Zeynep Kaya- Ankara Üniversitesi ve Ege Üniversitesi'nde görevli öğretim üyesi üç Türk bilim insanı ile bir doktora öğrencisi tarafından, Güneş sistemine 212 ışık yılı uzaklıkta, Jüpiter benzeri bir 'ötegezegen' keşfedildi. İlk defa Türk bilim insanlarının yaptığı çalışmalar sonucu bulunan ötegezegeni hiç görmediklerini belirten Prof. Dr. Varol Keskin, "Aslında biraz garip ama biz gezegeni hiç görmedik; yani yıldıza yaptığı etkiyle, hesapla bulduk gezegeni. Kepler Yasası dediğimiz, Dünya ile Güneş için uyguladığımız çekim yasası neyse, aynısını yıldız ve gezegen için uyguluyoruz. Buradan da gezegenin kütlesini belirliyoruz. Gezegenin resmi yok ama yıldızın resmi var' diye konuştu. Keskin, 'Biz gezegenin yıldıza yaptığı etkiyi fizik ve matematikte bildiğimiz kurallara uyarlayarak, sonuç olarak çıkarıp elde ediyoruz. Bu gezegeni bugün, dün ya da geçen hafta bulmadık. Bir yıl oldu. Ama garantilemek için bir yıl bekledik. Üzerinde çalıştığımız başka yıldızlar da var. Muhtemelen bir yıl içerisinde başka gezegenleri de duyuracağız. Şu anda 10 gezegen adayımız var. Ama kesin kanıtlamadan yayın yapmıyoruz. ' diye konuştu. Keskin, gezegeni bulmadan önce Japonlarla bir defa yüz yüze görüştüklerini ifade ederek, 'Japon ve Ruslarla ortak geliştirdiğimiz bu proje için toplantı yapmadık. Daha çok mail yoluyla haberleştik. Bir fikir ortaya çıktığı zaman, fikri ortaya atan kişi onu herkese gönderiyor. Diğerleri de yorum yapıyor. Böyle olgunlaştı fkirler. Yani gelişen iletişim çağında mail her ne kadar eski bir iletişim kanalı olsa da mail kanalı üzerinden bir gezegen bulunabiliyor. Biz öyle bulduk gezegeni. Mail yoluyla haberleşerek, teyitler yaparak, mesajlaşarak bulduk. İletişim çağı bilim dünyası için harika bir şey' diye konuştu.

Ege Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi ve gazetemiz Haber Ekspres yazarı Prof. Dr. Varol Keskin ile Türk bilim insanları tarafından ilk defa bulunan öte-gezegen'in proje aşamaları, kullanılan teknikler ve gezegen hakkında söyleşi yaptık.

*Gezegeni nasıl buldunuz?

Öncelikle bu gezegeni 10 yıllık bir projenin ürünü olarak ele alıyorum. Dev bir yıldızın etrafında Jüpiter'den biraz daha büyük bir gezegen. Zaten bizim aletlerimiz de daha küçüklerini bulmaya yetmiyor. Teleskoplarımız yeterli değil. Japonlarla yaptığımız ortak çalışma sayesinde, teleskoba eklenen bir alet yardımıyla duyarlılığımızı arttırabildik. Böylece bu gezegene ulaşabildik.

*Nasıl bir alet bu?

İçinde iyot kristalleri olan camlı bir bölme gibi düşünün. Buna iyot hücresi diyoruz. Teleskoptan gelen ışığın içinden geçmesi için tasarlanmış. Bu iyot ısıtılınca gaz haline geliyor. İçinden geçen ışık da iyot gazından kaydedilerek arkaya geçiyor. Biz yıldızları gözlerken, yıldızın dışını alıp, teleskoptan bir yere odaklayıp, ışığı yayıyoruz. Bildiğimiz pirizmayla güneş ışığını 7 parçaya ayırmak gibi bir şey. Bu ayırma sırasında yıldızda bulunan elementlerin karakteristik izlerini görüyoruz. Bunların yerlerini tam olarak belirlememiz gerekiyor. Bu ayak izleri yıldızın hareketi yüzünden karşımıza kaymış olarak çıkıyor. İyot bulunduğumuz yerde olduğu için bu kaymaları göstermiyor. Ayrıca iyot çok sayıda iz bırakıyor. Biz bunu ölçek olarak kullanıyoruz. Cetvel gibi.

Biz gezegeni hiç görmedik


*Gezegeni bulduğunuza dair herhangi bir somut veri sunmadınız medyaya. Resim var mı elinizde?

