Doğancan Bingöl - Özel güvenlik görevlilerinin de emniyet teşkilatının faydalandığı gazilik, yıpranma, taltif gibi haklara sahip olması için Menemen Yeni Tüm Güvenlik İş Sendikası Şube Başkanı Hasan Atasever, 5188 sayılı kanun teklifinde iyileştirme yapılsın talebinde bulundu. Zor koşullar altında çalışan özel güvenlik görevlileri her geçen gün yeni bir şiddet ya da görevi suistimal olayı ile karşı karşıya kalıyor. Hastanelerde şiddete maruz kalan çalışanlar yeri geldiği zaman bankacı yeri geldiğinde ise patronun kapısını açan şoför oluyor. 5188 sayılı kanunun değişmesi ve iyileştirilmesi talebinde bulunan özel güvenlikçiler, çalışma arkadaşlarının ve kendilerinin özlük haklarının iyileştirilmesi için çağrıda bulunuyor.

Menemen Yeni Tüm Güvenlik İş Sendikası Şube Başkanı Hasan Atasever, özel güvenlik görevlilerinin şiddet görmesinin bir vatandaşın başka bir vatandaş ile kavga etmesinden bir farklı olmadığını bu nedenle çalışanların gördüğü şiddetin şiddeti uygulayanın yanına kâr kaldığını kaydetti.


Hasan Atasever

Şiddet çözüm değil

Geçtiğimiz pazar günü Adana'da bir özel güvenlik görevlisinin hastanede darp edildiğini hatırlatan Atasever, "Adana eğitim ve araştırma hastanesinde güvenlik görevlisi olarak çalışan arkadaşımız hasta yakınları tarafından şiddete maruz bırakıldı. Bu arkadaşımız sadece geçimini sağlamak için işini yapıyordu. Şiddeti uygulayan kişiye soruyorum. Uyguladığın şiddet neyi çözdü? Olan yine bizim emekçi arkadaşımıza oldu. Sağlığı zarar gördü. Bunun karşılığında şiddet uygulayan kişi sudan sebeple sokaktaki biriyle kavga etmiş gibi muamele gördü. Biz bunun değişmesini istiyoruz" ifadelerini kullandı.

Görev dışı iş yapıyorlar

Atasever, özel güvenlik görevlisi olmanın yanında çalışırken bir çok iş yaptıklarını belirterek, şunları söyledi:

"Ücretlerimiz zaten yaptığımız işin temposuna ve riskine göre çok düşük. Öte yandan bir sitede güvenliksen site sakininin eşyalarını taşıyorsun. Özel şöför muamelesi görüyorsun. Hakkımızı alamıyoruz işimizi yapamıyoruz. Ben 20 yıldır güvenlik yapıyorum. Bazı dönemlerde çalıştığımız işler proje şeklinde oluyor. 1 yıllık bir sözleşme yapıyorlar ve 1 yıl sonunda bizi ortada bırakıp diğer işlere yöneliyorlar. Sözleşme bittiğinde şirketim beni hiçbir açıklama olmadan gönderebilme hakkına sahip. Kıdem tazminatı da yok. Biz ne yapıyoruz. Sendikalar aracılığıyla sesimizi duyurmak için bir araya geliyoruz. Patronlarımızı mahmekemeye verip hakkımızı almak için mücadele ediyoruz. Beni işten çıkardığında hiçbir hak vermeden kapının önüne koyması acımasızlık değil mi ? Sana göre projem yok diyerek işssiz bırakıyor. Çalışma saatleri de cabası."

Hem bankacı hem güvenlik

Mesai ücreti almadıklarını bu nedenle çok zor günler geçirdiklerini söyleyen Atasever, bankada güvenlik olarak çalışan güvenliklerin yeri geldiğinde güvenlik yeri geldiğinde ise banka memuru olarak çalıştığını ama maaş olarak banka memurunun yarısı kadar aldığını ifade etti.

13 madellik çözüm önerisi

Yaşanan problemlere sendika olarak 13 maddelik bir çözüm önerisi sunduklarını belirten Atasever, şöyle konuştu: "Siyasi partilerimize, milletvekillerimize ulaştırmak istediklerimiz var. İsteklerimiz taleplerimiz var. 5188 sayılı özel güvenlik kanunun değişmesini istiyoruz. Şu anki kanun bizim haklarımızı savunmuyor. Yetersiz kalıyor. Özel güvenlik personelinin işten atılma korkusu üzerinden gitsin. İşini insani şartlarda yapsın. Biz emniyet personeli kadar görev yapıyoruz. Hastanede biziz, alışveriş merkezinde biziz, sitelerde biziz, fabrikalarda biz görevliyiz. En az polis kadar görev yapıyoruz. Polise bir müdahalede bulunduğunuzda Allah korusun şehit olduğunda hangi haklardan yararlanıyor. Biz hangi haklardan yararlanıyoruz. Öncelikle bunu kendimize sormamız gerekiyor. Sağlık Bakanlığı'na İçişleri Bakanlığı'na yani gerekli bütün bakanlıklara dilekçeler yazıyoruz imzalar topluyoruz ama sorunların çözülmesini bırak sesimizi dahi duyuramadık."

Canımızı ortaya koyduk

Bir çok haksızlığa uğradıklarına dikkat çeken Atasever, "Bu kadar yorgunluğun üzerine 12 saat çalışıyoruz. Hem canımızı ortaya koyuyoruz. Arkadaşlarımız işe başlıyor 1 hafta 10 gün dayanamadan 12-13 saatlik çalışma temposunu gördüğünde bırakıp gidiyor. Bizim gibi ekmeğimizi bu işten kazanmak zorunda olanlar her giden kişinin yükünü sırtlayarak geçinmeye çalışıyor. İlk başladığımız günler her şey güzelmiş izlenimi veirliyor. Daha sonralara doğru 8 saatlik mesai süremiz yasal sınırın çok üzerine çıkıyor. 24 saat çalıştığım günler oldu" diye konuştu.