Çanakkale Savaşı'nda savaşıp, bir kolu ile bir ayağını kaybeden Fransız Generali William Bridges, yurduna döndükten sonra anlattığı bir savaş hatırasında şöyle diyor: Fransızlar, Türkler gibi mert bir milletle savaştıkları için daima iftihar edebilirsiniz. Hiç unutmam. Savaş sahasında döğüş bitmişti. Yaralı ve ölülerin arasında dolaşıyorduk az evvel, Türk ve Fransız askerleri süngü süngüye gelip ağır zaiyat vermişlerdi. Bu sırada gördüğüm bir hadiseyi ömrüm boyunca unutamayacağım. Yerde bir Fransız askeri yatıyor, bir Türk askeri de kendi gömleğini yırtmış onun yaralarını sarıyor, kanlarını temizliyordu. Tercüman vasıtası ile şöyle bir konuşma yaptık:

- Niçin öldürmek istediğin askere yardım ediyorsun?

Mecalsiz haldeki Türk askeri şu karşılığı verdi:

-Bu Fransız yaralanınca cebinden yaşlı bir kadın resmi çıkardı. Bir şeyler söyledi, anlamadım ama herhalde annesi olacaktı. Benim ise kimsem yok. İstedim ki, o kurtulsun, anasının yanına dönsün."
Bu asil ve alicenap duygu karşısında hüngür hüngür ağlamaya başladım. Bu sırada, emir subayım Türk askerinin yakasını açtı. O anda gördüğüm manzaradan yanaklarımdan sızan göz yaşlarımı dondurduğunu hissettim. Çünkü, Türk askerinin göğsünde bizim askerinkinden çok ağır bir süngü yarası vardı ve bu yaraya bir tutam ot tıkamıştı. Az sonra ikisi de öldüler..."

İngiliz generalin övgü ile bahsettiği atalarımızın, göğüs göğüse savaştığı düşman askerlerinin arasında, Avustralya ve Yeni Zelanda askerlerinden oluşan (ANZAC) adında bir birlik de vardı. Gelibolu'ya çıkarma yapmak isteyen bu birlik yenilgiye uğradı ve burada Avustralya 26 bin, Yeni Zelanda da 7500 askerini kaybetti. Bu olay her iki ülkenin tarihinde bir milat oldu. Aslında olay, onlar açısından büyük bir yenilgi. Ama gerek Avustralyalılar, gerekse Yeni Zelandalılar bundan ders çıkardı, Türklere karşı savaş açmanın hatasını kabul ettiler.

Savaşın üzerinden 104 yıl geçti. Birkaç gün önce, Çanakkale'de hayatını kaybeden Anzak eskerlerinin torunlarından biri, Yeni Zelanda'da 50 masum insanı cuma namazında, secdede öldürdü. Keşke Türklere ve Müslümanlara karşı nefret kusan cani, Mustafa Kemal Atatürk'ün Çanakkale'de Mehmetçik ile yan yana yatan dedeleri için söylediklerini açıp okusaydı.

Mustafa Kemal Atatürk, 1934 yılında, savaşta yitirdikleri evlatlarının kendi topraklarına defnini isteyen Anzak annelerine yazdığı mektupta şöyle seslenmiş, adeta insanlık dersi vermişti:

Uzak memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar; burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar; göz yaşlarınızı dindiriniz, evlatlarınız bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.
Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, dünyaya hem savaş hem de insanlık dersi veren ecdadımızı sonsuz saygı ve rahmetle anıyorum. Ruhunuz şad olsun.