"Hafıza (Arapça), memoire (Fransızca), bellek (Türkçe) yaşananları, öğrenilen konuları bunların geçmişle ilişkisini bilinçli olarak zihinde saklama gücü; dağarcık, akıl, zihin. İnsanların bireysel hafızaları dışında bir de toplumların ortak hafızaları vardır. Buna Arapça 'hafıza-yı enam' yani 'halkın hafızası' denir" diye başlıyor önsözünde yakın tarihin kitabı "Hafıza"da. Nihayet buldum ve aldım. Şöyle bir göz atayım diye başladım, ikinci günün sonunda bitirdim. Daha doğrusu elimden bırakamadım çok etkilendiğim bir roman gibi.
Bildiğimi sandığım, eksik bildiğim, bilmediğim satırlar yaşadığımız ama 50-60-70 yıl önce aşağı yukarı aynı minval yaşanan olaylar, beni bu iki gün bir zaman tünelinde aldı götürdü. Kapattığımda da kitabı ilk düşündüğüm "Ne doğru demişler, tarihini bilmeyen geleceğini kuramaz" oldu. Yani fren yerine gaza basarsanız, duvara toslamanız kaza yapmanız kaçınılmazdır. Keza dik virajlı bir dağ yolunda son sürat gitmeniz gibi.

Mustafa Kemal'in yolunda

Çeyrek asrı aşan dernekçilik hayatımda çok çeşitli bilgi ve tecrübeler edindim. Bu konuda en özeli de rahmet ve sevgi ile andığım Ayla Selışık Tamar'ın kurduğu, benim de kurucularından olduğum , "Kemalist Laikler Derneği."
Okullarda okuduğum tarih derslerindeki bilgilerin ne kadar yetersiz ve klişe olduğunu görüyorum bugün. Yaptığımız çalışmalar tüm bu konularla ilgili idi. Aydınlanmak ve aydınlatmak için.
Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu , Bülent Ecevit ve sayısız değerli konuşmacıyı getirdik; üniversitelerde gençlerle buluşturduk, dinledik. Bugün bir çoğu hayatta değiller. Bir çoğu hayattan koparıldılar, öldürüldüler; moda söylemiyle dış güçler ve işbirlikçileri tarafından.
Ülkemizi insanımızı Cumhuriyetimizi koruyabilmemiz ilelebet yaşatabilmemiz için; gerçek tarihimizi, gerçek Kemalizmi bilmemiz olacaktır. Atatürk'ün izinde; onun yaşadıkları, düşünceleri, eserlerine sımsıkı sarılmak emaneti gelecek kuşağa aktarmakla gerçekleşecektir. Bu yolda en büyük desteğimiz "Hafıza"mız doğru kararlar, doğru adımlar atabilmemiz için.

Demokrat Parti'nin yaptıkları

Bugünü yaşarken, Sinan Meydan'a "Hafıza"ya dönüyorum. İnce demokrasiye paydos. DP'li Cumhurbaşkanı Celal Bayar, DP'nin 2 Mayıs 1954 seçim zaferinden sonra "Bundan böyle ince demokrasiye paydos" demişti.  
Gerçekten de DP iktidarı 1954'den itibaren ince demokrasiye paydos dedi.
DP 1954 seçimlerinde CHP'ye oy veren Malatya'yı ikiye bölüp " Adıyaman" adıyla yeni bir il kurdu. Cumhuriyetçi Millet Partisi (CHP'ye milletvekili veren) Kırşehir'i ise ilçeye dönüştürüp, il merkezini Nevşehir'e taşıma kararı aldı. Kamu görevlilerinin –hizmet surelerine bakılmaksızın – emekli edilmesini öngören bir yasa hazırladı. Orduyu istediği gibi şekillendirmek için 15 general ile 150 albayı emekli etti. Yargıya müdahale etti. Önce 16 yüksek yargıcı sonra aralarında  Yargıtay başkanının da bulunduğu 7 yargıcı emekliye ayırdı.
Menderes'in "kara cüppeliler" dediği muhalif öğretim üyelerini bakanlık emrine alarak üniversitedeki görevlerinden uzaklaştırdı.
Basın yasasında yaptığı değişiklikle cezaları ağırlaştırdı. İktidarı ve başbakanı eleştiren çok sayıda gazeteciyi, uyduruk gerekçelerle aylarca aylarca hapis yatmak zorunda bıraktı.
Sevgili okuyucularım yerim dar, kitap "kaynakça" hariç 387 sayfa. İyi okumalar.