Bulduğumuz gezegenle yıldız birlikte hareket ediyor. Mesela Dünya, Güneş'in etrafında dönüyor. Halbuki gerçekte gök cisimleri bir orta kütle merkezi etrafında döner. Teraziye konmuş gibi. Bu hareketten dolayı kaymalar değişiyor. Biz bu kaymaların miktarını ölçerken gezegeni buluyoruz. Aslında biraz garip ama, biz gezegeni hiç görmedik. Yani yıldıza yaptığı etkiyle, hesapla bulduk gezegeni. Kepler Yasası dediğimiz, Dünya ile Güneş için uyguladığımız çekim yasası neyse, aynısını yıldız ve gezegen için uyguluyoruz. Buradan da gezegenin kütlesini belirliyoruz. Gezegenin resmi yok ama yıldızın resmi var. Gazeteniz aracılığıyla yıldızın resmini paylaşalım.


*Elinizdeki somut veri kütle mi?

Kütle değil sadece. Uzaklık, gezegenin yıldıza olan uzaklığı ve dönemi. Yani ne kadar zamanda dolandığı. Onu ayrıca ölçebiliyoruz.

*Gezegenin HD 208897 yıldızına yakınlığından bahsediyorsunuz. Yıldızın fotoğrafı da var, gezegenin yok. Peki somut verisi olmayan bir kanaate nasıl vardınız da, gezegen var diyebiliyorsunuz?

Şimdi bu gözlediğiniz yıldız çok küçük zaten. 210 yüz yıl uzakta. Çok büyük teleskopla bile gezegeni görmek mümkün değil. Biz gezegenin yıldıza yaptığı etkiyi fizik ve matematikte bildiğimiz kurallara uyarlayarak sonuç olarak çıkarıp, elde ediyoruz. Bu gezegeni bugün, dün ya da geçen hafta bulmadık. Bir yıl oldu. Ama o yıldızın etrafında gezegenin olduğunu garantilemek için bir yıl bekledik. Japonlarla, Ruslarla beraber çalışıyoruz. Japonların Okayama Gözlemevi var. Onların teleskobu bizimkinden daha büyük. Onlara gezegen bulduğumuzu bildirdik. Kendi cihazlarıyla teyit gözlem yaptılar. İki teyidi üst üste koyup, hesaplama yaptık ve emin olduk.

*Çalışmaları nerelerde yaptınız? Sadece Türklere ait bir çalışmanın ürünü mü?

Antalya'da bulunan TÜBİTAK Gözlemevi'nde teleskobumuz var. Veriyi orada elde ediyoruz. Zaten ondan büyük teleskop Türkiye'de yok. O verileri elde ettikten sonra yapılan hesaplamalar çeşitli yerlerde teyit edildi. Rusya'da da teyit edildi. Kısaca Türklerin bulduğu bir gezegendir ama Türk-Rus ve Japon işbirliğiyle teyit edildi. Biz kimsenin projesine katılmadık. Ortak bir proje yaptık. Ağırlık Türkiye'de.

*Türkiye'de bu alanda çalışan tek grup musunuz?

Türkiye'de ötegezegen çalışmaları yapan başka ekipler de var ama başka yöntemlerle. Bu çalışmanın en büyük özelliği Türklerin bulduğu ilk ötegezegen olması.

*Nasıl oldu Hocam, 'Hadi gidelim, bir gezegen bulalım' demediniz herhalde?

Öyle demedim ama projenin özü bu. Biz böyle gezegenler bulmayı amaçlayarak başladık projeye. Seçtiğimiz 50 yıldız var. Güneş'ten daha ileri aşamada. Amacımız Güneş Sistemi'nin geleceğini bu sayede ipucu olarak yakalamak. Bu yıldız bizim Güneş'imize göre genişlemiş bir yıldız. Dolayısıyla bizim Güneşimiz de böyle olacak. Biz kuramsal olarak bunu biliyoruz. Bunu gözleme şansımız yok ama. Buradan kuramlarımızı test edebileceğiz.

*Bulduğunuz gezegenin insanlığa yararı nedir?

