9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 28 Şubat döneminin emniyet istihbarat başkan vekilinin, Tansu Çiller vasıtasıyla bilgileri kendisine ulaştırdığı bilgileri askere ilettiği yönündeki yoruma ise katılmadığını söyledi. Demirel, Özal’ın başkaları tarafından öldürüldüğü iddialarına da katılmadığını belirtti.

Uluslararası Nizami Gencevi Merkezi İcra Müdürü Dr. Ruşen Muradov ve Azerbaycan Büyükelçisi Faig Bagirov tarafından 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e Nizami Altın Madalyası takdim edildi. Güniz Sokak’taki konutunda gerçekleşen takdimde konuşan Demirel, Uluslararası Nizami Gencevi Merkezi'nin Azerbaycan’da bir takım faaliyetler yaptığını söyledi. Nizami Gencevi’nin 870’nci doğum yılını bu yıl kutladığını belirten Demirel, “Gencevi bir büyük bilim adamıdır, sanatçıdır, müzisyendir, hukukçudur. Kendisine Türk dünyasında büyük saygı duyulur. Gencevi’nin daha çok tanınmasını ve fikriyatından yararlanılmasını isteriz. Sevginin ve barışın adamıdır. Bu güzel insanı rahmetle anıyoruz. Azerbaycan devleti ve halkının Gencevi’ye gösterdiği saygıdan son derece memnunuz.” diye konuştu.

Uluslararası Nizami Gencevi Merkezi İcra Müdürü Dr. Ruşen Muradov ise Nizami Gencevi’nin dünyada tanıtılması amacıyla çeşitli simalara altın madalya ödülü verildiğini anlattı. Muradov, Türk dünyasının tanınmış simalarından biri olduğu gerekçesiyle ilk altın madalyanın Süleyman Demirel’e verildiğini belirtti.

Konuşmaların ardından Muradov, Demirel’e Nizami Gencevi’nin el yazmasının bulunduğu bir tablo, altın madalya, UNESCO başkanının imzası bulunan diploma ve el dokuması bir halı hediye etti. Demirel, madalya ve armağanlardan dolayı teşekkür etti.

"DARBE KOMİSYONUNA BİLDİKLERİMİ ANLATTIM, DAHA DA BİLDİKLERİM VAR"

Konuşmaların ardından Demirel, basın mensuplarının sorularını cevapladı. Bir gazetecinin 'Son günlerde Turgut Özal’ın ölümü çok tartışılıyor. Bülent Akarcalı’nın 'Süleyman Demirel’in hem Kartal Demirağ hem de Turgut Özal’ı ima ettiği' şeklinde değerlendirmeleri ilgili ne diyeceksiniz?' şeklindeki soruya Demirel, “Bunların hepsi safsatadır, safsata.” diye cevapladı.

Başka bir gazetecinin, 'Darbe Komisyonuna bilgiler vermiştiniz. 28 Şubat sürecine ilişkin başka ifade verenlerin sizi sorumlu tutmaları söz konusu mu?' sorusunu Demirel şöyle cevapladı: “Ben sorguya çekilmedim. Ben sadece bilgi verdim. Darbe komisyonu bilgi toplar. Darbe komisyonu, bu darbeleri kim yapmış, niye yapmış, onları bulalım da onların arasında tahkikat yapalım şeklinde bir komisyon değildir. Tahkikat komisyonu değildir. Darbe komisyonunun tahkikat komisyonu şeklini alması halinde komisyon sıfıra iner. Benim söylediğim şeylerin başkaları tarafından tartışılabilmesi için o bilgileri vermiş değilim. Bildiklerimi anlattım, daha da bildiklerim var. O zaman söyledim, sorarlarsa diğerlerini de söylerim. Ama Demiz Baykal, Hüsamettin Cindoruk darbe komisyonu tahkikat komisyonu şeklini aldığı için gelip bilgi vermedi. Darbe komisyonu görevini çok yaymadan, Türkiye’yi kurtarıyormuş gibi bir duruma sokmadan görevini tamamlamalıdır. Bir memlekette birden fazla iktidar olmaz.”

