Gamze Geçer- TBB (Türkiye Barolar Birliği) Eğitim Merkezi Yürütme Kurulu Üyesi olan Avukat Sinem Hacıeminoğlu iki dönemdir Arabuluculuk Derneği yönetim kurulu üyesi olarak çalışıyor. Şu ana kadar 130 bin dosyada arabuluculuk çözüm yöntemi kullanıldığını, bu uyuşmazlık sayısının % 65'inin anlaşma ile sonuçlandığını söyleyerek, 'Artan arabulucu sayısı ile ihtiyari arabuluculukta da uyuşmazlıkların % 97'si neredeyse anlaşma ile sonuç buluyor. İzmir arabulucuyu sevdi. Önümüzdeki süreçte yüzde 100'e çıkacaktır' dedi.

Ülkemizde arabuluculuk yöntemi, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 07.06.2012 tarihinde kabul edilip 22.06.2012 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanmasından bir yıl sonra 22.06.2013 tarihinde  yürürlüğe girdi. Arabulucu Avukat Sinem Hacıeminoğlu ile arabuluculuk hakkında tüm detayları konuştuk.

-Bugüne kadar arabuluculukta sağlanan başarı oranı nedir?
Arabuluculuk Daire Başkanlığı'nın internet sitesinde yayınlanan istatistiki verilere göre, dava şartı arabuluculukta bugüne kadar 130 bin dosyada arabuluculuk çözüm yöntemi kullanıldı. Bu uyuşmazlık sayısının % 65'i anlaşma ile sonuçlandı. İhtiyari arabuluculukta da uyuşmazlıkların % 97'si neredeyse anlaşma ile sonuç buldu.  

-İzmir Arabulucular Derneği ne zaman kuruldu? Kaç üyesi var?
Arabuluculuk Kanunu yürürlüğe girdikten sonra Şubat 2014'te kuruldu. Bugün itibariyle 190 üyemiz var. Türkiye'nin en çok üyesine sahip ve en çok ses getiren çalışmalarıyla ön planda olan derneğiz. Derneğimizle İzmirlinin arabulucuyu sevdiğini gördük. Dernek, arabulucuğun tanıtımı, geliştirilmesi, uygulanmasının yaygınlaştırılması amacıyla kuruldu. İki dönemdir yönetim kurulu üyesi olarak çalışıyorum. Arabuluculuğun tanıtılması, uygulanmasının yaygınlaştırılması, arabulucuların mesleğe hazırlanması, meslekte ilerlemesini sağlamak, meslekte yenilikleri takip etmek amacıyla,eğitim-öğretim etkinlikleri düzenlemek gibi ortak amaçları gerçekleştirmek için bir araya gelmiş tamamı Adalet Bakanlığının Güncel Arabulucular Siciline  kayıtlı bulunan kurucu üyeler olarak 2014 yılının Şubat ayında dernekleşerek mesleki örgütlenmede ilk adımı atmış bulunuyoruz.
İzmir'in arabuluculuk konusunda ilk sıralarda yer almasında, İZARADER'in çeşitli üniversite, dernek ve sivil toplum kuruşları ile birlikte üyelerini, eğitim, konferans ve seminerlerle desteklemesinin rolü çok büyüktür. Türkiye genelinde arabuluculuğa baktığımız zaman birinci sırada İstanbul, ikinci sırada Bursa, üçüncü sırada ise İzmir bulunuyor. Dernek olarak, kurulduğumuz günden bu yana, arabuluculuk ruhunu ayakta tutan çalışmalar yapmaya gayret gösteriyoruz. Üyelerimizin dernek içinde aktif ve istekli olması, çalışma azmimizi artırıyor.

-Hukuk sistemimize arabuluculuk ne zaman dahil oldu?
Arabuluculuk, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden biridir. Ülkemizde arabuluculuk yöntemi, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 07.06.2012 tarihinde kabul edilip 22.06.2012 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanmasından bir yıl sonra 22.06.2013 tarihinde yürürlüğe girdi. Arabuluculuk çözüm yöntemi ile uyuşmazlığın tarafları, devletin yargı organlarının önüne gitmeden arabulucu nezaretinde birlikte uyuşmazlığa çözüm bulup hem dostane ilişkilerini devam ettirme hem de toplumsal barışa hizmet etme imkanına sahiptir. Çözüm noktasında da arabuluculuğun temelinde yatan "kazan - kazan" ilkesi nedeniyle taraflar birlikte kazançlı bir sona ulaşır.

