Psikoloji biliminde intihar vakalarının nedenleri üzerine geniş bir literatür bulunuyor.
İntiharı düşünüp bunu gerçekleştirmeyenlerin, intihardan vazgeçme gerekçeleri arasında dini kaygıların başat bir yer tuttuğu söyleniyor. "Geride kalacaklara ne olacak?" kaygısı, Türkiye örneğinde dini kaygıları takip ediyor.
Türkiye'deki son üç toplu intihar vakası ise bu son durumun tam tersi bir duruma işaret ediyor.
İstanbul Fatih'te aynı aileden dört kardeşin, Antalya'da anne, baba ve iki çocuğun, İstanbul Bakırköy'de anne, baba ve bir çocuğun ölümlerinde büyük ihtimalle yönlendirici figürler, ailelere gelir getirenler yahut gelir getirmesi beklenenler. İlk veriler, ekonomik zorluklar çeken bu ailelerde, "Geri kalanlara ne olacak?" kaygısı yaşayan intihar eğilimli kişilerin kendi ailelerini de intihara sürüklediklerini gösteriyor.

Gözle görülür bir süreç

Toplu intiharlar dünyada daha çok dinsel tarikatlarda görülen bir eylem biçimi. Türkiye'de ise toplu intiharlara ilişkin 2011 yılında Kahramanmaraş'ta yaşanan toplu intihar vakasının dışında bir örnek yoktu. Olayda, annelerinin ölüm acısını atlatamayan dört kardeş intihar etmişti.  Oysa son üç toplu intihar vakasında, yakınların kaybından duyulan acı yahut hastalık gibi nedenlerden ziyade ekonomik sıkıntıların harekete geçirici neden olduğu anlaşılıyor.
Türkiye'de kaymak tabakayı bir kenara bırakırsak, toplumun büyük bir çoğunluğu öyle ya da böyle, gözle görülür bir yoksullaşma sürecini deneyimliyor.
Yarının ekonomik açıdan bugünden daha iyi olacağına yönelik toplumsal inanç gün geçtikçe azalıyor.
Dünya Bankası verileri de ekonomideki gerilemeye eşlik eden gelir dağılımındaki adaletsizliğe işaret ediyor. Otuz üç Avrupa ülkesi arasında Türkiye, gelir dağılımındaki adaletsizlik bakımından ikinci sırada.

Asıl ihtiyaç olan...

Asgari ücreti yumurta ile ölçen vekillere halk doğal gaz fiyatlarını hatırlatıyor.
Türkiye, ekonomik krizin yol açtığı toplu intiharları tartışırken, Hazine Bakanı, ekonomiye ilişkin eleştirileri terör ile eş tuttuğunu ifade eden açıklamalarda bulunuyor. Cumhurbaşkanı yardımcılarının ve bakanların tüm aile üyelerinin ömür boyu ücretsiz sağlık hizmeti alabilmesine ilişkin düzenleme Meclis'e getiriliyor.
Oysa bugün, ekonomik krizin yarattığı sosyolojik çöküşün daha fazla tartışılmasına, anlaşılmasına ve sosyal devlet bağlamında halkçı yasa önerilerinin Meclis'ten çıkmasına ihtiyaç var...