Başlık; elbette bilinerek seçildi. Zira; İZBAN için daha önce yazdıklarımız vardı. Bu konuda yeterli açıklama yapıldığını hatırlamıyoruz. Haaa... bakın yazmasak da olurdu, nasıl olsa ilgilenilmiyor denilebilirdi.
Belki ön yargılı olduğum ileri sürülebilir. Neden mi? TCDD denilen kurumla yapılan flörtte mutlaka ve mutlaka bazı risklerin bazı aksaklıkların olabileceğini göze almanız gerekecektir. Ta, en başında İZBAN bu riske katlanmayı kabullendi. Yetkililer, proje sahipleri belki de yüzeyden giden demiryolunun daha kolay sonuç vereceğini, parasal açıdan daha ekonomik olabileceğini düşündüler. Sonuç nerelere gitti dersiniz? Kentin bazı kesimleri ikiye bölündü. Elinizle tutabileceğiniz kadar yakın olan yerlere ulaşabilmek için kilometrelerce yol yapmanız gerekir oldu. İşte Çınarlı, işte Bayraklı, işte Nergiz ve Şemikler belki dahası da vardır mutlaka.
Ama, ötesinde ilginçtir; TCDD'nin sorumsuzluk anlayışı bir virüs gibi İZBAN'ı sardı. Müşteriyi yani yolcuyu umursamaksızın ben yaparım, ben tekelim anlayışı ne yazık ki İZBAN'da da bir ölçüde sürüp gitmekte. Bir kere; TCDD'nin kronik, rötar (gecikme) vazgeçilmezi İZBAN'da da yaşanıyor. Karşıyaka İstasyonu'nda İZBAN trenini beklerken kömür yüklü marşandiz katarının geçip gittiğini çok yaşadık. Eee; olacak o kadar nasıl olsa hat TCDD'nin(!)

***

İçtenlikle açıklıyorum gene de bir şeyler yazmaya pek de niyetli değildim. Ama; bayram öncesi eşimle birlikte yaptığımız İZBAN yolculuğunda tanık olduğumuz bir olay bir ölçüde beni bu satırları yazmaya zorladı. Alsancak'tan trenimize binmiştik. Aaa; o da ne vagonumuzun normal bölümünde tam ortada kapının karşısında koca bir bisiklet. İki delikanlı muhabbet ortamındalar. Halkapınar'a geldik, yolcular girip yerlerine oturacaklar, inanın gençlerin umursadıkları yok, sohbete devam. Gelen yolcular bisikletin ötesinden berisinden zarla zorla geçip yer buluyorlar. Neyse ki gençler Bayraklı'da indiler. Yolcu  girişleri normale döndü. Vagonların kapı ağızlarında kamera sisteminin varlığından bahsediliyordu. Düşündüm, düşündüm işin içinden çıkamadım. Bilmem ki; bu nasıl kamera izlemesidir?
Evvelki gün de bu kez melodika resitali eşliğinde yolculuk yaptık. İlköğretim çağındaki bir çocuk tüm vagonları dolaşarak müziğini icra ediyor, yolculardan da gönüllerinden geçtiğince para dileniyordu. Zaman zaman seyyar satıcı konumundaki kişilere de rastlamaktayız. Bilmem ki; bu nasıl kamera izlemesidir?

***

Bir kere bu uygulama baştan falsolu. Ne demek istiyorum ki? Trenler; Aliağa-Menemen yönünden gelip neden doğrudan Cumaovası-Torbalı yönüne gitmez de Alsancak Tren İstasyonu'na girer ve en az 20 dakikalık bir gecikme oluşur (Ya da ters yönde Torbalı-Cumaovası yönünden gelip neden doğrudan Menemen-Aliağa yönüne gitmez de Alsancak Tren İstasyonu'na girer)? Dünya ülkelerinde böylesine bir uygulama var mıdır? Alsancak yolcuları için başka türlü çözüm bulunamaz mı? Alsancak Tren İstasyonu'nun önemini inkar edilemez. Ama; bilemiyorum, desem ki Alsancak Tren İstasyonu TCDD'nin Kabe'si midir?

***

Aliağa ve Torbalı ve belki de yakın gelecekte Selçuk istasyonları niçin sistemin doğrudan parçaları olmazlar da dışlanmış konumda kalırlar? Kısacası; İZBAN sadece Cumaovası-Menemen hattı olarak mı düşünülmelidir? Yakın geçmişte; Torbalı İstasyonu açılmadan önce Aliağa İstasyonu'na doğrudan yapılan seferler hangi nedene bağlı olarak kaldırılmıştır?
Bir ticari işletme gelirini çoğaltabilmek amacıyla değişik uygulamalara yönelebilir. Kamu yararına çalışan işletmelerde amacın; karlılıktan çok, giderleri azaltıp merkez yönetimin yükünü hafifletmek olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla İZBAN yönetiminin bu yeni uygulaması bu amaca mı yöneliktir? Bu amaçla konduysa olumlu somut sonuç alınmakta mıdır?

***

Peronlara iniyorsunuz, zaman tablolarına baktınız, gideceğiniz yöne gidecek tren; istasyonu hemen yeni terk etmiş. Sonraki tren 17 dakika sonra gelecek. Ne yaparsınız? Eğer alternatifiniz varsa keşke otobüse ya da vapura gitseydim, demez misiniz? Yolcunun o andaki düşünce yıkımını gözünüzün önüne getiriniz.
O halde ne yapmak gerekir? Zaman tabloları istasyonların girişine konulsa yolcular için kolaylık olmaz mı? Yolcular; tercihlerini, daha peronlara inmeden kendilerine uygun olacak ulaşım araçları için kullanabilseler daha iyi olmaz mı?
Bu arada  aklıma geldi. O zaman hareket tablolarının düzgün ve doğru çalışması bir türlü sağlanamadı. Bakıyorsunuz 13 Dk. Kalmış, nedense o 13 dakika bir türlü değişmiyor. Sonra; baktığınızda, 10 Dk.'ya inmiş ama nedendir bilinmez tekrar 13 Dk.'ya çıkıyor.

***

Gene yolculuğumuzda yaşadığımız bir olayı anlatayım. Alsancak'tan hareket ettik, belki 50 m. gittik, gitmedik. Kapılar kapalı en az 7 dakika öylemesine kaldık, ışıklar da söndü; perondan tam olarak çıkmadığımız için eh içeride birbirimizi görecek kadar aydınlık var. Anlayamadığım; bu araçlarda iç bilgilendirme sistemi olması gerekir. "Sn. Yolcularımız ....... ...... nedeniyle zorunlu olarak duruyoruz. Özür dileriz, biraz sonra hareket edeceğiz" şeklinde bilgilendirme yapılamaz mı?
Bu anlatmış olduğum sebepsiz duraksamalar çoğu zaman Halkapınar-Salhane ve Bayraklı istasyonları arasında da yaşanmaktadır. O duraksamalarda da ışıklar sönmekte, alışkın olmayan yolcular merakla birbirlerini soru yağmuruna tutmaktadırlar. Elbette, bu uygulamaların bir sebebi vardır. Vardır olmasına da İzmir Metro'da ne hikmetse buna benzer olaylar yaşanmamaktadır. Aman, aman nazar değmesin(!)
Esenlikle kalınız...
TÜRKÇE İÇİN NOT
Şok oldum değil, ŞOKE OLDUM ya da ŞOK GEÇİRDİM.