Sayıları 300'ü aşmıyordu.

Aynen hepimizin bildiği gibi bunlar 300 Spartalı gibi kahramanca mücadele ettiler ve sonunda haklarını elde ettiler.

Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) Denetim ve inceleme yetkileri kaldırılan Defterdarlık Uzman ve Uzman Yardımcılarına muhasebe denetmeni kadrosuna geçiş hakkı verilmesi talebini 10 yıllık 'hak arama' sonucu haklı buldu.

Eminim;

Birçok kişi bunaldığı ekonomik sıkıntılar içinde 'Bana ne?' diyerek omuz silkeleyecektir.

Sakın ha!

Bizim parolamız neydi?

'Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için!'

Eğer birimizin sıkıntısını önemsemezsek, yarın bizlerin de 'hak arama sürecimizde' yalnız kaldığımızda şikayet etme hakkımız olamaz.

'Baba' filminden biliyoruz!

'Basit!' olarak adlandırılan bir memur, nasıl Mafya Babasını hapse attırdı?

Türkiye'de en önemli birimlerin başında Maliye geliyor.

Siyasi yönünü bir yana bırakalım...

Eğer 'Denetim ve inceleme' ciddi bir şekilde yapılmazsa, onarılmaz yaralara yol açar.

Bu devlet katında da, özelde de böyledir...

Denetim insanları fenalıklardan korur, sıkıntılı günlerini önler, ailesinin ve adının kirlenmesinden korur...

Türkiye Cumhuriyeti Kamu Baş denetçisi Şeref Malkoç'dan öğrendim...

Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) Denetim ve inceleme yetkileri kaldırılan

Denetim ve İnceleme Yetkili Defterdarlık Uzmanları Derneği tarafından Kamu Denetçiliği Kurumu'na (KDK) yapılan başvuruda 'Defterdarlık Uzman ve Uzman Yardımcılarına muhasebe denetmeni kadrosuna geçiş hakkı verilmesi talebi' iletildi. Kamu Denetçiliği Kurumu ise verdiği yedi sayfalık tavsiye kararında yapılan başvuruyu ve hak talebini haklı bulduğunu açıkladı.

Geçtiğimiz Ağustos ayında Hazine ve Maliye Bakanlığında taşra denetim elemanlarının 3'te 2'sinin denetim ve inceleme yetkisi kaldırılmıştı.

Defterdar emrinde Denetim ve İnceleme yetkisine haiz Defterdarlık Uzmanları arasında ayrıma gidilerek; sadece 2011 yılı öncesi mesleğe girenlere Muhasebe Denetmeni unvanı tanınmıştı.

Bizler neyi savunuyoruz:

'Eşit işe eşit ücret!'

Bir de kesinlikle çalışanların, görevlilerin aralarında ikilik yaratılmamasını...

2011 yılından sonra mesleğe atanan ve 10 yıllık süreçte onlarla aynı görev tanımı, yetiştirilme, statü ve özlük haklarına sahip olarak görev yapan Denetim ve İnceleme Yetkili Defterdarlık Uzmanlarına ise muhasebe denetmeni unvanı tanınmadığı gibi anılan uzmanların yetkileri de kaldırılmıştı.

İNSANIN YAPISINDA VAR

Değerli okuyucularım:

Belirttim denetim olmazsa kaçak olur...

İnsanlar hırslarının 'Bol, haksız kazanç' peşinde olur...

Bu herkesin tabiatında, yeni fıkratında vardır.

Kendinizi bunların yerine koyun;

659 sayılı Kanun Hakkındaki Kararname öncesinde muhasebe denetmeni ve muhasebe denetmen yardımcısı kadrosunda bulunan defterdarlık uzmanlarının atandığı, bu kişiler ile aynı unvan ve statüde yıllarca rotasyona tabi olarak birebir aynı görevleri ifa etmesine rağmen 2011 yılı sonrasında mesleğe giren denetim ve inceleme yetkili defterdarlık uzmanlarına muhasebe denetmeni kadrosuna geçiş hakkı tanınmadı.

Yani hakları ellerinden alınmış oldu.

Maliyenin taşra teşkilatında denetim boşluğu oluşmaması için 300 kişilik Muhasebe Denetmeni kadrosu ihdas edilmişti.

Tabii bu güzellik bazı 'kötü niyetliler' tarafından olumlu karşılanmadı.

Çünkü denetimlerde yaptıkları hatalar ortaya çıkarılır.

2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 'Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı' başlıklı 74 üncü maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarında? 'Herkes, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceler.' demektedir.

