Kayseri'de öldürülen çocuklardan sonra anne babalar huzursuz. Pedagog Barış Çiçek'in 'Sesimi Duyan Var mı?' adlı kitabı, çocuklar için yalnızca sokakların değil internetin de tehlikeli bir alan olduğunu gösteriyor

Kayseri'de öldürülen çocukların hikâyesi hafızalarımızdan çıkmıyor bir türlü. Anne babalar huzursuz, çocuklarını nasıl koruyacaklarını merak ediyorlar. Pedagog Barış Çiçek'in 10 gün önce piyasaya çıkan kitabı "Sesimi Duyan Var mı?" gösteriyor ki, tekin olmayan yalnızca sokaklar değil. İnternetin olduğu her yer onlar için tehlikeli bir alan.

Milliyet Gazetesi'nden Miraç Zeynep Özkartal'ın haberine göre Çiçek'in kitabında yer alan bir deney bunun kanıtı. Çiçek, bir cuma akşamı saat 17.00'de cinsel içeriği olmayan, sıradan bir sohbet sitesine "Begüm10" ismiyle girdi. İlk 28 dakikada 100 kullanıcı onunla sohbete başladı. 43'ü ilk cümlede cinsel içerikli sözler kullandı. Çiçek, 43'üne de 10 yaşında olduğunu söyledi, ancak yalnızca bir kişi özür dileyip sohbeti sonlandırdı. Diğerleri ona cinselliği öğretmeyi önerdiler.

Barış Çiçek, "Kitaba sohbetlerin içeriğini hafifleterek aldım" diyor, "Anne babaların paniklemesini istemedim. Ama inanın, bu buz dağının görünen bölümü." Çiçek, tehlikenin altını çiziyor ama interneti tamamen yasaklamanın bir çözüm olmadığını da ekliyor. Onun önerdiği formül, sağlıklı bir şüphecilik. Çocukların bilgiyle silahlandırılması gerektiğini düşünüyor; çocuğunun bakışları ve dokunma niyetini okuyabilmesi, rahatsızlığını güvendiği bir yetişkine anlatabilmesi gerekli.


İstatistiklerle örtüşmüyor!


Pedofilinin bir hastalık mı yoksa suç mu olduğu tartışmaları yıllardır yapılıyor. Çiçek suç olarak değerlendiriyor: "Çünkü bugüne kadar hastalığın tedavi edildiği rapor edilmemiş. Ancak bir sonraki vakaya kadar durdurulabiliyor."

İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü öğretim üyesi Yrd. Doç. Neylan Ziyalar ise pedofili hastalarının önceden tanımlanacak belirgin özellikler göstermediklerini söylüyor.

Cinsel suç işleyenlerin suçu tekrarladıkları kriminolojik bir veri. Ziyalar, dünya ülkelerinde cinsel suça karışmış insanların DNA bilgilerinin muhafaza edilerek bir sonraki olayın çözümünde kullanıldığını, ancak Türkiye'de henüz bir DNA bankası ve yasası olmadığını hatırlatıyor.

Ziyalar'a göre Kayseri'de yaşanan olay istatistiklerle pek örtüşmüyor. Çünkü çocuğa yönelik cinsel istismarda failler çoğunlukla çocuğun tanıdığı kişiler oluyor. Yabancı bir saldırganın dahil olduğu istismar türlerinde şiddet dozunun ölüme varması ise sık görülen bir durum. Saldırgan genellikle tecavüz ettiği sırada çocuğun ağzını kapatıyor, o esnada çocuk hayatını kaybediyor. Ancak Kayseri'de saldırganın tecavüz ettiği kızı bıçaklayarak öldürmesi istatistiklere pek de uyan bir tablo değil.

Yrd. Doç. Dr. Neylan Ziyalar da çocukları koruma yöntemi konusunda Barış Çiçek'le hemfikir: Onlara kendilerini koruma yöntemlerini öğretmek.