-Türkiye'de arabulucuda aranan kriterler nelerdir?
Türkiye'de sadece en az beş yıllık mesleki deneyimi olan hukuk fakültesi mezunları arabuluculuk yapabilir. Adalet Bakanlığı siciline kayıtlı arabulucu olabilmek için Bakanlıkça lisanslanan eğitim kurumlarından teorik ve pratik en az kırk sekiz saat eğitim alınması gerekir. Eğitimden sonra Bakanlığın açtığı yazılı sınavı geçip sicile kaydolanlar arabulucu unvanını kazanır. Arabuluculuk  siciline kayıt olabilmek için, Türk vatandaşı olmalı, hukuk fakültesi mezunu ve mesleğinde en az 5 yıl kıdeme sahip olmalı, tam ehliyeti olmalı, ayrıca kasten işlenen bir suçtan bir yıldan fazla cezaya mahkum edilmemiş olmak ve terör örgütleriyle iltisak ya da irtibatınızın bulunmaması gerekir.

-Arabulucuya  ne zaman gelmeliyiz?
Arabuluculuk, 'zorunlu arabuluculuk' ve 'ihtiyari arabuluculuk' olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Bazı uyuşmazlıklar için mahkemeye dava açmadan önce arabulucuya gitme zorunluluğu vardır. Zorunlu arabuluculuk, bu uyuşmazlıklar açısından dava şartıdır. Yani arabulucuya gitmeden açılan dava, dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilir. İş davalarına konu olan bazı talepler (kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, maaşlar vb.) zorunlu arabuluculuk kapsamına alınmıştır. İhtiyari arabuluculuk, ihtiyari arabuluculuk, tarafların bir arabulucuya gitme zorunluluğu olmadığı halde uyuşmazlığın çözümü için dava açmadan önce arabulucuya başvurmayı tercih etmesidir. Taraflar üzerinde tasarruf edebilecekleri her türlü özel hukuk uyuşmazlığıyla ilgili ihtiyari arabuluculuk yoluna başvurabilir. Türkiye'de arabuluculuğa dava açılmadan önce ya da dava sırasında başvurulabilir. Dava öncesi arabuluculukta taraflar anlaşmaya varırlarsa artık davaya gerek kalmayacaktır. Taraflar dava açıldıktan sonra hakimler, tarafları arabuluculuk hakkında bilgilendirirler.Taraflar anlaşırlarsa mahkeme davayı görmeyi bırakır ve artık tarafların anlaştıkları metin geçerli olur. Anlaşamazlarsa dava kaldığı yerden devam eder ve olay hakkında mahkeme karar verir.

-Arabuluculuk süreci sonunda hazırlanan anlaşmanın hukuki niteliği nedir?
Taraflar arabuluculuk süreci sonunda bir anlaşmaya varmışlar ise bu anlaşmayı illa ki yazılı hale getirmeleri şart değildir. Sorun giderilmiş ise amaçta gerçekleşmiştir. Ancak ileriki aşamada uyuşmazlığa ilişkin bir sorun çıkmaması için varılan çözüm taraflar arasında yazılı bir hale getirilebilir. Arabuluculuk süreci sonunda varılan anlaşmanın hukuki niteliği kendisini anlaşmaya uyulmaması ve aykırı davranılması halinde gösterir. Arabuluculuk faaliyeti sonunda varılan anlaşmanın kapsamı taraflarca belirlenir. Anlaşma belgesi düzenlenmesi halinde bu belge taraflar ve arabulucu tarafından imzalanır. Taraflar arabuluculuk faaliyeti sonunda bir anlaşmaya varırlarsa bu anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesini görevli mahkemeden talep edebilir. İcra edilebilirlik şerhi içeren anlaşma mahkeme ilamı niteliğinde belge sayılır ve ilamlı takibe konu edilebilir.

- Arabuluculuk çözüm yönteminin faydaları nelerdir?
Uzlaşma kültürünün yaygınlaşması arabuluculuk yoluna etkinlik ve süreklilik kazandıracaktır. Uyuşmazlığın tarafları arabuluculuk yoluyla hem toplumsal barışa hizmet edecekler, hem dostane ilişkilerini devam ettirebilecekler hem de zaman ve maliyet yönünden kazançlı çıkacaklardır. Bu yöntem sayesinde mahkemelerin de iş yükü bir nebze olsun azalmış olacaktır. Taraflar arasında iletişimin kurulmasını sağlayacak olan arabuluculuk yönteminde anlaşma sağlanamasa dahi en azından bir iletişimin kurulması dahi taraflar açısından bir başarı olacaktır.
Şayet arabuluculuk süreci sonunda taraflar anlaşırlarsa ve anlaşma metni hazırlanıp taraflar ve arabulucu tarafından da imzalanırsa imza sonrasında taraflardan herhangi birisi yetkili sulh hukuk mahkemesine giderek bu anlaşmaya icra edilebilirlik şerhi dediğimiz bir şerh işleterek anlaşmaya mahkeme ilamı niteliği kazandırabilir. Peki bu ne fayda sağlar? Anlaşmadaki edimler yerine getirilmezse diğer taraf tıpkı bir mahkeme ilamı gibi bu anlaşmayı icraya koyarak alacağını tahsil etme yoluna gidebilir.

