Herkese selamlar ve sevgiler.
Aşağıda okuyacağınız diyaloglar tamamen kendi deneyimlerimden yola çıkarak yazılmıştır. Lütfen yazının ayarları ile oynamayın ve aşağıda geçen olayları yaşatanların tamamen gerçek kişiler olduklarını unutmayın. (Bu durumların istisnasız hepsinde ben ofise geliyorum ve en az 15 dakika bekledikten sonra telefon ediyorum. Yani zamanımı ve ulaşım masrafımı yapmışım.)
(Kolaylık olsun diye danışanın simgesini D, kendi simgemi de T olarak gösterdim.)

     T: Merhaba, saat xx.xx'te randevumuz vardı.
     D: Aaaa! Bugün müydü o! (Randevusunu hatırlamıyor.)
     T: Randevunuza gelecek misiniz?
     D: Pardon ya ben sizi tamamen unutmuşum! (Unutmak mı? Ben sizi unutmamışım ama...)
     T: Bugün randevulaşmıştık.
     D: Ya bizim aile büyüklerimiz araya girdi. Ve olayı aile içinde halletmeye karar verdik. (Bundan benim de haberim olsaydı keşke!)

     T: Merhaba, 15 dakika geciktiniz.
     D: Ben bugün ev taşıyacaktım. Nakliyeciler geldi şu an, onlarla ilgileniyorum. (Kadın ev taşıyacağı güne benden randevu alıyor.)
     
     T: Ofisteyim ve sizi bekliyorum.
     D: Ama çok yağmur yağıyor.(Bu randevulaştığımız kişi asker. Ben Karşıyaka'dan geliyorum, o da Bornova'dan gelecek.)
     T: Ama aynı yağmur bana da yağıyor!
     D: Burada çok yağıyor ama! (Bu konuşma sonuçsuz kalacağından, en sakin halimle 'Sizi ben başkasına yönlendireyim' diye bitiriyorum.)
     
     T: Randevunuza gelecek misiniz? (Mesaj çekiyorum. Çünkü başka bir görüşmedeyim. (Danışan bir ara tuvalete gidiyor ve ben de fırsattan istifade diğerine bu mesajı çekiyorum. Bu mesajdan 15 dakika sonrası için randevulaşmışız. Bu mesaja cevap akşam 19.00 civarı geliyor.)
     
     D: (Mesaj atmış sağ olsun. 45 dakika sonraki randevusuna gelemeyeceğini söylüyor. Üst tarafta ise benim ona gönderdiğim mesaj var. O mesajda "Randevunuzun iptali durumunda en az 2 saat önceden haber vermenizi rica ederim" diye yazmışım. Yine de duyarlı bir davranış.)
     T: (Mesajlaşıyoruz. Saat 14.45) Merhaba. Saat 14.30 da randevumuz vardı.
     D: Ben gelemiyorum.
     T: Haber verseydiniz keşke!
     D: (Bunun üzerine danışan telefon ediyor.) Ben bu randevuya yetişemeyeceğim. Akşam 18.00 gibi gelebilirim. Size uyar mı?
     T: Uyar. Zaten o zamana kadar görüşmelerim var. Ama benzer bir durum olursa önceden haber verin.
     D: Tamam. Veririm. (Randevuya gelmeme ödüllünü bu arkadaşa veriyoruz. Çünkü sizin de tahmin edebileceğiniz gibi, saat 18.00'de de, üstelik hiç haber vermeden gelmiyor. Bir günde aynı danışan tarafından iki kez atlatılan aptal danışman ödülünü de kendime saklıyorum.)
     
     İşte böyle! İleride bir kitap yazıp bütün bunları detaylarıyla anlatmayı çok isterim. Burada benim amacım şikayet etmek değil. Ama insan ilişkilerindeki özensizlik, beni çok yoruyor. Bu insanlar aynı özensizliği ilişkilerinde de çok büyük olasılıkla yaşatıyorlar ve sonra yollarımız bir şekilde kesişiyor onlarla.
     Haftanın hissesi: İlişkilerinize özen gösterin. Aksi takdirde göstermediğiniz o özen sizi mutlaka bulacaktır.
     Sevgiler...