınız. Boşanma gerçekleştikten sonra annesi babası hayatta olmasına rağmen onları annesinden ya da babasından mahrum bırakırsınız. Bu hiç insani ve etik bir durum değil. Haklı bir gerekçe varsa çocuğun zarar görebileceği bir durum varsa bunu anlamak mümkün olabilir ama bunun dışında anlamak mümkün değil. İleride bir eş olabilmesi, doğacak çocuklarına babalık yapabilmesi için baba rol modelinden çocuğu eksik büyütemezsiniz. Baba ve anne olmayı tam olarak göremeden büyüyorlar. Kendi eksikliklerinin üzerine yetiştireceği çocuklarda da bu eksikliğin katsayısı artarak devam ediyor."