Sevgili okuyucularım bildiğiniz gibi siyaseti irdelemek, yazmak, yorum yapmak cısss… Ama zaten hayatımızdaki felaketler silsilesi her konuda eksik değil. Geçen hafta yaşadığımız Alaçatı’da hortum, Urla ve Güzelbahçe’de fırtına, ağır topçu ateşi gibi ceviz büyüklüğünde dolu,  İzmir’de sağanak yağış su baskınları ve orta şiddette bir deprem hepsi bir arada idi. İstanbul’dan geçmiş olsun diye arayan bir dostum sordu: “İnci sizin orada yanardağ var mı?” Düşünüp ciddi ciddi cevap verirken “niye?” diye sordum, dedi ki “bir tek yanardağ patlaması kaldı İzmir’de”.

***

Neyse, bugün paylaşacağım gerçekler bunlara neredeyse şükür dedirten cinsten. 2 atom bombası patlamasından sağ kurtulan bir adamın gerçek hikayesi. Bu yazıya History.com da rastladım. İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşanmış büyük insanlık faciası. Japon mühendis Tsutomu Yamaguchi. 29 yaşında deniz mühendisi, Mitsubishi ağır sanayide çalışıyor, görevli geldiği Hiroşima da son günü. Sonra evine Nagazaki’ye dönecek. O sabah 08:15 de son kez gemi tersanesine doğru yürürken gökte uçan bir uçağın motor gürültüsünü duyup baktığında bir Amerikan B 52 bombardıman uçağının şehir üzerinde yükseldiğini ve bir paraşüte bağlı küçük bir cismin atıldığını , birdenbire gökyüzü (sonradan anlattığı gibi ) muazzam bir magnezyum patlamasına benzettiği bir ışıkla parlamış.  Kulağı sağır edecek bir patlama sesiyle kendini attığı çukurdan gelen şok dalgasıyla havada kasırgaya tutulmuş gibi savrulup bir süre baygın halde kalmış. Gözlerini açtığında her şey karanlıktı. Atomik patlama güneşi karartacak kadar toz ve kalıntıyı havaya kaldırmıştı, yüzü ve kolları kötü şekilde yanmıştı her iki kulak zarı patlamıştı. Hiroşima üzerinde yükselen mantar bulutu şeklindeki duman topunu görebiliyordu. Geceyi bir hava hücumu sığınağında geçirip 7 Ağustos sabahı nasılsa işleyen bir trenle halen yanıp sönmekte olan alevler, parçalara ayrılmış binalar, yanık erimiş cesetlerin arasından hatta istasyona giderken bir nehirde ceset katmanları arasında yüzerek geçmişti.  

***

8 ağustosta evine dönen Yamaguchi’yi eşi, çocukları hatta hastaneye gittiğinde sınıf arkadaşı doktor bile tanıyamadı. 9 Ağustos sabahı sürüklenerek iş yerine gittiğinde ve olanları anlattığı amiri onu delilikle suçlayıp bir rapor yazmasını ister. Tartışırken dışarıda birden parlayan bir ışıkla patlayan cam çerçeve ve duvarlar içinde kendini yere atarken mantar bulutunun onu takip ettiğini düşünür. Sargıları havaya uçmuş ancak şehrin tepeli arazisi takviyeli merdiven boşluğu, ofisin içinde olması, radyasyon dalgasının vurmasına rağmen göreceli olarak ağır yaralanmadan bunu da atlatır. Üç gün içinde ikinci kez bir nükleer patlamanın olduğu iki mil içinde olmanın talihsizliğin yanı sıra ikinci kez sağ kalabilmenin şansını yaşıyordu. O kadar hastaydı ki; öleceğini düşündü yıllarca. Karısı ve bebeği de sığındıkları bir tünelde hayatta kalmışlardı. 1950’de iki kızı daha oldu. O korkunç Hiroşima ve Nagazaki hatıralarını şiir yazarak ve öğretmenlik yaparak atlattı. 2006 yılında New York’ta birleşmiş milletler de silahsızlanma konusunda konuşma yaptı. Atomik patlamayı iki kere yaşayıp sağ kalan bir insan olarak 2009 yılında 93 yaşında ölümünden bir sene önce Japon hükümeti tarafından resmi olarak “Niyuu Hibakusha” yani İki kez bombalanan kişi payesini aldı. İnanılmaz değil mi?