Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le dün sürpriz bir görüşme yapan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, bugün bir basın toplantısı düzenledi ve çözüm önerilerini paylaştı. Feyzioğlu, vatandaşların son dönemde yaşanan olaylardan dolayı kendilerini hukuki güvenceden yoksun hissettiğini belirterek, "Her geçen gün adalete duyulan güven daha da azalıyor ve devletin temelleri sarsılıyor. Yargının adalet dağıtamadığı ve etki altında bulunduğu algısı topluma hakim oldu. Bu, mülkün temelsiz kalması demektir" dedi.

TSK'YA KUMPAS İDDİALARI HAD SAFADA

Bu noktaya gelmemizin en önemli nedeni, devlet güvenlik mahkemeleriyle başlayan, özel görevli mahkemelerle sürdürülen ve terörle mücadele mahkemeleriyle varlığını inatla koruyan çift başlı ceza yargılaması sistemi olduğunu söyleyen Feyzioğlu, şunları söyledi:

"Türk Silahlı Kuvvetlerine kumpas kurulduğuna dair iddialarla güvensizlik had safhaya ulaşmıştır. Söz konusu iddialar üzerine yine aynı mahkemelere verilen yeniden yargılama dilekçelerinin, sonuç doğurması pek mümkün görünmemektedir. Tam aksine, bütün bu iddialara karşın yargının çözüm üretememesi durumunda, toplumsal gerginlik ve tepkiler daha da artacak, milli birlik ve beraberliğimiz daha da zedelenecektir" dedi.

Sadece milletvekilleri veya sadece bazı davalar için çözüm arayışına girmek, toplumsal kutuplaşmayı ve gerginliği sona erdirmeyeceğinin altını çizen Barolar Birliği Başkanı, sözlerine şöyle devam etti:

"Biz hep birlikte ortak aklı bulmak ve yurttaşlarımızın üstün menfaatleri, milli menfaatlerimiz ve ülkemizin aydınlık geleceği için sağduyuyla hareket etmek zorundayız. Türkiye Barolar Birliği olarak, Avukatlık Kanunu'nun bize yüklediği hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını korumak görevimiz çerçevesinde, Türkiye için acil çözüm önerilerimizden ilk kısmını sizlerle ve sizin aracılığınızla Milletimizle paylaşmak istiyoruz. Önerilerinin, suçsuz olduğunu haykıran yurttaşları rencide edecek bir af veya şartlı salıverme olmadığını kaydeden Feyzioğlu, "Önerimiz, doğrunun yanlıştan, haklının haksızdan ayrılmasını sağlarken, yargıya güveni de yeniden tesis etmeye yöneliktir. Yaşanan bu üzücü gelişmelerden olumlu sonuçlar çıkarmayı başaramazsak, devletimizin ve demokrasimizin gördüğü zarar, kalıcı hasara dönüşecektir. Diken battığı yerden çıkarılır. Toplumsal vicdan kanadığı yerden tedavi edilir. Ortak akla ulaşacağımıza ve bir büyük toplumsal kucaklaşmayı sağlayacağımıza inancım tamdır" dedi.


ÖZEL GÖREVLİ MAHKEMELERİN KESİN OLARAK KALDIRILMASI VE VERDİKLERİ MAHKÛMİYET KARARLARININ BOZULMASI

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu önerilerini şu şekilde sıraladı:

- 6352 sayılı Kanunla kaldırılan özel görevli ağır ceza mahkemelerinin, davalar kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar ellerindeki işlere bakmaya devam edeceklerine dair kanun maddesi (Geçici 2. madde) derhal kaldırılmalıdır.

- Bu mahkemelerin henüz kesinleşmemiş kararlarını kapsayacak şekilde bir düzenleme yapılmalı ve mahkûmiyet kararlarının sırf bu nedenle, görev yönünden bozulabilmesi kanun hükmüne bağlanmalıdır.

- Böylece, antidemokratik ve insan haklarına aykırı olduğu gerekçesiyle kaldırılmış olan özel görevli mahkemelerin, henüz kesin hükümle sonuçlanmamış davalarda adil yargılanma hakkına aykırı uygulamalarına devam etmeleri önlenmiş olacaktır.

- Özel görevli mahkemeleri kaldıran 6352 sayılı Kanun'un Resmi Gazete'de yayımlandığı 05.07.2012 tarihinden itibaren, bu mahkemelerin adil yargılanma hakkının evrensel ölçütlerine göre meşruiyetinin sorgulanabilir olduğu doğrudan yasama organı tarafından kabul edilmiş durumdadır. Şu halde, özel görevli mahkemelerce verilmiş ve kesinleşmiş mahkumiyet hükümlerine dair yeniden yargılama zorunluluğu kanunla getirilmelidir.

- Özel görevli mahkemeler anayasal dayanaktan yoksun oldukları ve amaç kişi hak ve özgürlüklerini korumak olduğu için, önerilen kanuni düzenlemelerin hiçbiri Anayasa'ya ve AİHS'ne aykırı olmayacaktır. Tam aksine, anti demokratikliği ve adil yargılanma hakkına aykırı usul ve uygulamaları sabit olan bu mahkemelerce verilmiş mahkûmiyet hükümlerinden dolayı doğmuş bireysel mağduriyetler ve kamusal zarar, bu şekilde telafi edilmiş olacaktır.

