Ya tamam ya devam... Çok tartışılan bir kadro, gerek alınanlar, gerekse alınmayanlarla. Yenersek sorun yok ama aksi olursa fırtınalar kopacak.
Maç öncesi durum böyleydi. Maç başladığında ise ilk dakikalarda sanki kırmızı formalılar Barcelona'ydı. 1 dakika içinde ceza alanı ve önünde yapılan paslaşmalar taraftarı coşturdu ama ne zaman ki havadan oynandı, top kaptırıldı.
Rakip İzlanda da havadan saldırıyı tercih etti daha çok. Öyle ki bizim yerden paslaşmalarımızı, onlar ceza alanımızda kafayla yaptılar. Üst üste 3 kere kafa ile oynadıkları topa son vuruş sert olmayınca, kornere atarak tehlikeden kurtulduk. Kısaca Türkiye yerden, İzlanda havadan gol aradı.
İzlanda'nın hava toplarında her zaman üstün bir takım olduğu biliniyor. Üstüne üstlük taçları da ceza alanı içine kadar atabiliyorlar. Bunu bildiği halde teknik direktör Lucescu, hava topu zayıf oyuncuları tercih etmişti.

Bir diğer taraftan ise İzlanda çıkardığı kadroyla hücum oynayacağını göstermişti. Kapılan toplarla, hızlı hücumlarla rakibimizi eksik yakalayabilirdik ama orta sahamız yavaş oyunculardan kuruluydu. Böyle olunca her çıkışımızda karşımızda 11 oyuncu görüyorduk. Tüm hatlarıyla topun arkasına kolaylıkla geçebiliyorlardı.
Ve 32. dakika... Defans adeta yorganını yastığını alıp, saha içinde uyudu. 3 kişiyle geldiler, hiçbirine markaj yapamadık, yapmayı bırak ceza alanını tamamen boş bıraktık. Halı sahada bile bu kadar kolay gol atılamazdı, çok önemli bir milli maçta böyle bir gol atıldı. Mehmet Topal hızla rakibin üzerine gidip, omuz koymalı, içeri pas attırmamalıydı, yapamadı. Caner çevre kontrolü yapmalı, arkadan koşan oyuncuyu görmeli, boş bırakmamalıydı, yapmadı. Adeta gol yemek için uğraştık, başardık.
Sahadaki dizilişlere baktığımızda sahasından 7 tane top çıkarmaya çalışan oyuncu, 3 forvet oyuncusu, 0 orta saha oyuncusu. Hücum ederken kısaca dizilişimiz 7-0-3 idi. Böyle bir oyun sistemi olamaz. Orta saha defanstan top almak yerine, defansın yanına gelip, top çıkarmaya tercih etti. Defans yaparken de dizilişimiz 4-4-2 gibiydi. Defans yaparken hücum, hücum yaparken defans dizilişiyle oynasak eminim ki daha çok başarılı olurduk. Belki de sistem böyleydi, oyuncular hücum ile defans sistemini karıştırdı!
İzlanda, tüm alanları kapattı, yan topa zorladı. Hücum olarak da sistemi basitti. Ağır oyunculardan kurulu rakiplerinin orta sahası ile defansının arasına uzun boylu, güçlü oyuncusunu koydu ve defanstan uzun toplarla bu kişiye oynadı. Arkadan hızlı koşu yapan diğer oyuncularla destek vererek, orta sahamızı çok kolay aştı. Orta sahamızın defansa yardıma gelmesine fırsat vermeden, kalemize indiler, gol aradılar.   