Bir önemli maddeden daha söz edeyim:

6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu'nun 'Kurumun görevi' başlıklı 5 inci maddesinin birinci fıkrasında? 'Kurum, idarenin işleyişi ile ilgili şikâyet üzerine, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını? İnsan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde bulunmakla görevlidir.' demektedir.

'İnsan hakları' e 'adalet' sözcükleri her yerde olduğu gibi burada da önümüze çıkıyor.

SORUMLULUK İŞİ

Yazmadan edemeyeceğim;

'Defterdar' başlıklı 243 üncü maddesinde, '(1) Defterdar, bulunduğu ilde Bakanlığın en büyük memuru ve il ve bağlı ilçeler teşkilatının amiri olup, işlemlerin mevzuat hükümlerine göre yürütülmesi, denetlenmesi, merkez ve taşradan sorulan soruların cevaplandırılması, kanuna aykırı hareketi görülenler hakkında takibatta bulunulması, atamaları ile görevli ve sorumludur. (...)'

Biliyorsunuz son yıllarda bazı birimlerin isim ve sıfatları da değiştirildi.

Ama görev ve yetkiler her zaman ön plandadır.

Yine ön planda olması gereken nedir, değerlendirme her zaman nasıl yapılmalıdır?

'Hukuka, hakkaniyete ve insan haklarına uygunluk yönünden değerlendirmelidir.'

300 kişilik Muhasebe Denetmeni kadrosu neden istihdam edilmişti.

Taşra teşkilatında denetim boşluğu oluşmaması için!

Taşra'da, yani tüm Anadolu'da denetim boşluğu kimin işine yarar?

Devletin ve normal vatandaşların değil...

Tatlı su kurnazlarının...

Kanunların boşluğundan yararlanmak isteyenlerin...

Sonradan görme ya da mantar gibi ortaya çıkan bazı sahte şirket ya da sözde girişimcilerin...

Sırtlarını birilerine dayamaya çalışan sahtekârların...

Yani, bu kapsamda somut olay inceldiğinde, daha önce denetim ve inceleme işi haricinde görev verilemeyen Defterdarlık Uzman ve Uzman Yardımcılarının söz konusu Kararname ile denetim ve inceleme yetkilerinin kaldırılması sebebiyle Defterdarlık Birimlerinde görevlendirilmesi zorunluluğunun ortaya çıktığı, bu nedenle bir defaya mahsus olmak üzere söz konusu personele birim ve il tercihinde bulunma imkanı verildiği, böylelikle alınan tercihler, tercih ettikleri İl ve birimlerdeki Bakanlığın personel ihtiyacı dikkate alınmak suretiyle yüz on yedi (117) Defterdarlık Uzmanı ile iki (2) Defterdarlık Uzman Yardımcısının Defterdarlık Birimlerine (Müdürlükler, Malmüdürlükleri) atamalarının yapıldığı, 659 sayılı KHK ile Muhasebe Denetmenliğinden Uzmanlık kadrolarına geçirilenlerden farklı olarak söz konusu personele muhasebe denetmeni kadrosuna geçiş hakkı verilmemesi üzerine bakılan başvurunun yapıldığı, denetçilerin raporlarından ortaya çıkıyor.

Dikkatimi çeken bir nokta da şu:

Raporda açıkça belirtiliyor:

'Ayrıca, hukuka ve idareye güven çerçevesinde geçmişte başlamış olan haklı beklentilerin göz ardı edilmemesi gerekliliği, kavramı idari işlemin geriye yürümezliği ilkesi bakımından hukuki dayanak olarak değerlendirmemizi gerektirmektedir.

Çünkü ister bir taahhütten veya yerleşmiş uygulamadan isterse bir düzenleyici işlemden kaynaklansın, haklı beklentilerin zedelenmemesi hukuki güvenlik ilkesinin zamansal çizgisinin kırılmamasını, dolayısıyla hukuki veya idari istikrarın bozulmamasını hedeflemektedir.

Elbette bu güvenin hukuka uygun ve iyiniyetli olması izahtan varestedir, yoksa kavramın adı da 'haklı' beklenti olamazdı.'

HAKLI BEKLENTİ

Yalnız memurlar için değil, her vatandaşımız için önemli bir noktaya 'Haklı Beklentiye' de değineyim:

Aklınızda bulunsun;

Danıştay 'haklı beklenti' ilkesini, "İdarenin ister düzenleyici işlem, ister bir taahhüt, isterse uzun süren bir uygulamasına güvenerek olsun, bireylerin çıkarlarına ya da lehlerine olan bir sonuca ulaşabileceklerini ümit etmelerine de 'haklı beklenti' denilmektedir." şeklinde tanımlamaktadır.

