İzmir Barosu Kent ve Çevre Komisyonu üyeleri ve Baro çalışanları tarafından Alsancak Mesta İşhanı çatısında kurulan baz istasyonunun kaldırılması için açılan dava üzerinden 14 yıl geçtikten sonra sonuca bağlandı. 14 yıldır aktif olarak çalışan baz istasyonun çevre ve insan sağlığına verdiği zarar devam ettiği için alınan karar da şu an uygulanmazlıkla karşı karşıya kaldı. Danıştay verdiği kararda İzmir Valiliği'ni baz istasyonun kaldırması için göreve çağırdı. Ancak 14 yıllık süreçte baz isatasyonlarıyla ilgili çok fazla değişiklik olmasından dolayı kararın uygulanamayabilirliği olduğunu belirten davacı avukat Arif Ali Cangı, 'Yarın Valiliğe başvuruda bulunacağım. Yeni süreç o zaman belli olacak. Çünkü 14 yıllık süreçte baz istasyonlarıyla ilgili çok fazla değişiklik yapıldı. 14 yıl sonra gelen adalatin adaleti sağlamadığını görüyoruz. Ancak 14 yıllık mücadeleyi kazanmanın da önemi yadsınamaz' dedi.

'Kararın uygulanamazlığıyla karşı karşıyayız'

İzmir Barosu Kent ve Çevre Komisyonu olarak 2002'de davayı açtıklarını belirten davacı avukat Arif Ali Cangı, 'O zaman konuyla ilgili yasa ya da yönetmelik yoktu. Genelgelerle baz istasyonları kuruluyordu. Genelgenin iptali için dava açtık ve genelge iptal edilmişti. Biz o süreçte baz istasyonlarını çevre ve insan sağlığı açısından sorun olarak gördük. Baro olarak da hemen yan tarafımıza kurulan baz istasyonundan yola çıktık. İzmir Valiliği'ni de sökülmesi için göreve çağırdık. Ancak valilik, 'görevi olmadığını' söyleyip, isteğimizi reddetti ve topu Telekominakasyon Kurumu'na attı. O dönem bahsedilen yönetmelikten dolayı İzmir Valiliği'ne red işlemi için dava açtık. Baro yönetiminin dava açma ehliyeti tartışması olur kaygısıyla da baro çalışanları ve Kent ve Çevre Komisyonu üyeleri davacı oldu. 2012 yılında açtığımız dava 2015 Aralık'ta sonuçlandı. 2016 Şubat'ta bize geldi ve temyiz ederler düşüncesiyle beklettik ancak karar kesinleşti. 14 yılda sonuçlanan bir davadan söz ediyoruz. Dava sonucunda da aslında valilik göreve çağrılıyor. Ancak o zamandan bu zamana baz istasyonlarıyla ilgili ciddi değişiklikler olduğu için şu an kararın uygulanamazlığıyla karşı karşıyayız. Yarın Valiliğe başvuru yapacağım. Ona göre de durum ortaya çıkacak. Bu 14 yıllık gecikmenin adaleti sağlamadığını gösteriyor' ifadelerini kullandı.

'Geciken adalet, adalet değildir'

14 yıl sonra sonuçlanan davanın eleştirilecek çok yönü olduğuna dikkat çeken Cangı, şöyle konuştu: Bu karar geciken adaletin, adelet sağlamadığının da somut göstergesi olduğu için olumsuzdur. Ancak bir baronun hem meslektaşlarının sorunlarıyla ilgilenirken hem de meslek yasasındaki 'hukukun üstünlüğünü savunmak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmak' görevlerini yerine getirmesi açısından önemli bir örnek olmuştur. Dava, çevre ve insan sağlığı yasalarında baronun görev alması ve gerekirse kendi çalışanlarının davacı olarak bu sorunlara müdahale etmesinin de somut göstergesi oldu. Baronun sadece avukatları ilgilendirmeyen bir kurum olduğu da tescillendi. Bundan sonra oluşacak baro yönetimleri için de örnek teşkil edecek bir çalışmadır. 14 yıl süren dava sonunda elde edilen kazanımın yararının olup olmayacağı tartışma konusu olsa da sonuç olarak yapılan işin kendisi örnek bir çalışmadır. O nedenle sonuç almamız önemli. Ancak ne yazık ki baz isatasyonları sorunu insan sağlığını koruyacak güvence yaratılmadan devam ediyor. Bu da sorun olarak önümüzde duruyor ve halen çözüme kavuşturulmuş değil.

Mücadeleyi sürdürmeliyiz

2000'li yıllardan itibaren baz istasyonlarıyla ilgili davaların açıldığını söyleyen Avukat Yelda Kullap ise, 'İzmir Baro'sunun bu kazanımının çok önemli olduğuna inanıyorum. Bu tür davalarda çok önemli kazanımlar oldu ve bu davalar duyarlılık kazandırdı. Bu konudaki  yönetmeliklerin değiştirilmesi için gösterilen çabaların sürdürülmesi gerekiyor. Bu kazanımı harcamayıp, tüm olumsuzluklara rağmen yılmadan mücadeleyi sürdürmeli ve Turkiye'de hala çevre ve insan sağlığına duyarlı hukukçuların olduğunu unutmamalıyız' dedi.