UZZK Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mustafa Tan, "Kamuoyunun ve basınımızın bildiği gibi 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı, Yabanilerin Araştırılması Hakkındaki kanunumuz, kısaca Zeytincilik Kanunu, yaklaşık 10 yıldır başta maden kanunu değişikliği çevresinde olmak üzere bir çok kez değiştirilmek üzere girişimde bulunulmuş, her defasında ülkemiz bütün zeytincileri ile kamuoyunun tepkileri ve milli iradenin kararı ile değişiklik girişimleri gerçekleştirilememiştir. Son olarak 26 Haziran 2010 tarihinde çıkarılan Maden Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 5995 Sayılı Kanun ile Zeytincilik Kanunumuz değiştirilmek istenmiş, TBMM Genel Kurulu'ndan bütün partilerin oy birliği ile yapılmak istenen değişiklik hükümleri çıkartılarak reddedilmiştir. Bu sonuncusuyla birlikte TBMM, 3573 Sayılı Zeytincilik Kanunu'nda yapılmak istenen değişiklik girişimlerini, 4 kez reddetmiştir. 3573 Sayılı Zeytin Kanunumuz, anavatanı Anadolu olan zeytin ağaçlarının korunması, geliştirilerek yaygınlaştırılması için dünyaya örnek nitelikteki yasamızdır. Zeytincilik Kanunu, dün olduğu gibi bu gün milyonlarca insanın yaşamını, milyarlarca lira katma değer üreten sayısız işletme ve kurumun çalışmalarını doğrudan etkileyen, düzenleyen, ülkemiz tarımsal gelişmesi içindeki rolü ile de bütün ülke insanını ilgilendiren bir yasa niteliğindedir. Zeytincilik yasamızın değiştirilme girişimleri ve önerileri, demokrasinin, ulusal iradenin temel kurumu olan yasama organı TBMM'de her defasında oy birliği ile reddedilmişken, şimdi de Zeytincilik Kanunu Yönetmeliği'nde idare tarafından değişiklik yapılarak Zeytincilik Kanunu işlevsiz hale getirilmek istenmektedir" diye konuştu.

Zeytinciliğimizin ve sözün bittiği yer olacak

UZZK Başkanı Mustafa Tan, Zeytincilik Kanunu Yönetmeliği'nde yapılmak istenen değişliği eleştirerek, "Bu değişikliğin gerçekleşmesi durumunda; demokrasinin temel kurumları yasama, yürütme, yargı erklerinin işlevi, demokrasinin temelini oluşturan güçler ayrılığı ilkesini ortadan kaldırılmış olacaktır. Başta Anayasa'nın bütünü olmak üzere, özelde 45, 56, 90 madde hükümlerine doğrudan aykırıdır. Yönetmelik, yasal düzenlemenin amir özelliğini ortadan kaldıran bir hukuksuzluk manzumesi olması düşünülmesi bile hukukun ihlali anlamındadır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığının temel görevi ülkemiz tarımsal üretiminin ve bu çevrede zeytinciliğin geliştirilmesi, ülke insanının sağlıklı beslenmesi için önlem alınması ve planlamalar yapması gerekirken, yürütmekle yükümlü olduğu Zeytincilik Yasası'nı, çıkarmak isteğinde olduğu yönetmelikle işlevsiz kılma girişimi kabul edilemez. Sayısız mahkeme kararı ile Zeytincilik Kanunu'na karşı yapılan ihlaller mahkum edilmişken, hukukun arkasına dolaşma girişimleri hukuk devletine olan inanç ve bağlılığın dumura uğratılmasıdır. Zeytin, adalet ve barışın simgesidir. Dinginliği, sabrı, gün görmüşlüğü de temsil eder. Yıllardan beri bu dinginliği bıkmadan usanmadan karmaşa ile ihlal etmekle elde edilmek istenen amaç ve çıkarları, kamuoyunun yanı sıra zeytincilerimiz de bilmektedir. Zeytinliklerin ve zeytincilerin yok edilmesi anlamına gelecek Zeytincilik Kanunu Yönetmeliğinin değiştirilmesinin gerçekleşmesi durumunda gelinen nokta, zeytinciliğimizin ve sözün bittiği yer olacaktır" diye konuştu.

"Zeytinyağı üretimimiz 2015'te 700 bin ton olarak belirlenmiştir"