'Haklı beklenti' ilkesiyle ilgili Danıştay'ın birçok kararı bulunmaktadır. Örneğin, Ağrı Şeker Fabrikası'nda şef olarak görev yapan davacının, Ankara'ya atanma talebinin ret edilmesi işlemini Danıştay haklı beklenti ilkesi çerçevesinde değerlendirerek hukuka aykırı bulmuştur.

Kararda? "Haklı beklenti, yönetimin ister bir taahhüt isterse uzun süren bir uygulamasına güvenerek olsun bireylerin çıkarlarına ya da lehlerine olan bir sonuca ulaşabileceklerini ümit etmeleridir. Ailenin korunması, Anayasayla tanınmış sosyal bir haktır ve kamu hizmetinin daha verimli yerine getirilmesi bakımından, kamu görevlileri için daha da önem taşır. Kaldı ki, kamu hizmetinin olağan işleyişi içinde umulabilecek bir durum vardır ve kamu görevlilerinin böylesine haklı beklentiler içinde olması hizmetin gereğidir. Dava konusu olaydaki beklenti de makul bir beklentidir. Yönetim, yönetim olmaktan kaynaklanan gücünü ve olanaklarını bu kişisel konumda kullanarak makul beklentiyi karşılayabilir. Kamu görevlilerinin haklı beklentilerinin korunması, ancak kişisel kararlarda, yönetimin takdir yetkisinin kullanma alanlarında söz konusu olduğundan, baskın kamu yararı olmadığı durumlarda, kamu görevlilerinin haklı beklentilerinin zedelenmemesi gerekir. Bu nedenle, davacının yer değiştirme isteminin, Devletin aile birliğinin sağlanması yönündeki görevi de göz önünde tutularak, haklı beklentiler ilkesi içerisinde idarece değerlendirilmesi gerekirdi." açıklamalarına yer vererek idarenin işleminin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır. (Danıştay 5. D. E. 2003/3647, K. 2006/1140 T. 14.03.2006)

*-

Diğer taraftan, Kazanılmış hak, kişinin içinde bulunduğu statüden doğan, kendisi yönünden kesinleşmiş, bütün sonuçlarıyla elde edilmiş, kişisel niteliğe dönüşmüş ve somut bir hale gelmiş haklar için söz konusu olmaktadır.

Haklı beklenti ise, kesinlik güvencesine sahip kazanılmış hak kavramından farklı olup, kişinin yürürlükte bulunan hukuk kurallarına güvenerek bir hakkı elde edeceğine duyduğu inançtan kaynaklanmaktadır.

İdareler de özellikle, düzenleyici işlemlerinde yaptıkları değişikliklerde geçiş hükümlerine de yer vermek suretiyle bu haklı beklentileri korumaya yönelik olarak hareket etmektedir,

AKLINIZDA OLSUN

Hak arayanlara bir anımsatma daha yapayım:

28/03/2013 tarihli ve 28601 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 6 ncı maddesinde iyi yönetim ilkelerine yer verilmiştir.

Kurumlar tarafından talep edilen bilgi ve belgelerin süresi içinde gönderildiğini düşünelim.

Başvurana yani 'hak arayan'a 'kararın geciktirilmeksizin bildirilmesi' ilkesine uygun hareket edildiğini de kabul edelim.

Ancak, başvuranın talebi red edilirken, önemli bir eksiklik çoğu zaman önümüze çıkıyor.

Bu da şudur:

İsteğin, 'hak arayışının' red edilmesi durumunda, yani bu işlem karşısında hangi sürede hangi mercilere başvurabileceğinin gösterilmemiş olması sebebiyle 'karara karşı başvuru yollarının gösterilmesi' ilkesine uyulmuyor.

Bu da mağdurun lehine bir sonuç doğuruyor.

Tabii ki bunu bilirse...

Bu ilkeye uyulmaması büyük sıkıntıları yol açıyor.

MADDELERİ BİLEN KAZANIR

Sonuç olarak 300 hak arayan denetçi için şunu söyleyeyim:

Yazdığım gerekçe ve dosya kapsamına göre, Yapılacak mevzuat düzenlemesi ile denetim ve inceleme yetkileri kaldırılan Defterdarlık Uzman ve Uzman Yardımcılarına "Muhasebe Denetmeni" unvanına geçiş hakkı verilmesi yönünde tavsiyede bulunulması kararı hem hak arayanlara hem de Hazine ve Maliye Bakanlığına tebliğ edildi.

6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun 20 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, Hazine ve Maliye Bakanlığınca bu karar üzerine tesis edilecek işlemin otuz gün içinde açıklamak zorunda.

Sanıyorum güzel bir haber gelecek...

Unutmayalım:

'Hak arayanındır!'