Suriye'de son yaşanan gelişmeleri DHA'ya yorumlayan Yrd. Doç. Dr. Kaynak şunları söyledi:

"2013 yılında Obama başkan iken benzer bir durum oluşmuştu. Şam rejimi, Şam yakınlarında benzer bir kimyasal silahlı saldırı gerçekleştirmişti. Gerçi onu muhaliflere yıkma çabaları olmuştu ama şimdi geriye baktığımızda onu rejimin yaptığını biliyoruz. O zaman Obama rejimi de bir askeri müdahaleyi düşündü hatta herkes saldırının eli kulağında diye bekliyordu ama son noktada Ruslar da araya girdiler. 'Biz kimyasal silahları Şam rejiminin elinden almayı tahaahhüt ediyoruz' dediler ve konu kapandı.

Ama gördüğümüz kadarıyla böyle bir şey olmamış. Şam rejiminin elindeki kimyasal silah envanteri sona ermemiş. Zaten Rusya'nın yükümlülüklerini yerine getirmediği, ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'un bugünkü açıklamasında da vardı. Bugünkü saldırı tabii İdlib'deki kimyasal saldırıya bir reaksiyon olarak görülüyor. Sınırlı bir saldırı ve bununla ilgili de önceden Rusya'ya bilgi verilmiş. Ruslara bilgi verdiklerini zaten ABD'liler söylüyorlar. Amerikalılar öyle bir beyanatta bulunduysa muhtemelen bilgi vermiş olabileceklerini düşünüyorum. Şöyle bir şey de var, Rusya'nın hava saldırı sistemi de müdahale etmiyor saldırıya. 58 tane Tomahawk füzesi gönderilmiş ama bir müdahalede bulunulmadı. Sanki önceden bir sınırlı saldırı da anlaşılmış gibi gözüküyor ama Ruslar'ın böyle bir beyanat vermesi de normal.”
 

"BU SALDIRI ABD İLE RUSYA ARASINDA UYUMU BOZMAZ"


Suriye cephesinde Rusya ile ABD arasında bir uyum oluştuğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Kaynak bu saldırının uyumu bozacağı kanaatinde olmadığını açıkladı ve şunları söyledi:

"Amerika şunu gösterdi; Suriye rejiminin belli bir çizgiyi geçmesine izin vermeyecek. Eğer kimyasal silah kullanmaya devam ederse Şam rejimi o İdlib'deki harekatı kendisi açısından kolaylaştırmış olacak. Bunu söylemek tabii çok gaddarca bir şey çünkü insani kayıplar vs. var ortada ama yarattığı dehşet itibariyle çok hızlı bir şekilde savaş hedeflerine ulaşabilecek. Şu anda ona izin vermeyecek gibi gözüküyor ama konvansiyonel silahlarla da yeterince zaten vahşet uygulanıyor. O konuda bir itirazı yok. ABD bu saldırıdan sonra Esad rejimi gitsin başka bir siyasi pozisyon alalım noktasına gelmedi. Trump sonrası Amerikan rejiminin önceliğinde her zaman IŞİD vardı. IŞİD'in ortadan kaldırılmasını öncelik noktasına koyduğunuz zaman Esad rejimini ehveni şer kabul edilebilir. 'Çok da sevmiyoruz ama yapacak bir şey yok' noktasına gelindi. Biraz böyle araçlar üzerinden görülüyor yapılacak ama savaştan sonra oluşacak Suriye haritası üzerinde hem Rusya'nın hem ABD'nin müzakere etmeye devam ettiği gözüküyor. Ben burada Rusya ile ABD arasında ipleri kopma noktasına getirecek ciddiyette bir şey olduğunu düşünmüyorum. İki tarafın da çok ciddi ortak çıkarları var. Eğer ABD ile Rusya arasındaki ilişki, bu saldırı sonrası çatışma noktasına gelirse o zaman hakikaten tehlikeli bir konu. Türkiye için biraz belli fırsatlar yaratabilir. Türkiye onu umuyor olabilir. Riskler ile beraber fırsatlar da getirebilir ama ben öyle tahmin etmiyorum.  Ayın 12'sinde Tillerson ve Putin görüşmesi var. Bu konu ele alınacaktır.”
 


"TÜRKİYE'YE YENİ BİR GÖÇ DALGASI OLABİLİR"

Türkiye'nin bir süredir oyun dışı gözüktüğünü söyleyen Yrd. Doç. Dr. Kaynak sözlerine şöyle devam etti:

"Oyunun içine girebilmek için fırsat kolluyor. Bizim aslında Fırat Kalkanı Harekatı'nın sona erdiğini açıklamamız aslında bizim de gidebileceğimiz maksimum noktaya kadar gittiğimizi gösteriyordu. Suriye'nin bundan sonraki haritası, şekli konusunda büyük güçler Rusya ile ABD'nin arkasından önce Türkiye'nin bir sözü olabilir. Onlar anlaştıktan sonra geriye çok bir şey kalmamış oluyor. Türkiye, 'Acaba bir boşluk oluşabilir mi? Acaba taraflardan birisine yanaşarak kendi perspektifimizi daha

rahat koyabilir miyiz ortaya?' diyor ama bu şu anda gözükmüyor. Yani içeride bir 'Fırat Kalkanı biter de Fırat Kılıcı başlar' konuşması var ama ben onu daha çok iç tüketime yönelik görüyorum. İç siyasetin hareketli olması, referandum gündeminden dolayı vs. milliyetçi, muhafazakar kitleye gaz verme hedefi de var onun içinde. Uluslararası ilişkiler perspektifinden baktığınız zaman Türkiye'nin önünde çok büyük fırsatlar açılmadı. Radikal bir dönüşüm olursa, iki büyük güç çatışmaya başlarsa doğabilir ama biz hala izleyiciyiz hatta şunu da söyleyeyim bu İdlib'deki harekat sürecektir. Suriye ordusunun Rusya'nın desteği ile oradan kaynaklı bir göç dalgası sürebilir. Eğer kimyasal silahlar sürüyor olsaydı çok daha büyük çapta ve hızlı bir şey sürüyor olacaktı. İnsanlar doğal olarak paniğe kapılıp kaçacaklar. Ona şu anda devam etmeyecektir Suriye rejimi. İdlib'deki muhalif unsurları nasıl ittiyse Suriye rejimi Halep'i aldığı zaman. İdlib'dekiler için de benzer bir şey düşünüyor Suriye rejimi."