Bu hafta sonu İzmir Barosu ve diğer bazı baroların genel kurulları yapılıyor, önümüzdeki iki yıllık dönem için görev yapacak baro organları seçilecek.

Baro sadece bir meslek örgütü değildir. Baro; yargılamanın savunma sacayağını temsil eden avukatların meslek örgütü olmasının yanı sıra demokratik hukuk devleti olmanın baş koşulu olan hukukun üstünlüğü ve insan haklarını savunmakla görevli bir hukuk kurumudur. Onun için avukatlık kanunu, baroya, avukatlık mesleğini geliştirmek, meslek mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni sağlamak; meslek düzenini, ahlakını, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, görevlerini yüklemiştir.
Peki barolar bu önemli görevlerini nasıl yerine getirecekler? Bu, avukatın ve baroların gücüne bağlı. Yargılamada önemli işlevi olan avukatın gücü barosunun gücüne, baroların gücü de üyeleri olan avukatlar ile avukatlar dışındaki toplum kesimlerle ilişkisine ve saygın ve güvenilir olmasına bağlıdır. Güçlü baro, hem avukatların yargının kurucu unsuru olan savunma işlevini yerine getirmesini sağlar, hem de toplum için de bir güvencedir.
Anayasa'da Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuk devleti olduğu yazıyor, yazıyor da bugün bunu dinleyen yok, bırakın hukuk devleti olmayı, "kanun devleti" olduğu bile şüpheli. Kanuna aykırı uygulamalar çok sıradanlaştı, bugün artık hukukçular eliyle, yine bir başka hukukçuya karşı kanunlar çiğneniyor. Takip ettikleri davalar ve savundukları müvekkilleri nedeniyle avukatlar suçlanıyor, kanuna aykırı biçimde gözaltına alınıyor, tutuklanıyorlar. Son olarak Avukat Ömer Kavili'nin başına gelenler, çarpıcı bir örnek.[1] Avukatların başına bunlar geliyorsa, hiç kimsenin kişi özgürlüğü ve güvenliği yok demektir.
Onun için Baro genel kurulları herkesi ilgilendiriyor.

Hafta sonu yapılan İzmir Barosu genel kurulunda beş ayrı grup yarışacak, bunlar; Av. Özkan Yücel'in başkan adayı olduğu Çağdaş Avukatlar grubu, Av. Atalay Aksay'ın başkan adayı olduğu Cumhuriyetçi Avukatlar grubu, Av. Mustafa Çetin'in başkan adayı olduğu diğer Cumhuriyetçi Avukatlar grubu, Av. Ö.Fatih Şimdi'nin başkan adayı olduğu Milliyetçi Avukatlar Grubu, Av. Muhammet Özekes'in başkan adayı olduğu Yenilikçi Avukatlar grubu. Grupların Baro yönetimine gelince yapacaklarını anlattıkları broşürlerde yazılanlarda ortaklaştıkları yanlar var, ayrıştıkları ve hatta çatıştıkları konular da var. İzmir Barosu üyesi avukatlar, bu yazılanlara, geçmiş yönetimlerin yaptıklarına ve yapmadıklarına, adayların mesleği yapış tarzına ve hukukun ayaklar altına alındığı dönemlerdeki duruşlarına göre tercihlerini yapacaklar.
Hayatın içinde tarafsız kalamayacağımız olaylar vardır. Toplumsal yanı olan bir olayda tarafsız kalmak kötü gidişin tarafından yer almak anlamını taşır. Genel olarak baroların, özel olarak İzmir Barosu'nun organlarının seçimi konusu da tarafsız kalınamayacak bir konudur.

İzmir Barosu, bir süre öncesine kadar insan hakları, hukukun üstünlüğü, barış ve demokrasi değerleri ile anılan bir baro olmuştur. İzmir Barosu bu saygınlığını 1970'li yıllardan son yıllara kadar etkili çalışmaları ile kazanmıştır. Ancak son yıllarda İzmir Barosu'nun takdir edilen ve güven veren bu niteliklerinde ciddi aşınmalar oluşmuştur.

Geriye doğru baktığımızda; Çağdaş Avukatlar grubunun yönetimde olduğu dönemlerde İzmir Barosu, diğer barolara da güç veren, adalet arayışındaki topluma güven veren bir hukuk kurumu işlevini görmüştür. İzmir Barosu bunu nasıl sağlamıştır? Avukatlık stajına başladığım 1992 yılından bu yana süren meslek hayatımda, 1998-2002 yılları arasında iki dönem üstlendiğim yönetim kurulu üyeliğimdeki gözlem ve değerlendirmelerime göre; İzmir Barosu gücünü çoğulcu ve katılımcı yönetim anlayışıyla kazanmıştır. Bu katılımcılık sadece baro üyeleri ile sınırlı olmamış, demokrasi talepleri, çevre, doğa ve kente dair sorunlarda, diğer meslek odaları ile kent ve ekoloji hareketleriyle ortaklaştığı mücadele sayesinde önemli kazanımlar elde edilmiştir.
Bugün avukatlar da, hak arayan İzmirliler de İzmir Barosunu yanında görememektedir, etkisiz Baro, hepimiz için ciddi bir sorundur, sürdürülemez. Onun için İzmir Barosu'nu eski misyonuna kavuşturacak yönetim değişikliğine ihtiyaç vardır.
Sözün özü; hafta sonu, İzmir Barosu üyeleri tercihlerini etkin ve güçlü barodan yana yapmak, bunu sağlayacak yönetimi görevlendirmek zorundadırlar. Kanımca Çağdaş Avukatlar Grubu'nun genel kurula önerdiği adaylar bunu başarabilecek kapasite ve dinamizme sahiptir.
Bu genel kurulun İzmir Barosu'nun avukatların, yargı çalışanlarının, hukukun üstünlüğüne inanan ve adalet arayan yurttaşların ihtiyacı olan eski misyonuna kavuşmasının ilk adımı olmasını diliyorum.

[1] <https://t24.com.tr/yazarlar/ali-arif-cangi/avukatin-tutuklanmasi,20582>