Geçen haftaki yazımda belirtmiştim. Ben bu kenti seviyorum, hem de gönülden ve vazgeçilemeyecek düzeyde seviyorum. Elimden gelse bütün yazılarımı İzmir üzerine yazmak isterim.
Zaman, öylesine çabuk geçiyor ki geçmişteki bazı olayların tarihlerini belirlemekte ciddi hatalar yapabiliyoruz. Ama; belki daha da eski olabilir en azından 25 sene önce olmalı. Aklıma nereden geldiyse geldi. O zamanlar İzmirlileri uzun süre meşgul eden ANİKA adlı bir gemimiz vardı. Bir ölçüde İzmir Körfezi'nin belalısı sayılabilirdi. Şimdilerde de oluyor, hani şöyle hacizli olup da sahiplenemeyen gemiler vardır ya işte onlardan biriydi ANİKA. Belleğinizi zorlayınız ve olayların gelişmesini gözünüzün önüne getiriniz.
Galiba; körfezde demirliydi bu gemi. Ne olduysa oldu, artık demir mi taradı yoksa başka bir nedenle mi yerinden ayrıldı dediğim gibi ayrıntıyı hatırlayamıyorum. Ama; sonuçta bu gemi gitti gitti İzmir Mendireği'nin Konak Vapur İskelesi'ne yakın bölümünün dış kısmına çarparak orada yaslandı kaldı. Belli ki şansımız varmış, biraz daha zorlansa belki de mendireğin ucundaki feneri devirebilecekti. Tamam, fener devrilmedi ama hasar vardı, mendirekte bayağı ciddi bir bölüm yıkılmış oldu. 
Bu mendireğin kaderinde kazalara uğramak varmış, 2011 yılında bu kez İhsan Alyanak adlı körfez vapurumuzun söylendiğine göre dümeni kilitlenmiş olmalı ki o da gitti mendireğin iç tarafına çarptı. Hadi bir yara da bu taraftan, ne yaparsınız? Kader (!) 
ANİKA gemisi gene tam olarak anımsayamayacağım, bağışlayın lütfen; o mendireğe yaslanmış olarak belki de üç-dört sene öylesine sahipsiz kaldı. Bu zaman zarfında mendirekte bazı hasarların oluşması kaçınılmazdı. Nitekim öyle de oldu. İhsan Alyanak gemisinin yaptığı hasar da işin tuzu biberi sayılmalı.
Bilir misiniz? İzmir Limanı ve onun tamamlayıcısı mendirek ülkemizin bu alandaki ilk eserleridir. Alsancak Limanı yapılmazdan önce tüm gemiler, tüm şilepler Pasaport İskelesi'nin bulunduğu ağızdan girerek kıçlarından rıhtıma bağlanırlar yüklerini buralarda indirip, buralarda yüklerlerdi. Görmeliydiniz, Pasaport İskelesi ile Konak Pier arasındaki bölüm denizde gemiler, karada motorlu ya da motorsuz araçlarla dolu olurdu. Konak Pier ile Vapur İskelesi arasındaki bölümü de bir ölçüde küçük tonajlı gemiler kullanmaktaydı. 
İstanbul'un Haydarpaşa Mendireği 1956 yılında yapıldığına göre İzmir Mendireği ondan en az 60-70 sene eski tarihlidir. İlkokulda coğrafya dersimizin yardımcı kitaplarında örnek  olarak İzmir Mendireğinin yazıldığını hatırlamaktayım.
İşte böyle, evet işte böyle. Böylesine değerli ve anıtsal önemi olan İzmir Mendireği; bence, senelerdir sahipsiz ve kaderine terk edilmiş olarak bizlerden yakınlık beklemektedir. Buranın sahibi kimdir? Göründüğü kadarıyla her geçen gün bir taşı denize kayıp yok olan bu mendireğe kim sahip çıkacaktır. Başka ülkelerde olsa her yönden işlevlik kazandırılabilecek, en azından halkın kullanımına sunularak değerlendirebilecek tesis giderek yok mu olacaktır? Böylesine yıkıntı konumundaki durumu kimseleri rahatsız etmiyor mu?
İzmir'deki resmi kurumlar, belediyeler ve sivil toplum kuruluşlarını bu yönde çalışma yapmaya çağırmak hakkımız değil midir? Benden hatırlatması.
Esenlikle kalınız.