200 metrede birinci olan bir Türk'ün insanlığa ne gibi bir yararı oluyorsa, bu gezegenin de onun gibi bir yararı var aslında. Sadece astronomi değil, birçok bilim bir binayı inşa edercesine, herkesin koyduğu tuğlalarla yükseliyor. Bir kişinin yapacağı iş değil bilim. Ama birbirini tanımayan, aynı amaçla çalışan insanların adım adım bir binayı yükseltmesi gibi bir şey bu. Bu buluşumuz da o tuğlalardan biri sayılır. Direkt insanlığa diyemesek de dünya bilimine katkısından söz edebiliriz.
En basit katkısı istatistiki olacak. Bu tür gezegenlere bir tane daha eklenmiş oldu. Bunlar nadir çünkü. Bazı türler çok rastlanan gezegenler. Ama bu gezegen, bilim dünyasına yeni bir örnek eklemiş oldu. Yapılan kuramsal çalışmalarda bu tür gezegenler daha çok göz önüne alınacak. Dolayısıyla bilim dünyasında daha iyi kuramlar konmasına yardımcı olacak.


Mail yoluyla haberleştik


*Yabancı bilim insanları ile çalışmayı nasıl yürüttünüz?

Başlangıçta iyot hücresini Japonlarla beraber kurduk. Japonlar getirdiler, birlikte kurup gözlemleri yaptık. Sonra Japonlar bir daha gelmediler buraya. Çalışmaları yürütürken sürekli iletişim halinde olduk. Yani  elde edilen verileri onlara da gönderdik. Biz burada analiz yaparken Japonlar da ayrıca yaptılar. Aynı sonuçlara ulaşacak mıyız diye teyitler yapıldı. İletişim çok rahat olduğu için biz sanki aynı yerde çalışıyormuşuz gibi çalışmayı sürdürebildik. Ruslarla daha farklı, onlarla ortak teleskop kullandığımız için çok sık görüşüyoruz. Bu proje için toplantı yapmadık. Daha çok mail yoluyla haberleştik. Bir fikir ortaya çıktığı zaman, fikri ortaya atan kişi onu herkese gönderiyor. Diğerleri de yorum yapıyor. Böyle olgunlaştı fkirler. Yani gelişen iletişim çağında mail her ne kadar eski bir iletişim kanalı olsa da, mail kanalı üzerinden bir gezegen bulunabiliyor. Biz öyle bulduk gezegeni. Mail yoluyla teyitler yaparak, mesajlaşarak. İletişim çağı bilim dünyası için harika bir şey.

*Keşfiniz bizim için şaşırtıcı oldu. Başka sürprizlere de hazırlıklı olmalı mıyız?

Üzerinde çalıştığımız başka yıldızlar da var. Muhtemelen bir yıl içerisinde başka gezegenleri de duyuracağız. Şu anda 10 gezegen adayımız var. Ama kesin kanıtlamadan yayın yapmıyoruz. Çünkü şu an bulduğumuz gezegende var olan etkiler o yıldızda da var ama bu etkiyi yaratan başka sebepler de olabiliyor. Bu sebeplerin aynı sebep olup olmadığını kontrol ediyoruz. O ışıkların uzaklaşma ve yakınlaşmalarını grafiğe döküyoruz. Sinüs buluyoruz. O sinüs bu gezegenin ne kadar dolandığını (dönemini) veriyor.


*Bildiğiniz bir konuyu neden şu an kesinleştirip hemen duyurmuyorsunuz? Oysa ki emin gibisiniz.

Teleskobumuz birkaç kat daha büyük aynaya sahip olsaydı, belki bu değişimi çıkarıp kalanlara baktığımızda başka periyot görecektik. O zaman diyecektik ki burada bir gezegen daha var. Ama şimdi diyemiyoruz. Duyarlılığımız yetersiz. Şu an elimizdeki teleskop Antalya'da ve Ruslara ait ama yapılan anlaşma sonucu Türk-Rus ortak kullanıyor. İşin kötüsü onların gözlem yapma payı Türklerden daha fazla. Ruslar % 60 kullanma hakkına sahipken biz % 40 kullanabiliyoruz. Gözlemlerini yaptıkları zaman Türkiye'de yapıyorlar. Teleskopa olan ihtiyacımız çoğu zaman elimizi kolumuzu bağlayabiliyor.

*Bizim kendimize ait teleskobumuz neden yok?

Bizim teleskobumuz var ama yetersiz ve aynası küçük. Antalya'da Ruslara ait olan teleskobun aynası bile 1,5 metre. İki daire yüksekliğinde bir teleskop. Bir ayna ne kadar büyük olursa o kadar duyarlılığı artıyor, ışık alıyor. 2019'da Erzurum'da kurulacak 4 metrelik bir teleskop planı var. Bu Doğu Anadolu Bölgesi Gözlemevi adı altında Kalkınma Bakanlığı'nın proje desteği altında kuruluyor. Yöneticisi Erzurum-Atatürk Üniversitesi olacak. O teleskop bu çalışmalarda duyarlılığımızı arttıracak. Onun dışında TÜBİTAK Gözlemevi'ne de 2,5 metrelik bir teleskop kurulması için teklif verildi. Kabul edildi. O da Antalya'ya kurulacak ama yolun başındayız henüz.

