Sevgili okuyucularım ve hemcinslerim; uzunca bir zamandır yaşamımızda süregelen değişimlerin zaman zaman farkında çoğunlukla da yadsıyarak, inanamayarak, yaşıyor ve izliyoruz. Ne düşünüyor ne hissediyorsunuz bilemiyorum ama; yuvarlandığımız adreste zaten hislerimizin bir anlamı kalmayacağı, düşünmemizin ise hiç istenmediği, çok farklı yaşam ve kişiliklerin dayatıldığı "Ay Allah korusun" demekle geçiştiremeyeceğimiz aşikar. Ne yapabilirizin cevabı cömertçe harcadığımız Atamızın Türkiye Cumhuriyeti'nin bize verdiği kanunlarla düzenlenen kadın ve insan haklarına sahip çıkmak. Ulusumuzun, çocuklarımızın medeni, çağdaş ve laik bir ülkede yaşaması için. Aksi halde buyurun bizi neler bekliyor, bilgilenelim.

***

İç güvenlik yasa tasarısı ile güvenliğimiz tehdit altında! Tasarı ile bu güne kadar devletin doğrudan veya göz yummasıyla uğradıkları şiddet karşısında zaten korumasız ve güvencesiz durumda olan kadınların, cinsel yönelimi, cinsiyet kimliği farklı bireylerin ve çocukların mevcut güvenlik zeminleri dahi tümüyle ortadan kaldırılıyor. Kadın koalisyonu (Kadına şiddet platformu ve STK'lar) geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptı. "Tüm totaliter rejimlerin hedefi tek lider, tek parti, tek ideolojiye dayanarak her türlü farklılıkları baskı altına almak, kendinin ideolojik cennetini, yurttaşların ise nerdeyse cehennemini yaratmaktadır. Bu hedef doğrultusunda her eleştiri ve itiraz fiziksel / psikolojik baskı yöntemleri ile bastırılır. Hukuk dışı diye nitelendirdiğimiz her türlü kolluk faaliyeti, yasal düzenleme kılıfı ile sunulur. Halihazırda yapılmak istenen değişiklikler, Türkiye'nin de totaliter bir sisteme doğru hızla ilerlemekte olduğunu gösteriyor" diyor. Hükümet tarafında TBMM'ne getirilen iç güvenlik yasa tasarısı da bunun en büyük adımlarından birisi.

***

Bu yasa tasarısı ile:
Polisin ve idarenin her an yaşamın her alanına kontrolsüz bir biçimde nüfuz etme yetkisiyle donatıldığı yeni bir aşamaya geçiliyor
Yargı yetkisi idare ve kolluğa devredilerek, arama yapma ve keyfi biçimde kayıt dışı alıkoyma yetkisi meşrulaştırılıyor. Şiddet, işkence ve kötü muameleye karşı bireyler korumasız ve güvencesiz hale getiriliyor.
İdarenin ve polisin haksız ve hukuk dışı uygulamalarının yargı denetimi ortadan kaldırılıyor, adil yargılanma ilkeleri, mağdurlar bakımından adalete erişim hakkı yok ediliyor.
Mecburi ve önleyici tutuklama uygulaması ile kişi güvenliği ve özgürlüğü, protesto hakkı, ifade ve gösteri özgürlüğü ortadan kaldırılıyor
Netice:
İç güvenlik yasa tasarısı esas olarak hem anayasa hem de uluslararası insan hakları sözleşmelerine bütünüyle aykırı ve insan haklarına dayalı katılımcı bir demokrasinin gerçekleşmesine yönelik beklentileri bütünüyle ortadan kaldırıcı bir niteliktedir ve hızla geri çekilmelidir. Yazımı bitirirken özgürlükler bağlamında uğraş veren uluslararası ve ulusal platformlarda koşturan tüm Türk kadınlarına minnetlerimi ifade ediyorum.