Türkiye'nin zeytin ağacı varlığındaki artışa da dikkat çeken UZZK Başkanı Tan, "Konseyimizce Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile ortak bir hedef doğrultusunda hareket edilerek, anavatanı Anadolu olan zeytini, gelecek 6 yıl içinde öncelikle halihazırda dünya beşinciliği konumundan İspanya'nın ardından ikinci sıraya taşımak, 21. yüzyılın nihai hedefi olarak da dünyada söz sahibi lider bir ülke olmasını sağlamak olarak belirlemiştir. Bu çerçevede Tarım ve Köyişleri Bakanlığımızca zeytincilik sektörü desteklenmiş, özellikle yeni dikim alanlarına yapılan fidan destekleri ile zeytin ağacı varlığımız son 6 yılda yaklaşık yüzde 50 artarak 160 milyon adede yükselmiştir. Halihazırda 150 bin ton olan ortalama zeytinyağı üretimimiz 2015 yılında 700 bin ton olarak belirlenmiştir. Ayrıca meclisimiz de oy birliği ile yüksek nitelikli konuşmalar ve zeytincilik hedefleri belirtilerek çıkarılan Uygun Bulma Kanunu aracılığıyla ülkemizin 20 Şubat 2010 tarihinden itibaren 12 yıllık bir ayrılıktan sonra Uluslar arası Zeytin Konseyi'ne yeniden üye olması da yüce meclisimizin iradesi ile ve zeytinciliğe verdiği önem çerçevesinde gerçekleşmiştir. Bu hedef doğrultusunda zeytinciliğin sorunları ve yol haritası 2006 ve 2009 yıllarında iki kez TBMM Zeytincilik Araştırma Komisyonları'nda ele alınmıştır. Bu komisyonlar, tüm yörelerde kişi, kurum ve kuruluşlarla görüşülmüş, yurt içi ve yurt dışında zeytinliklerde, zeytin ve zeytinyağı işleme, üretim ve sanayi tesislerinde incelemelerde bulunulmuş, çalışmalar sonunda bilimsel niteliğe sahip yaklaşık 300'er sayfalık 2 rapor hazırlanarak kitap haline getirilmiş ve güncelliğini korumaktadır. Bu raporlarda da görüleceği gibi milli irade, Zeytincilik Kanununun ilgili amir hükümlerinin korunması yönünde gerçekleşmiştir" dedi.

Zeytin, ağaçların ilki ve ölümsüzüdür

Zeytin ve zeytinyağı üretim oranlarını ve üretim hedeflerini açıklayarak yetkililerin bilgisine sunan UZZK Başkanı Mustafa Tan, "Zeytincilik, Türkiye'de yaklaşık 500 bin ailenin geçim kaynağını, işlenin tarım alanlarının si bile hukukun ihlali anlamında yüzde 3.5'ini oluşturan bir sektördür. Zeytin üretimi tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sağlıklı beslenmede, istihdam sağlanmasında ve diğer sanayi kollarına pazar oluşturmada, yüksek katma değeriyle doğrudan ve dolaylı yoldan 10 milyon kişinin geçimini sağlamada, tarımsal ve sosyoekonomik yönden ciddi bir önem taşımaktadır. Son 2 yıllık ortalamaya göre, zeytinyağı üretimimiz 150 bin ton olup, bu üretimin değeri yaklaşık 500 milyon dolardır. 2015 yılında bu değer yaklaşık 700 bin ton zeytinyağı için yaklaşık 3 milyar dolar olacaktır. Son 2 yıllık ortalamaya göre, sofralık zeytin üretimimiz yaklaşık 350 bin ton olup, bu üretimin değeri yaklaşık 700 milyon dolardır. 2015 yılında bu değer yaklaşık 3 buçuk milyar dolardır. Bu ekonomik getiriler birkaç yıl veya 15 - 20 yıllık bir süre ile sınırlı değildir. Zeytin ağacı Anadolu'da 6 bin yıldır insanoğlunun geçim, beslenme, sağlık ve güzellik kaynağı olarak görevini sürdürmektedir. Dünya var oldukça da insanlığa ve çevreye hizmete devam edecektir. Bu yönüyle yeryüzünde hiçbir maddenin getirisi zeytin ağaçlarının toplam getirisi kadar olamaz. Zeytin, ağaçların ilki ve ölümsüzüdür" diye konuştu.