-Arabulucuya başvuru zorunlu mu?
Birçok yabancı ülkeye baktığımızda bazı uyuşmazlıklarda dava açmadan önce arabulucuya başvurunun zorunlu olduğu da görülmektedir. Bizim hukuk sistemimizde arabulucuya başvuru zorunluluğu evvela 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nda dava şartı olarak düzenlenmiştir.

-İş Mahkemeleri Kanunu'nda hangi durumlarda arabulucuya başvuru zorunlu hale getirildi?
İş Mahkemeleri Kanunu'nun 3. madde başlığı dava şartı olarak 'arabuluculuk' başlığı altında kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olmasını dava şartı olarak düzenlemiştir. Mutlaka dava açmadan önce dava konusu ile ilgili olarak işçi veya işveren karşı tarafın, karşı taraf birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yerindeki veya işin yapıldığı yerde adliyelerdeki arabuluculuk bürosuna başvuracaktır. Arabuluculuk bürosu da başvuru üzerine bir arabulucu görevlendirecektir. Şayet arabulucuya başvurmadan dava açıldığı taktirde mahkemece verilecek bir haftalık sürede arabuluculuk son tutanağı dava dosyasına ibraz edilmezse dava usulden reddedilir.

-Dava şartı arabuluculuk süreci ne kadar bir süreyi kapsıyor?
Tayin edilecek arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hallerde arabulucu tarafından en fazla bir hafta uzatılabilir. Arabulucu, taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması yahut yapılan görüşmeler sonucunda anlaşmaya varılması veya varılamaması hallerinde arabuluculuk faaliyetini sona erdirir ve son tutanağı düzenleyerek durumu derhal arabuluculuk bürosuna bildirir. Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur.

-Arabuluculuk, Türk Hukuk sisteminde benimsendi mi?
Türkiye'de yavaş ama emin adımlarla ilerliyor. Sadece kanuni düzenlemeler yeterli olmayıp, ek olarak toplumu ve hukuk camiasını bilgilendirmek ve işini iyi yapan arabulucuların  yetiştirilmesi gerekiyor. Adalet Bakanlığı arabuluculuğun doğal bir süreç içinde benimsenmesi için gereken her türlü faaliyeti titizlikle yürütüyor.

-Arabuluculukta yaşanan sıkıntılar neler?
Şöyle özetleyebiliriz: Taraflar açısından, sürecin nasıl işlediğinden haberdar olmamaları, arabulucuyu süreçte hakim/karar veren merci olarak görmeleri, toplantıya hazırlıksız gelmeleri, hala toplumda yaygınlaşmayan uzlaşma kültürü, mahkemelerde adaletin sağlanacağı inancı, işçi-işveren uyuşmazlıklarındaki güç dengesizliği ve harici anlaşmaların yapılması. Arabulucular açısından ise tarafları bir araya getirme sıkıntısı yaşanması, dava şartı arabuluculuğun uygulanmaya başlamasıyla, alternatif bir çözüm yolu olarak görmek yerine, usuli bir işlem olarak değerlendirilmesi.

-Arabulucu ve avukat arasında ne fark vardır?
Avukat, hukuki ilişkilerin düzenlenmesi ve hukuki uyuşmazlıkların çözümünde bilgi ve tecrübesini adaletin hizmetine ve kişilerin yararlanmasına sunan kimsedir. "Avukat" uyuşmazlık taraflarından birini temsil eder; onun hak ve menfaatlerinin korunmasına yardımcı olur, dolayısıyla taraflıdır. "Arabulucu" ise uyuşmazlığın çözümüne yardımcı olur, tarafı temsil etmez; bilakis tarafsızdır. Avukat hukuki bilgisi ile taraflara hizmet sunarken arabulucu, tarafa hukuki açıdan görüş vermez, yol göstermez. Ancak bu konuda bir ihtiyaç olması halinde, ihtiyaç duyan taraflara bir avukata başvurarak hukuki tavsiye almalarını önerebilir. Avukatlık mesleğini icra etmek için, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'ndaki şartları taşıyan hukuk fakültesi mezunlarının avukatlık stajını tamamladıktan sonra bir baroya kayıt olmaları gerekmektedir. Arabulucu olabilmek için ise kanundaki şartları taşımak ve Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanlığı'nın tuttuğu sicile kaydolmak gerekir.
Her bir taraf avukatını seçerken serbestçe hareket edebilirken, arabulucunun seçimi veya hangi usulle atanacağı konusunda tarafların tümünün ortaklaşa karar vermeleri gerekir.