'O dönem emniyet istihbarat başkan vekili, Tansu Çiller vasıtasıyla bilgileri size ulaştırdığı, sizin de bilgi ve belgeleri askere ilettiğiniz yönünde bilgiler var, ne söyleyeceksiniz? O döneme ilişkin herhangi bir pişmanlığınız var mı?' şeklindeki bir soru üzerine ise Demirel, “Bu yorumların hiçbirisine katılmam. 28 Şubat döneminde benim yaptığım her şey Anayasa'ya ve kanunlarına uygundur ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temel esaslarını korumaya yöneliktir. Ben görevimi yaptım. Aradan bu kadar sene geçtikten sonra neyi arıyorsunuz? Darbe komisyonu 28 Şubat’tan sonraki hükümetin görevi bırakıp gitmiş olmasının haklılığını, haksızlığını arayamaz. Siyasi bir hadisedir. 3,5 ay sonra meydana gelmiş bir iştir. Ben cumhurbaşkanıydım. Cumhurbaşkanın öyle müdürleriyle veya birtakım görevlilerle işi olmaz. O tür yorum yapanlarla aynı fikirde değilim.” ifadelerini kullandı.

Darbe komisyonunun kendisinden tekrar bilgi istemediğini belirten Demirel, “Açıkça söyleyeyim, darbe komisyonunun bizden istediği şey bilgidir. Darbe komisyonuna ben ifade veriyor değilim. Bu komisyon deseydi ki ifade almak istiyoruz, ben kabul etmezdim. Ben devletin işlerini zorlaştırmam kolaylaştırırım. Bilgi istiyorsanız veririm. O kadar çok bilgi alındı ki, sağdan soldan, bunun içinden nasıl çıkılacağını ben de merak ediyorum. İnşallah darbe komisyonu bu görevini tahkikat komisyonu haline getirmez.” dedi.

"ÖZAL’IN BAŞKALARI TARAFINDAN ÖLDÜRÜLDÜĞÜ İDDİALARINA KATILMIYORUM"


Turgut Özal’ın bir suikast sonucu öldürüldüğü yorumları hakkında görüşü sorulan Demirel, “Bu zamana kadar suikast iddiası olmadı. Suikast tabirini sevmedim. Öyle bir tabir bu zamana kadar kullanılmadı. Merhum Özal’ın başkaları tarafından öldürüldüğü iddialarının hiçbirine katılmıyorum. Ben katılmam. Öyle bir durum varsa bulup çıkarırlar. 19 senedir bu çıkarılmamış, şimdi bunun çıkarılması dahi geç değildir. O görev adaletindir, başkanın değildir.” şeklinde konuştu.

'12 Eylül davaları ile ilgili Tahsin Şahinkaya ve Kenan Evren hakim karşısına çıktı, siz de darbenin mağdurlarından biri olarak nasıl değerlendiriyorsunuz.' şeklindeki bir başka soruya Demirel şu cevabı verdi: “Ben darbenin baş mağduruyum. Ben hesaplaşmamı yaptım. Darbe sonrasında yeniden Başbakan, yeniden Cumhurbaşkanı oldum. Ben siyasi hadiselerin, siyasetçilerin mahkemeler vasıtasıyla mahkeme edilmesiyle bir neticeye götürülmesinde çok büyük zorluklar olduğunu düşünüyorum. Darbeyi yapan sadece kimdir iddiası fevkalade zor bir iddiadır. Çünkü onun yanında olan vardır, arkasında ve önünde olanlar vardır. Bir de seçim var, halk onun yaptığı anayasaya yüzde 92 oy vermiştir. Tüm bunları suçsuz saymak mümkün değildir, darbeyi araştırıyorsanız darbeyi yapanlarla birlikte 'yapın' diyenler, yaptırılmasına yardımcı olanlar, yapılmasında beraber olanların hepsini dikkate almanız lazımdır. Bunları dikkate alabilmek de fevkalade zordur. Bu çeşit hadiselerde 30-40 sene geçtikten sonra birtakım insanların mahkum edilmesi yapılabilir. Yapılamaz demiyorum. Ama bana sorarsanız kendi bakımımdan hesaplaşmamı yaptım. 7 sene yasaklı durdum, meydana meydan çıktım, mahkemelere gittim hakkımı savundum ve netice itibariyle vatandaşıma gittim. Vatandaşım beni suçsuz buldu ki tekrar başbakan yaptı. Tekrar beni Cumhurbaşkanı yaptı.”