AKP uzunca bir süre bu ülkenin yalnızca hükümetini oluşturmadı. Aynı zamanda gündemi belirleme gücünü de elinde tuttu. Hükümetin güdümündeki medya bu konuda önemli bir işlevi yerine getirdi.

Hükümetin güdümündeki medya daha da büyüyerek varlığını sürdürüyor. Ancak artık AKP, gündemi dilediğince belirleyemiyor.

Millet İttifakı'nın yerel seçimlerdeki başarısının ardından yaşananlar, AKP'nin gündemi belirleme gücünün önemli ölçüde azalmasına yol açtı. İzmir'de Tunç Soyer'in Akdeniz Birliği projesi için attığı adımlar, Ankara'da Mansur Yavaş'ın belediye şirketlerine yönelik almış olduğu kararlar, İstanbul'da Ekrem İmamoğlu'nun yolsuzluklara karşı denetim konusundaki kararlı tavrı, Kırşehir'de Selahattin Ekicioğlu'nun makam araçları ile ilgili aldığı önlemler, Bolu'da Tanju Özcan'ın ezber bozan halkçı yaklaşımı ve hepsine eşlik eden İstanbul'da seçim yenileme arayışları toplumsal algıda önemli değişimler yarattı...

Muhalefeti vebalı gibi göstermeye çalışan tüm girişimlere karşın, belki de bu girişimlerden beslenerek toplumsal düzlemde muhalefete destek büyüyor.
Hükümet destekçisi sendikaları diğerleri karşısında büyütmek için yapmadık şey bırakmayanlar, artık sendikal özgürlüklerden bahsediyorlar.
Zillet İttifakı söyleminden Türkiye İttifakı söylemine yumuşak bir geçiş yaşanıyor.

İktidar, bir taraftan makul çoğunluktan destek bulmak için dışlayıcı bir siyasetten kapsayıcı bir siyasete dönme gereğini hissederken, diğer tarafından marjinal kesimlerin desteğini kaybetmemek için söylem ve eylem düzeyinde bununla çelişen şeyler yapıyor. Yeni belediye başkanlarını görmezden gelmek ve Sözcü olayı bu bağlamda ilk akla gelenler.
Türkiye İttifakı olması gereken şey... Onun için FETÖ taktiklerinin geçer akçe olmadığı bir güven ortamına ihtiyaç var...