AB politikalarımız ile bağdaşmayacak

Zeytin alanlarının kısaltılması ve ağaçların kesilmesine yönelik teklif yada girişimlerin, ülkenin ulusal çıkarları ve ülkenin Avrupa Birliği politikaları ile bağdaşmadığını iddia eden Tan, "Bütün dinlerin kutsal kitaplarında bahse konu edilen kutsal zeytin ağacının doğumu, 6 bin yıl önce anavatanı Anadolu'da gerçekleşmiştir. Tarihte zeytincilikle ilgili ilk kanunlar olan Salon Kanunlarında zeytinliklerin düzenlenmesine ilişkin kararlar yer almış ve zeytin ağacını kesenlerin ölümle cezalandırılmasına karar verilmiştir. Üyelik yolunda çalışmalar içinde bulunduğunuz Avrupa Birliği'nde ise zeytin ve zeytinyağı 136/66 EEC tüzüğü ile 1966 yılından itibaren başlayan ve Avrupa Birliği toplam mevzuatının yaklaşık yüzde 3'üne tekabül eden ve 5 bin sayfayı bulan tüzüklerle düzenlenmiştir. Buna göre zeytin üreticisi başta olmak üzere tüm sektör, zeytin ve zeytinyağı üretimi desteklenmiş, köyden kente göçüşü önlemek üzere daha az kayrılmış yöreler başta olmak üzere ilave destekler verilmiştir. Ayrıca AB'de (EEC)
2019/93 sayılı tüzük ile geleneksel zeytin sahalarında zeytinliklerin muhafaza edilmesi için yardım verilmektedir. Dünyanın en büyük zeytin üreticisi olan İspanya'da uçsuz bucaksız zeytinlikler hiçbir suretle madencilik veya sanayi tehdidi altında değildir. Başta maden olmak üzere kimyasalların kısıtlanması ile zeytin ağacı yaban hayvanları özellikle tavşan ve keklikler için adeta doğal bir barınak haline dönüşmektedir. AB Zeytin ve Zeytinyağı Mevzuatı'nın tüm içeriği incelendiğinde ülkemizdeki zeytin ağacı sayımızın AB'ye giriş sürecine kadar mümkün olan en üst sayıda arttırılmasının icap ettiği ulusal menfaatlerimiz açısından önemlidir. AB üyeliğimiz gerçekleşinceye kadar geçen sürede mevcut ağaç sayımız ulusal garanti miktarı ve üretim yardımlarına esas tutarları oluşturacaktır. Dolayısıyla nedeni ne olursa olsa olsun zeytin ağaçlarının kesilmesi bile hukukun ihlali anlamına gelir, zeytin alanlarının daraltılmasına neden olabilecek bu tür teklifler yada girişimler, ne ulusal çıkarlarımız, ne de AB politikalarımız ile bağdaşmayacaktır" dedi.


Zeytinlik alanların içinde veya yakınlarında maden çalışmaları sırasında ağaçların etkileşime maruz kalmasının kaçınılmaz olacağını ve mevcut ağaçların verim düşüşü yaşayacağını örnekleriyle anlatan UZZK Başkanı Mustafa Tan, "2007 - 2008 üretim sezonunda Suriye üzerinden gelen tozlu ve sıcak hava akımının atmosferde değişimi ile havadan çamur şeklinde yağması ile Antakya, Kilis, Nizip ve benzeri yöre zeytinlerinin çiçeklenme döneminde döllenmeyi olumsuz etkileyerek verimsiz bir yıl yaşanmasına neden olmuştur. Bu duruma zaman zaman daha uzak ülkelerden kalkan toz bulutları da neden olabilmektedir. Bu örnekle madenlerin neden olacağı toz veya duman ile kirli atıkların rüzgarın ve yer altı sularının taşıma etkisi ile kilometrelerce taşınabileceği ve bu nedenle 3 kilometre sınırının keyfi olmayıp, mesafenin daha da arttırılması gerektiği bilimsel olarak görülmektedir. Zeytin, dünyada ve ülkemizde stratejik bir üründür. Bu önemi de gün geçtikçe artmaktadır. Ülkemizde 10 milyon kişinin doğrudan ve dolaylı geçim kaynağıdır. Zeytincilik Yasası'nın 20. Maddesi, yasanın omurgası niteliğindedir. Böylesi bir değişiklikte yasa bütünüyle hükümsüz hale dönüştürülmek istenmektedir. Bu teklifin Madencilik sektörü Başkanlar Konseyi Birliği tarafından verilen değişiklik talebi ile neredeyse bire bir örtüşmesi ve TBMM'de milli irade tarafından oy birliği ile reddedilmesine rağmen değiştirilmeksizin aynen getirilmesi sektörümüzce endişe verici olarak algılanmakta ve infiale neden olmaktadır. TBMM'de de bütün siyasi parti sözcüleri dünya zeytinciliğinin artan önemine ve zeytinciliğimize dair yüksek nitelikli konuşmalar yaptığı tutanaklarla sabittir. Türkiye, zeytin ağacının genetik anavatanıdır. Değişiklik, bu potansiyel ve değerin ortadan kaldırılması anlamına da gelecektir. Ülkemiz zeytincilikte marka olma yönünde hızla ilerlemektedir. Bu güne kadar zeytincilik yasasında yapılmak istenen değişiklik girişimlerine, başta sektör olmak üzere bilim dünyası da karşı çıkmıştır. Zeytinci yörelerdeki bütün siyasi partiler ortak bildiri ile Zeytincilik Yasası'nda değişiklik yapılmaması istemini TBMM'ye başvurusu ile bildirmiştir. İçinde bulunduğumuz günlerde zeytinci bölgeler ve ülkemizin diğer yörelerinde yaşanan 100 bini aşkın kişinin imzalı dilekçesinin TBMM Başkanlığı'na verilmiş olması da bu konudaki toplumsal duyarlılığın en yakın örneğini göstermektedir. Sonuç olarak, ülkemiz, zeytinlikler ve zeytincilerimiz açısından son derece önem taşıyan mevcut Zeytincilik Yasası Yönetmeliğimizin değiştirilmeksizin mevcut haliyle bırakılması, sektörün tamamının ortak görüşüdür" diye konuştu.