Devlet bilime yeteri kadar yatırım yapmadı


*Neden şu ana kadar yeterli duyarlılığa sahip bir teleskobumuz olmadı?

Çünkü devlet bilime yeteri kadar yatırım yapamadı. Mesela Doğu Anadolu teleskobu projesi ilk başladığında 50 milyon dolardı. Şimdi 2 katına çıktı proje parası. Gene de yetmiyor. Biraz yüksek fiyatlar bunlar. Bizde bilime biraz daha az destek veriliyor. Daha fazla bütçe ayırılması gerekiyor. Yani bizim ülkemizin yeri, konumu ve bulunduğu paralel ve meridyenler çok önemli. Çünkü bu enlemlerde, boylamlarda, kuzey yarım kürede Türkiye'den başka iyi gözlem yeri yok. Ruslar da zaten o yüzden teleskoplarını bizim ülkeye kurarak, karşılığında bize teleskoplarında % 40 gözlem yapma hakkı tanıyor. Türkiye'nin sınırlarında bulunan ülkelerin teleskopları bile Türkiye'ninkinden daha büyük.

*Teleskop yetersizliği, bilime ayrılan bütçenin düşüklüğü gibi sebepler öğrencilerin de dışarıya çıkma nedeni mi?

Bizden çok iyi çalışmalar çıkabiliyor. Üstelik fazlaca beyin göçü veriyoruz dışarıya. İyi yetişmiş elemanlarımız var. İmkan verilirse çok iyi işler becerecek kişiler var. Olanaklar kısıtlı olunca, eldekiler yeterli gelmiyor ve yurt dışından ortaklar arayıp onlarla çalışıyoruz. Mesela bir kısım arkadaşımız uydu teleskoplarla çalışıyor, bizim uydu teleskoplarımız yok. Öğrencilerin dışarıya çıkma sebeplerinden başlıcaları diyebiliriz.

*Bulunan gezegende yaşam mümkün mü?

Yaşanamayacağını düşünüyorum. Çünkü bu gezegen bizim Jüpiter'e benziyor. Soğuktan dolayı sıvı bir gezegen. Dünya gibi katı değil. O yüzden bu tür gezegenlerde yaşanılacağını düşünmüyorum. 212 ışık yılı o kadar uzak bir mesafe ki, oraya gitmek birkaç yüz milyon yıl alır. Yaşamak imkansız. Orda bir köy var uzakta, o köy bizim köyümüzdür hesabı. Orda bir gezegen var uzakta, gidemezsek de bizim gezegenimizdir.

*Türk, Atatürk derken isim muhabbeti fazla konuşuldu...

Şimdi bu tür mevzulara tek başımıza karar veremiyoruz. Uluslararası astronomi birliğine tabiyiz. Bu tür isimlendirmelerle orası ilgileniyor. İsim önerilerimizi veriyoruz Astronomi Birliği'ne. Onlar da anket düzenleyip halka açıyorlar. Hangi isim olsun diye oylamaya katılıyor halk. Oylama sonucuna göre isimlendirme veriliyor. Bu gezegende de aynısı olacak. Vereceğimiz öneriler arasında Atatürk, Türk ve Türk1 isimleri yer alacak. Gönlüm Atatürk isminden yana ama karara da saygı duyacağız.

*Her yıldızın bir ismi olduğunu biliyoruz. Gezegenin yıldıza olan yakınlığı isimlendirmede etkili mi?

Her yıldızın bir ismi, numarası olduğu doğrudur. Bulunan gezegenin HD 208897 nolu yıldızın etrafına yakın bir gezegen olduğunu belirteyim. Bu gibi durumlarda bir yıldızın etrafına yakın bir gezegen bulununca o yıldızın ismine harf eklenerek A harfi konuyor, ilk bulunan gezegene de B harfi konuluyor. Aynı yıldızın etrafında başka gezegen bulundukça C, D diye harfler veriliyor. Dolayısıyla bizim gezegenin resmi adı HD 208897 B'dir. Ama kendine ait özel bir isimlendirmeye de sahip olacak tabi.