FATİH ÖZKILINÇ- İzmir Kent Konseyi üyeleri Dünya Cinsel İstismar İle Savaşma Günü kapsamında İzmir Kent Konseyi Şube Müdürlüğü önünde basın açıklamasında bulundu. Kent konseyi üyelerinin katıldığı etkinlikte basın açıklamasını okuyan Konseyin Kadın Meclisi Başkanı Nevin Öğütcen, “Cinsel istismarın mağdurları tüm dünyada ve Türkiye'de çoğunlukla kadınlar, engelliler, lgbt ve çocuklardır. Yaşına, medeni durumuna, fiziksel görünüşlerine, engelli olup olmamalarına, eğitim durumlarına, cinsel yönelimlerine , yaptıkları işlere bakmaksızın tüm kadınlar ve kız çocukları bu saldırılara yaygın biçimde maruz kalmaktadırlar” dedi.

 

Gelişmiş ve gelişmekte olan çok sayıda ülkenin cinsel istismarla mücadele ettiğine vurgu yapan Başkan Öğütçen, “Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) her yıl yaklaşık bir milyon kişinin cinsel sömürü amaçlı ticaretinin yapıldığını tahmin ediyor. 2001'de yayınlanan bir rapor, Amerika Birleşik Devletleri'nde 300.000 çocuğun, ticari olarak kabul edilebilecek cinsel sömürü riskiyle karşı karşıya olduğunu yazmaktadır. Göçler, gelir dağılımı adaletsizlikleri v.b nedenlerle bugün bu sayı çok daha fazladır. Her üç kişiden biri yaşamı boyunca en az bir defa cinsel istismara uğramıştır” şeklinde konuştu.

10 yılda üç kat arttı

İstismarların son dönemde katlanarak arttığını ifade eden Öğütçen, “Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2016 verilerine göre Türkiye'de çocuk istismarıyla ilgili dava sayısı, son 10 yılda yaklaşık 3 kat artmış, son 10 yılda 250 bin çocuk istismara uğramıştır. Cinsel istismara uğrayan kişilerin, utanç, korku ve suçluluk duygusu nedeniyle istismarı saklamakta ve istismara maruz kalmaya devam etmektedir. Özellikle ergenlik döneminde karşılaşılan cinsel zorbalık ve sanal zorbalık da önemli bir istismar alanıdır” dedi.

Erteleme ve indirime hayır

İstismarlar karşısında yargılama sürecinde erteleme ve takdir indirimlerinin yapılmaması gerektiğini vurgulayan Öğütçen, “İster bir yetişkine isterse çocuğa karşı işlenmiş olsun, hiçbir cinsel suça hükmün açıklanmasının geri bırakılması, ertelenmesi ve takdiri indirimi uygulanmamalıdır. Tanık da yoksa fotoğraf, video kaydı ve ses kaydı gibi başka tür deliller aranır. Onlar da yoksa sadece mağdurun beyanı, adli tıp raporu ve alınacak uzman raporu delil olarak kullanılmalıdır” ifadelerini kullandı.