-Arabuluculuk nedir? Arabulucu kimdir?
Arabuluculuk, uzmanlık eğitimi almış olan, Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanlığı nezdinde tutulan sicile kayıtlı,  tarafsız ve bağımsız arabulucunun sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren ihtiyari olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Arabuluculuk tamamen tarafların kendi hür iradeleriyle başvurdukları, eşit koşullara sahip oldukları, gönüllülük esasına dayalı ve süreç sonunda varılabilecek çözümün tüm sorumluluğunun yine taraflara ait olduğu bir çözüm sürecidir. İradilik ve eşitlik prensibi gereği taraflar, arabulucuya başvurmak, süreci devam ettirmek, sonuçlandırmak veya bu süreçten vazgeçmek konusunda tamamen serbesttir. Yine bu sürecin en önemli ilkelerinden birisi de "gizlilik" prensibidir. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça arabulucu, arabuluculuk faaliyeti çerçevesinde kendisine sunulan veya diğer bir şekilde elde ettiği bilgi ve belgeler ile diğer kayıtları gizli tutmakla yükümlüdür. Böylelikle herhangi bir ticari uyuşmazlıkta taraflar arabuluculuk sürecinde kendileriyle ilgili istedikleri kadar ticari sır ve kayıtları ortaya koyabilecekler, ancak bunlarla ilgili sonrasında "gizlilik" şartı da koyabileceklerdir. Bu çerçevede arabulucu, karar verici bir konuma sahip değildir. Hukuki tavsiye ve telkinde bulunamaz,  çözüm konusunda taraflara herhangi bir çözüm empoze edemez. Arabulucu aldığı eğitim ve tecrübelerle, kullandığı sistematik tekniklerle süreç boyunca tarafların birbirlerini anlamalarını, uyuşmazlık nedeniyle tarafların zarar gören menfaatlerini ortaya çıkarmaya çalışır ve yine tarafların kendi çözümlerine kendilerinin ulaşmasına yardımcı olan kişidir. Arabuluculuk eğitimi almış, Adalet Bakanlığı tarafından açılan eğitimlerde başarı göstermiş ve yine Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanlığı nezdinde tutulan sicile kayıtlı kişidir.

Arabuluculuğun amaç ve ilkeleri

Arabuluculuğun tüm dünya tarafından kabul edilmiş temel ilkeleri vardır ve bu ilkeler arabuluculuğun ortak dilini oluşturur.
İradi olması- Tarafların arabuluculuğa başvurmada, başvurdukları arabuluculuğu yürütmede ve yürütülen süreci sonlandırmada her an özgür olduklarını anlatır. Kimse bir arabuluculuk sürecinde anlaşmaya veya anlaşmamaya zorlanamaz.
Eşitlik- Arabuluculuğa katılan taraflar, ekonomik durumlarına, sosyal statülerine bakılmaksızın eşit haklara sahiptirler. Arabuluculukta bir tarafın söz hakkı engellenemeyeceği gibi, sürecin dışında da bırakılamaz.
Tarafsızlık- Arabulucu süreç boyunca tarafsız olmak zorundadır. Arabulucu bir tarafı tutamaz, süreci bir tarafın işine gelecek şekilde yönetemez
Gizlidir- Arabuluculuk gizlidir. Arabuluculukta ileri sürülen görüşler, belgeler, teklifler ve ikrarlar gizlidir, tarafların muvafakatı olmadıkça kullanılamaz.
Arabuluculuk insanlar arasındaki ilişkileri korur. Arabuluculuk temelinde dostane bir çözüm yolu olduğundan  ilişkilerin kötüye gitmesini engeller ve geleceğe yönelik sonuçlar doğurur. Arabuluculukta taraflar iletişimi sürdürdüklerinden isteklerine uygun ortak bir çözüm bulma şansları yüksektir.
Arabuluculuk pratik ve çabuk  çözüm sağlar. Davaya konu olaylar mahkeme tarafından ortalama en erken sekiz ayda, ortalama olarak dört yılda çözülürken arabuluculukta sonuca üç saat ila bir haftalık sürelerde ulaşılabilir. Bu nedenle yaşanan uyuşmazlığın kısa sürede çözülmesini arabuluculuğu seçebilirler. Arabuluculuk ekonomiktir. Dava sırasında yapılması gereken masraflar, avukatlık ücretleri ve hakkın geç alınması karşısında arabuluculuk makul ücretlerle çözüme ulaşmayı sağlar. Bu nedenle taraflar çekinmeden kendilerini rahatça ifade etme olanağı bulurlar. Arabuluculukta sürecin kontrolü tarafların elindedir ve onların iradesi hakimdir.Arabuluculukta sadece tarafların mutabık kaldığı konularda anlaşma yapılır. Taraflar arabuluculuktan her an vazgeçebilirler. Kimse istemediği bir anlaşmayı imzalamaya zorlanamaz.