Gol geliyorum dedi, bir gol daha geldi ilk yarı bitmeden, oldu 2-0. 3 oyuncu tek oyuncuya basıyor, diğer oyuncu boş bırakılıyor. 3 kişi arasından arkaya bir pas golü getirdi.
İkinci yarı da aynı ilk yarı gibi başladı. Yan paslarla oynayan Türkiye, kaleye hızla giden, arka arkaya şutlarla gol arayan bir İzlanda gördük.
Korner atılıyor, ceza alanı içinde arka tarafta bir adam bomboş. En yakın oyuncu 3 metre uzak. Kafa vuruyor, 6-7 Türk oyuncu altıpasın içerisinde dokunamıyor, 1 İzlandalı bomboş dokunuyor, top ağlarla buluşuyor. Takımca put kesildik. Elimiz ayağımız tutuldu, kıpırdayamadık, sadece golü atışlarını izledik.
Sonrasında Emre Mor girdi, biraz zorladı rakibi ama o da tek başına. İzlanda şimdiye kadar bu kadar rahat bir maç oynamamıştır kesin. Kendi yarı alanına çekildi, karşılaşmanın büyük bir kısmında % 75 topa sahip olan Türkiye'nin yan pas yapmasını izledi, koşmadan yorulmadan. Ne Türkiye'nin ileri gidecek niyeti vardı ne de İzlanda'nın rakibini kalesine yaklaştıracak niyeti. Kapılan toplarla hızlı hücuma çıkan konuk ekip, 9'a karşı 16 şut çekti. Bunlardan 8 tanesi isabetliydi. Neredeyse bizim çektiğimiz şut kadar isabet kaydetmişlerdi. Bizim isabetli şutumuz sadece 2. Bizim 29 ortadan 2 tanesi isabetli, onların ise 12 ortadan 6 tanesi.
İstatistikler de gösteriyor ki, İzlanda karşısına tamamen yanlış kadroyla çıkmışız. Bu kadroyu maç öncesi gören herkesin endişe etmesine rağmen, teknik direktörün doğru kadro olduğunu sanması içler acısı bir durum. Bu oyuncularla rakibimizin ekmeğine yağ sürdük. İzlanda teknik direktörü Heimir Hallgrimsson'a Türkiye kadrosunu yaptırsak, sanırım bundan farklı bir ilk 11 sahaya sürmezdi.

Daha ilk dakikalarda sahada dökülmeye başlamamıza rağmen, saha kenarındaki teknik yönetimin oyuna hiçbir müdahale etmemesi, oyuncuları uyarmaması da başka bir elzem durumdu. Lucescu cezalı olabilir ama gerek tribünde gerekse televizyon başında maçı izleyenler yerinde duramıyorken, yardımcı hoca Tayfur Havutçu'nun tepkisiz kalması herkesi çileden çıkarttı.
Dünya Kupası'na elveda dedik ama sonraki turnuvalar için de tamamen dünyamız karardı. Çok ama çok büyük bir değişim lazım. Onda da yine tek yol Altınordu'ya çıkıyor...

2. Lig Beyaz Grup

Bandırmaspor sahasında mağlubiyet yüzü görmeyen Gümüşhanespor'u ağırladı. Yenilmek demek liderden oldukça uzaklaşmak ve büyük bir moral bozukluğu yaşamak demekti. Bana göre şampiyonluğu kaçırmak anlamına geliyordu. Çünkü Gümüşhane dışında Şanlıurfaspor ve Altay gibi büyük rakipleri vardı. Beraberlik halinde de kafalarda gelecek için soru işareti oluşacaktı. Neyse ki 2-1 ile kazanmasını bildi. Rakiplerinin puan kaybetmesiyle de muhteşem bir hafta geçirmiş oldu.
Altay bir kez daha üzdü. Ne de olsa takımdan çok şeyler bekleniyor, şampiyonluk gibi. Bu yolda haftaya bir adım geride başladı ve galibiyetle arayı neredeyse kapatacaktı. Ama Konya Anadolu Selçukspor'a gol atmayı başaramadı ve evine 1 puanla dönmek zorunda kaldı.
Fethiyespor ile Nazilli Belediyespor'un karşı karşıya geldiği bir hafta. İki takım da küme düşme hattına çok yakınlar. Fethiyespor galibiyet için sahadaydı. Nazilli Belediye'ye ise beraberlik de yetiyordu. Deplasman takımının istediği oldu, maç 1-1 beraberlikle sona erdi. Öne geçmesine rağmen istediğini alamayan Fethiyespor'un sonraki maçı zorlu Altay deplasmanı. Bu hafta da işi zor.

Karşıyaka geçen sene üst lige çıkmak için mücadele ederken, şimdi o takımı mumla arar olduk. Kulübün belini doğrultamaması sebebiyle olsa gerek, oyuncular da çok kötü etkilenmiş durumda. Sahasında Pendikspor karşısında 11. dakikada öne geçmesine rağmen, 86'da beraberlik golünü yemek, daha da bir yıkıcı oldu. Takımını her koşulda destekleyen taraftarlar devreye girdi de, soyunma odasına giden oyuncuları dışarı çıkartıp, tribüne çağırdılar, birlikte tezahürat ederek, moral verdiler.

