'Narkotik Suçlarla Mücadele Değerlendirme Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, programa uyuşturucuyla mücadelede 2019 yılında elde edilen büyük başarının yanında, Diyarbakır'da 2 ton 379 kilogram, Sakarya ve İstanbul'da ise 1 milyonu aşkın uyuşturucu hap ele geçirmenin moraliyle başladıklarını söyledi. Uyuşturucuyla mücadele konusunda Batılı ülkeleri eleştiren Soylu, uyuşturucunun diğer suç türleriyle ilişkisinin, teröre nasıl kaynaklık ettiğinin herkes tarafından bilindiğini dile getirdi.

PKK etkisi

Avrupa Birliği'nin (AB) Uyuşturucu Piyasası Raporu'nda, 2002'den bu yana terör örgütleri listesinde yer alan PKK'nın organize suça karıştığı ve uyuşturucu ticareti yaptığının vurgulandığı bilgisini veren Soylu, aynı raporda AB'nin uyuşturucu piyasasının hacminin ise yıllık 30 milyar avro olarak ifade edildiğini, bu piyasanın neredeyse tamamının PKK'nın kontrolünde olduğunu bildiklerini dile getirdi.

Avrupa'yı kanser gibi sarmıştır

Batılı ülkelerin uyuşturucunun verdiği zararları görmezden geldiğine işaret eden Soylu, "Amiyane tabirle kulaklarının üstüne yatıyorlar. Mücadeleleri, takipleri bizim kadar sert değil. Bazı ülkelerde uyuşturucu kullanımı ile ilgili yasalar, kişisel özgürlükler çerçevesinde düzenlenmiş. Cezası yok veya varsa çok hafif. Ancak bizim Batı dünyasından bu meselede beklentimiz, uyuşturucu yakalamaları noktasından ziyade uyuşturucuya kaynaklık eden meselelere yaklaşımlarını değiştirmeleridir. PKK, Avrupa'yı kanser gibi sarmıştır. Alttan alta çürütmektedir ve ne yazık ki buna karşı etkili bir tepkileri söz konusu değil" dedi.  

Hızla yayılabilir

Uyuşturucu meselesini birçok yönden ele alan bir yaklaşım içinde olduklarını anlatan Soylu, "Birincisi bir güvenlik meselesidir, terörün mütemmim cüzüdür. PKK ile hem terör noktasında hem de uyuşturucu noktasında mücadele ediyoruz. Uyuşturucu meselesi, doğrudan gençlerimizi tehdit eden, nesillerimizi ve geleceğimizi tehdit eden bir meseledir. Aynı zamanda en ufak bir ihmal ve gevşeklik gösteremeyeceğimiz bir meseledir. Çünkü, sahada biraz boşluk bulduğunda, riski ve oluşturduğu zararı çok hızlı artan bir mesele" diye konuştu.

Doğru tanımlama yaptık

Uyuşturucu meselesinde sahayı doğru tarif edip tanımladıklarını ve ona göre adımlar attıklarını belirten Soylu, "Yaptığımız saha araştırmasında kullanan kişilerin yüzde 40,8'inin uyuşturucuyu kendi evinde yüzde 24,3'ünün metruk binalarda, yüzde 13,4'ünün de araç içlerinde kullandıkları anlaşılmıştır. Buradan hareketle metruk binaların yıkımına ilişkin kararlı bir çalışma başlattık. Ülke çapında 2019 Aralık verileriyle 85 bin 571 metruk bina tespit edilmiş ve bunların 54 bin 165'i yıktık. 17 bini de onarılarak metrukluk vasfı giderilmiş, 13 bin 882'sinin de yıkılma işlemi devam etmektedir." değerlendirmesinde bulundu.

Rekorlar kırıyoruz

Uyuşturucu ile mücadelede 2019 yılının rekorlarla geçtiğini dile getiren Soylu, Sırbistan'dan Yunanistan'a kadar, Hollanda'dan İspanya açıklarına kadar başarılı operasyonları 1 yıla sığdırma kabiliyetini elde eden polis teşkilatını tebrik ettiğini söyledi. Uyuşturucu ile milletin geleceğine saldırıldığına dikkati çeken Soylu, "Çocuklarımızı zehirlemek istiyorlar. Üniversitelere, liselere musallat olmak istiyorlar. Çocukları şebekelerinin ağlarının parçası yapmak için uyuşturucu bağımlısı haline getirmeye çalışıyorum. Ailelere sesleniyorum. 922 kaymakamımız emrinizdedir. Başınız derde düştüğü andan itibaren kaymakamların kapısı sonuna kadar açık" dedi.

Operasyon yeterli değil

Uyuşturucuyla sadece operasyonlarla mücadele etmediklerini, eğitim ve farkındalık çalışmalarına da önem verdiklerine işaret eden Soylu, "İşin bu ayağını hızlandıramazsak kendimizi koruyamayız. Çünkü tehlike, az önce de ifade ettiğim gibi özellikle sentetik uyuşturucu noktasında giderek büyüyor, ucuzluyor, basitleşiyor. Düşünün ki bir genci kendisine iğne yapmaya ikna etmek var, bir de sadece ağzına bir hap atmaya ikna etmek var. 'Baş ağrısına iyi gelir' diyerek bile bunu başarabilirler. Yapıyorlar da zaten, 'zihnini açar, rahatlatır' diyorlar, bir şekilde gencin aklına giriyorlar." uyarısı yaptı.

Ailelerin güvenini boşa çıkaramayız

Kolluk kuvvetlerinin üniversitelerin yakınlarında bulunan mekanlara dikkat etmesi gerektiğini bildiren Soylu, şunları kaydetti: "Üniversitelerin olduğu illerde geceleri sabah 4-5'e kadar açık olan birtakım mekanlar öğrencileri, kızlarımızı tuzağa çekiyor. 2020 yılı bunlarla sonuna kadar mücadele edeceğimiz bir yıl olacak. Üniversite öğrencilerini sabaha kadar açık olan mekanlarda tuzaklarına düşürüyorlar. Burada hem vali, hem emniyet müdürü hem de kaymakamlarımız sorumludur. Bu sadece dünyaya ait hukuki normlarla çevrelenen bir sorumluluk değil. Anne ve baba çocuklarını şehre gönderiyor. 'Devletin polisi devletin kurumu benim çocuğumu muhafaza etsin' diyor. Gecenin dördünde bir mekandan çıkıp zihniyle beraber üniversite okumaya gelen bir genç kızımızın oranın önünde yere yığıldığı görüntü bizim ayıbımız. Vallahi bizim ayıbımız billahi bizim ayıbımız. Eğer biz o ailenin güvenini boşuna çıkarıyorsak sorumluluğumuzu da yerine getirmiyoruz demektir. Bu kadar açık. Ben İçişleri Bakanı olarak bu konuda içimin yandığını, bir düzenlemelerin ardı ardına lazım geldiğini ifade etmek istiyorum. Benim de çocuklarım var. Perişan oldum. Onun için özellikle son zamanlarda içimi kavuran bir hadisedir. Buna karşı tedbirler alıyoruz."