- Özel görevli mahkemelerin kesin olarak kaldırılmasından sonra, davalarınyine özel görevli olan terörle mücadele mahkemelerinde görülmesi, yurttaşların hukuki güvenlik ve adil yargılanma hakkına dair endişelerini gidermeyecektir. Terörle mücadele mahkemelerinin yargılama konularına bakıldığında, bu mahkemelerin ihtisas mahkemesi olmadıkları görülmektedir. Buna karşın, yargılama usulleri itibariyle savunma hakkını sınırladıkları, dolayısıyla maddi gerçeğe ulaşılmasında zaafa neden olup, toplumun adalet duygusunu zedeledikleri ortadadır. Şu halde, terörle mücadele mahkemeleri de, Terörle Mücadele Kanunu'nun 10. maddesi ilga edilmek suretiyle kaldırılmalıdır. Böylece, ülkede çift başlı ceza yargısı düzenine son verilmiş olacaktır. Bundan sonra yargılamaların tamamı, genel mahkemelerde yapılmalıdır.

- Bir sonraki aşamada ise, Terörle Mücadele Kanunu ivedilikle kaldırılmalıdır.

GEREKÇESİZ MAHKUMİYET VE TUTUKLAMA KARARLARI SEBEBİYLE ÖDENEN TAZMİNATLAR İÇİN KUSURU BULUNAN HAKİMLERE RÜCU EDİLMESİ

- Anayasamıza göre mahkemelerin ve hakimlerin bütün kararları gerekçeli olmak zorundadır.

- Kanun maddelerinin tekrarı ve soyut ifadeler, kuşkusuz gerekçe değildir.

- Gerekçesiz verilen mahkumiyet hükümleri ve tutuklama kararları,keyfiliktir.

- Bu keyfilik sebebiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince ve Anayasa Mahkemesince bireysel başvuru sonucunda hükmedilen tazminatlar için, kusuru bulunan hakimlere rücu edilmelidir.

- Böylece, adil yargılanma hakkını ve bireysel özgürlükleri koruyan düzenlemelerin yargı organlarınca süratle benimsenmesi sağlanabilir.

- Buna ilaveten, tutuklamada gerekçe gösterme zorunluluğunu hayata geçirmek için, CMK md. 100/3'de yer alan katalog suçların da kuşkusuz kaldırılması gereklidir.

ADLİ KOLLUK TEŞKİLATININ KURULMASI

- Yargı güvencesinin sağlanmasına ilişkin çok önemli bir adım olarak Cumhuriyet Başsavcılığına bağlı “adli kolluk teşkilatıö oluşturulmalı ve bu teşkilat mensuplarının tayin- terfileri dahil tüm özlük işlemleri güvence altına alınmalıdır.

- Bu şekilde kolluğun Cumhuriyet Savcısının emirlerini yerine getirmeme, savsaklama, soruşturmayı savcıdan bağımsız yürütme uygulamaları da son bulacaktır.

SORU CEVAP

Feyzioğlu, Cumhurbaşkanı Gül'e sunduğu acil çözüm önerisi planını Köşk hukukçularına inceleyin talimatı verdiğini Cumhurbaşkanı Gül'ün gerekli gördüğü takdirde kamuoyuna bu planla ve yargı krizine ilişkin görüşleri konusunda açıklama yapacağını söyledi, Gül'ün bu akşam katılacağı televizyon programında da kamuoyuna mesaj vermesini beklediğini bildirdi.

Feyzioğlu basın toplantısında, "Sayın Cumhurbaşkanı'na çözüm önerilerini sundunuz mu?" sorusu üzerine şu açıklamayı yaptı:

"Sayın Cumhurbaşkanımıza gittim, bir saatlik uzun bir görüşme yaptık. Sayın Cumhurbaşkanı görüşmemizle ilgili takdir buyururlarsa açıklama yapacaklardır. Ama ben sadece şunu söylemek için kendisinden izin aldım. Sayın Gül'e bu önerilerimizi ilettim. Kendisinden size de ilettiğimizi kamuoyuna açıklayabilir miyim dedim. Sayın Gül de bu planı paylaşmamızı ve kendisinin de hukukçularına bu planı ve önerilerimizi değerlendireceğini söyledi. Kendileri gerekli görürlerse de açıklama yapacaklarını ifade ettiler."

TBMM'YE ÇAĞRI

Bu krizden bu gerginlikten onurlu bir şekilde başımız dik şekilde çıkmayı hedefliyoruz. Yasama organı dikeni battığı yerden çıkarması, doğruyu yanlıştan, haklıyı haksızdan ayırmasını, bütün milletin yargıya tekrar güvenmesinin tesis edilmesini talep ediyoruz. Aksi halde yargıya güven duygusu tesis edilmeyecektir.

BAŞBAKAN'LA RANDEVU


Feyzioğlu, ayrıca yarın saat 15.00'te İstanbul Dolmabahçe'deki çalışma ofisinde Başbakan Tayyip Erdoğan'la görüşüp acil çözüm planını anlatacağını açıkladı. Feyzioğlu "Sayın Başbakanımızla çok yapıcı bir görüşme olacağına inanıyorum. Ardından Meclis Başkanıyla da görüşeceğiz. Bu iş adım adım çözülürse toplum birkaç hafta içinde rahatlar" dedi. Feyzioğlu hemen ardından siyasi partilerin grup başkanvekilleri ve siyasi partilerin genel başkanlarıyla da çözüm önerilerini görüşeceğini açıkladı. Feyzioğlu, paralel devlet sorusu üzerine ise, "Bir ülkenin Başbakanı bunu dile getiriyorsa ben ciddiye alırım. Orada bırakılırsa daha büyük ciddi sorun yaşanır. Bu iddianın doğrudan hedefi anlaşıldığı üzere özel yetkili mahkemelerdir" dedi.