Daha önceki yazımızda da belirtmiştik, CHP’den kopmalar ki mart ayı ve sonrasında da devam edecek; Bu kopmalar bir anlık öfkeyle verilmiş olan kararlar olmayacak. Nedenlerini aşağıda, sorumluların söylemlerinden aktarmaya çalışacağız. Şunu da belirtmek isterim ki, her ne kadar ayrılanların ardından çok kötü yaftalamalar yapılsa da en kötüsü, her türlü ayrılığın ardında ‘Saray komplosu’ aramak. Ama gördüğüm kadarıyla bu suçlama artık kamuoyunda olduğu gibi parti tabanında da taraftar bulmuyor.

Aslında biraz geriye dönüp bakılsa dört beş yıldır partiye yapılan itirazların, eleştirilerin hemen tamamı aynı yere varıyor. Hadi bunu görmek istemeyen bir azınlık olsun ama parti tabanının dönüp ne oluyor demek zorunda olması gerekmez mi?
Sürekli gerginlik, sürekli suçlama politikası kimin işine yarıyor, biz kimlerden oy istiyoruz diye düşünen hiç mi yok?
Gelin bazı önemli konuşmalara bir göz atalım belki de partinin buraya geliş nedenleri o zaman daha iyi anlaşılır..
1: “Tek başına iktidar olmayı hedefinden çıkaran bugünkü yönetim, umudunu ilkesiz ittifaka ve emperyalist güçlerin Türkiye üzerine oynayacakları oyuna bağlamıştır.”
2: “FETÖ terör örgütüne övgü dizenlerin, bağlantılı iddiasıyla yargılananların yönetim ve danışman kadrolarında, parlamentoda kendilerine yer bulmaları hiçbir koşul altında kabul edilemez.”
3: “Ben CHP’de haftalık skandallar eksik olmuyor demiştim. Ama üç günde bire düşürdü arkadaşlar. Allah selamet versin”*
4: , "Kurultaylarımızda 5 dakika konuşabilmek için büyük mücadele vermek gerekiyor. Bugün kurultayda CHP Genel Başkanı, bir konuşmacıyı dahi dinlememiştir. Kadın Kolları Kurultayı'na katılmamıştır. AKP çökecek ama Türkiye'nin üzerine çökecek. AKP çökerken, CHP kurtarıcı değil seyirci rolü üstleniyor. Türkiye'nin sorunlarını ne tek adam iktidarı ne tek adam muhalefeti çözebilir"
5: "Bir CHP'li saraya gitmiş. İki gazeteciye dava açtım, genel merkez açamadı. Genel başkan yardımcılarından biri mi gitti? Dava açamıyorlar çünkü o haberi yazan gazetecilerden korkuyorlar. Niye dava açmadılar"
6: "Sen asıl vergiyi, alınması gereken yerlerden alacaksın. Uyuşturucu ticareti yapan adamdan, organ ticareti yapan adamdan, kara parayla devleti dolandıranlardan vergi alacaksın" ( Bu işler yasal mı ki vergi alınsın. Biliyorsan kanıtlar tutuklarsın parayı da hazinene devredersin.)
7: “CHP içinde taciz tecavüz oldu mu, oldu. Tabii ki olacak!”
8: “Bütün çiftçilere sesleniyorum. İlk seçimde siz hâlâ gidip AK Parti’ye oy verirseniz benim iki elim sizin yakanızda olacak.” (Demokrasilerde farklı partilere oy verenler nasıl tehdit edilir anlaşılır gibi değil. Tabii ki bu söyleme Öğretmenleri, hakim, savcıları vs eklemek gerekecek)
9: “Benim kızgınlığım saraya değil, benim kızgınlığım ona oy verenlere. İnsan biraz aklını kullanır.” ( Demek Sayın Kılıçdaroğlu dışında kişi veya kurumlara oy verenler tümüyle akılsız.)
10: “Ahlaklı olan bir siyaset anlayışıyla Türkiye'yi buradan çıkarmak istiyoruz. Ahlaksızlar bir tarafta kardeşim. Ahlaklı olanlar da burada. Bunların tamamı demokrasiyi savunuyor."      ( Sayın Kılıçdaroğlu’nun istediği türden bir demokrasi dışında düşünmek ahlaksızlık demek ki bu söze göre. Burada en çok merak ettiğim Demokrasiden ne anlıyor acaba? Belki de o nedenle Y. Ateş, Emine Ülker Tarhan ve Birgül Ayman gibi isimler CHP’den uzaklaştırıldı.)
11: “Malum kadroların rahatça seçilebilmesi için salgın fırsat bilinerek, yönetim için ortaya çıkacak başka adayların fiziki zorlamalarla adeta önü kesiliyor”.
12: "CHP işgal altındadır. Sözde Ermeni soykırımını ve PKK'lıları savunan Sezgin Tanrıkulu ihraç edilmezse yönetim de suça ortaktır"
Ünal Çeviköz’ün söylediklerini buraya ekleyip daha fazla canınızı sıkmak istemiyorum.(Türkiye S-400 lerden vazgeçmeli, Doğu Akdeniz’i geriyoruz, Libya’da çizgiyi aştık, Karabağ’a Cihatçı gönderdik vs vs) Oysa bunlar tam da  Emperyal güçlerin istemleri, söylemleri.. Aslında bu yazıya Şahin Mengü, Kemal Anadol, Yılmaz Ateş, ve Yerel de birçok önemli ismin parti hakkında söylediklerini de eklemek gerekir.
Son haftanın en önemli olayı malum üç vekilin istifası. Burada özellikle İzmir Milletvekili Sayın M. Ali Çelebi’nin sözlerine parmak basmak istiyorum.  
"Emperyalizme diz çöktürmüş CHP'den milli konularda kekeleyen CHP'ye geldik. Atatürk demekten çekinenleri el üstünde tutan CHP'ye geldik. Yanlışları görüp susabilirdim. Bunu size yapamam. Bunu kendime yapamam. Cumhuriyetimize ve milletimize bunu yapamazdım. Tarafım 29 Ekim ruhudur. Sönerek yok olmayacağım. Yanıyorum, öyleyse varım. Hakkınızı helal edin. Partiden istifa ediyorum".
Bu sözleri sanırım kendine CHP’liyim diyen herkes bir daha düşünmeli. Hatta bu sözleri Sayın Kılıçdaroğlu ve partinin ileri gelenlerinin sözleriyle birlikte yeniden ve yeniden okuyarak düşünüp değerlendirmeli.
Sosyal Medyada yapılan linç girişimine Sayın Çelebi’nin verdiği yanıtla noktalayalım yazımızı…
"İstifanın gerekçelerini 1.2 milyon üye ile parti içi referanduma götürelim (elektronik), kabul görmezse milletvekilliğinden de istifa edeceğim. HODRİ MEYDAN!"
Not: 1-2: CHP Ulusal Birlik Kadro hareketi, 3-4-5: Muharrem İnce , 6-8-9-10: Kemal Kılıçdaroğlu , 7: Serra Kadıgil, 11: Fikri Sağlar, 12: Canan Arıtman