2. Lig Kırmızı Grup  

Geçen hafta beklenmeyen bir mağlubiyet alan Menemen Belediyespor, liderlik koltuğunu kaybetmişti. Bu hafta puan kaybı asla akla gelmiyordu. Kastamonuspor 1966'yı Samed Ali Kaya'nın 2 golüyle, 2-1 yenerek 3 puanı hanelerine yazdırdılar. Keçiörengücü'nün de kazanmasıyla puan sıralamasında bir değişiklik olmadı ve liderlik hayali haftaya kaldı.

Grupta nefes nefese geçen yarışta Afjet Afyonspor, büyük bir darbe aldı ve Etimesgut Belediyespor ile deplasmanda 0-0 berabere kaldı. Üzerindeki rakiplerinin kazanmasıyla tepeden biraz uzaklaştı, altındaki takımlar da biraz yaklaştı. Haftaya rakip küme düşme hattındaki Eyüpspor. Mutlak ama mutlak 3 puan...
4 haftadır galip gelemeyen Bucaspor sahasında Mersin İdmanyurdu'nu 1-0 yendi. Küme düşme hattından biraz uzaklaşmış olsa da, 1 farkla yendiği takımın maç başı gol yeme ortalaması 5. Büyük problemlerle uğraşan rakibine sadece 1 gol atmak, gelecek için endişe verici bir durum.
Bodrumspor için çok zor bir haftaydı. Kendi sahasında olmasına rağmen rakip grup lideri Keçiörengücü'ydü. İlk yarıyı gol yemeden kapatsa da, ikinci yarıda yediği 3 golle, 3-0 mağlup oldu.

3. Lig 1. Grup

Manisa BBSK'nün liderliği ele geçirdiği hafta... Deplasmanda Yeni Altındağ Belediye'yi iyi bir oyunla 2-0 yenmeyi başardı. Kemerspor 2003'ün yenilmesiyle de grubun yeni lideri oluverdi. Ama önümüzdeki hafta lig 2'ncisi Ofspor'u ağırlıyor evinde. Alınacak bir galibiyetle önü tamamen açılmış olacak.
Bergama Belediyespor nefes aldı. Küme düşme korkusunu yakından hisseden Bergama Belediyespor, deplasmanda Erbaaspor'u 2-0 yenmeyi başardı, biraz da olsa, kırmızı bölgeden uzaklaştı.

3. Lig 2. Grup

Lider Turgutluspor için en önemli haftalardan biri idi. Puandaşı Pazarspor'u konuk etti evinde. Galibiyet çok şey demekti ancak 32. dakikada geriye düştü. 4 dakika sonra beraberliği yakalasa da, galibiyeti getirecek golü bulamadı. Yenemiyorsan yenilmemek gerekir. Koltuğu kaptırmadı ancak 3 takım daha koltuk için aday oldu.
Muğlaspor, 2 puanlı Kırıkhanspor deplasmanında sahaya çıktı. Şampiyonluk umutlarını kaybetmemek için kazanması gerekliydi. Emre Gemici ile bulduğu golle 1-0 kazandı, liderle arasındaki puan farkını 4'e indirdi.
Tire 1922 için kolay bir hafta geride kaldı. Rakip, kötü günler geçiren Kayseri Erciyesspor idi. Adeta topa tuttu ve 5-0 kazandı. Abartılmaması ve hatta pek sevinilmemesi gereken bir sonuç.

3. Lig 3. Grup

Önceki hafta beklenmedik bir mağlubiyet alan ve namağlup unvanını kaybeden Utaş Uşakspor, bu sefer kendinden bekleneni yaptı ve sahasında Düzyurtspor'u 1-0 yendi, koltuğunu da kimseye kaptırmadı.
Grubun namağlup 2 takımından biri olan Kızılcabölükspor, bazı as oyunculardan yoksun çıktığı Sultanbeyli Belediyespor deplasmanında 3 puanı tek golle almayı bildi, liderin ensesinden düşmedi. Sırada o liderle, Utaş Uşakspor'la bir kapışma var sahasında. Güzel bir maç olacaktır kesinlikle.
Aydınspor 1923 küme düştüğü geçen seneden bile daha kötü gidiyor ligde. Bu hafta da Çorum Belediyespor'a sahasında 2-0 yenildi. Takım kaderine terkedilmiş durumda. Böyle olunca, şampiyonluğa oynayan takımlarla baş etmesi çok ama çok zor.