Türkiye günlerdir yine bir çocuk istismarını konuşuyor. Yayın yasağı getirildiği için yazamıyoruz. Ama artık hepimiz öğrendik. Bir tarikat şeyhi müritlerinden birinin 12 yaşındaki kızına cinsel tacizde bulunmuş. Bu yeni bir şey değil. Daha öncede benzeri olayları duyduk, okuduk. Dinci vakıflarda çocukların tecavüz olayları yazıldı çizildi. Onlara da yayın yasağı getirilmişti ama artık mertek çuvala sığmıyor. Kutsal bir dinin nasıl tahrif ve tahrip edildiği, din adı altında sapkınlıkların topluma dayatıldığı gün gibi aşikâr. Tarikatlar pıtrak gibi artıyor, saf ve eğitimsiz toplum kitlelerini aidiyet duygusu ile pençelerine alıyor, şeyhler, dervişler zenginleştikçe, zenginleşiyor, her türlü sapkınlığı kendilerine mubah sayıyor, müritler bir lokma, bir hırka ve biat etmeye razı ediliyorlar.  

*

Bir ülkeyi kontrol etmenin en kolay yolu o toplumun eğitim sistemini çökertmek, kutsal din duygularını kullanarak halkı biat kültürü ile yönetmektir. Öncelikle Osmanlı döneminde misyoner okulları ile eğitim sistemimiz içine giren ABD, Atatürk döneminde sessiz kalıp, onun ölümünden sonra yapılan ilk eğitim şurasında danışman adı altında sisteme sızdı. Bunu daha önce “Tarihte Türk-ABD ilişkileri” makalelerimde yazmıştım. 2. Dünya savaşı sonrası nedense biz de ve Rus arşivlerinde belgesi bulunmayan Rusların Kars ve Ardahan’ı istediği tezi ile zaten Yalta konferansındaki paylaşımda ABD tarafına bırakılan bir ülke olarak Marshall yardımlarına muhtaç edilip, bu yardımların koşulu olarak “Halkevleri”, “Köy enstitüleri” gibi cumhuriyet aydınlanmasının meşaleleri kapattırıldı. Sonrasında kendi uçağını yapan bir ülkeden, dışarıya bağımlı bir ülke haline getirildik.

*

Bizi bilek gücüyle alt edemeyeceklerini anlayan ülkelerin teorisyenleri, son 50 yılda birçok tavsiyelerde bulundular. Samuel Huntington “Türkiye Atatürk’ün mirasını reddetmelidir” derken, Kurt Heinze “Yapılması gereken Atatürk’ün hem din düşmanı hem de Kürt düşmanı olduğu fikrini yaymaktır” diyor. Günümüzün ünlü teorisyenlerinden Graham Fuller “Kemalizm’e son verin, Osmanlı ile övünün” diye tavsiyede bulunuyor. ABD başkanı Bill Clinton “Amerikan kontrolünde bir halife ile İslam dünyasını yönetmek bizim için en masrafsız yoldur” diyor. Son zamanlarda ülkemizde olan bitene bakarsanız ne olduğunu anlarsınız. Tüm bu planları ortaya çıkarıp anlatmaya çalışan Uğur Mumcu, Necip Hablemitoğlu, Turan Dursun, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı gibi aydınlar katledilerek ortadan kaldırıldılar. Yaşar Nuri Öztürk’ün de “Allah ile aldatılmak” konusunu anlatmaya ömrü yetmedi.

*

K12 okulları yöneticisi Mehmet Asal’ın yaptığı bir araştırmada halkımızın %67 sinin eğitim düzeyinin çok düşük olduğu, demokrasi adı altında bu nüfusun seçtiği insanların bizi yönettiği ortaya çıktı. Daha önce bu konuya vurgu yapan Aysun Kayacı sosyal linçe maruz kalmıştı. Mustafa Kemal Atatürk. “Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır” derken ne kadar haklıymış.  İğneyi kendimize, çuvaldızı başkasına batıralım. Din tüccarları kolayca paralar toplar, tarikat okulları açarken biz neredeydik?  Bugün geldiğimiz yerde ilk toparlamamız gereken eğitim sistemimizdir. Eğer eğitimi düzeltirsek, halkımızı aydınlatırsak gerisi nasılsa gelecektir. Aydınlık günler dileklerimle…