Siyaset, bir toplumun ortak geleceğini inşa etmek için yapılan bir sanattır.
Bu sanatın özünde ise uzlaşı, çözüm üretme ve sevgiyle hizmet etme anlayışı yatar. Ancak ülkemizde son yıllarda siyasetin dilinde öne çıkan bir "sevgi sorunu" var.
Bu durum, son olarak AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ’ın "Aziz Kocaoğlu’nu, Tunç Soyer’i, Cemil Tugay’ı sevmiyorum" açıklamasıyla tekrar gündeme geldi.
Sevgi, bir siyasetçinin karşısındakine duyduğu kişisel bir his mi, yoksa halkın teveccühünü kazanmak için bir araç mı? Hamza Dağ’ın bu ifadeleri İzmir özelinde siyasetin dilini tartışmaya açtı. CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel’in verdiği sert yanıt, siyasetteki sevgi krizine ışık tutuyor: “İzmirli kimi sevip, kimi sevmeyeceğini iyi bilir.”
Hamza Dağ’ın açıklamalarında dikkati çeken bir başka nokta, İzmir Körfezi’nin kirliliğiyle ilgili suçlamaları. Körfez temizliği gibi teknik ve ortak çözüm gerektiren bir mesele, kişisel sevgilere indirgenerek siyaset malzemesi yapılmakta. Peki, sevgi bir şehri temizler mi? Yoksa somut projeler ve işbirliği mi gerekiyor?
Deniz Yücel’in Dağ’a yönelik eleştirisi, “Sevsen ne olur, sevmesen ne olur?” diyerek bu noktaya dikkat çekiyor. İzmirli vatandaş, siyasetçilerden sevgi beyanları değil, çözüm odaklı adımlar bekliyor. 25 yıldır Körfez’in temizleneceği vaadi tekrar ediliyor, ancak sonuç hep aynı: Kirlilik.
Hamza Dağ, CHP’li belediyeleri eleştirirken Çiğli Arıtma Tesisi’nden Körfez’e deşarj yapıldığını, bunun kirliliğin temel sebeplerinden biri olduğunu dile getiriyor. Ancak bu eleştiriler ne kadar doğru olursa olsun, çözüm üretmiyor. Eğer gerçekten İzmir Körfezi temizlenecekse, bu mesele siyasetin ötesine geçmeli ve iktidar-muhalefet işbirliğiyle ele alınmalı. Sevgi meselesi değil, çevre politikalarının hayata geçirilmesi konuşulmalı.
Siyaset bir kişisel sevgi ya da nefret meselesi değil. Siyasetin dilini sevgi, uzlaşı ve çözüm odaklı hale getirmek zorundayız. İzmir halkı, kimin kimi sevip sevmediğinden ziyade, yaşam kalitesini artıracak adımların peşinde. Temiz bir Körfez, modern altyapı ve sürdürülebilir projeler… İşte İzmirlinin beklentisi bu.
O yüzden bir kez daha sormak gerekiyor: Sevginin siyasette yeri var mı?
Evet, var.
Ama bu sevgi, halka duyulan sevgi olmalı. Kişisel husumetleri değil, toplumsal faydayı önceleyen bir sevgi…
GÜNÜN SÖZÜ
İzmir, kavgayı değil, işbirliğini hak ediyor