Gamze Geçer- 1987 yılında Bitlis'te doğan S. Y. 2002 yılında, 9 çocuklu Muş'tan Bitlis'e inşaatta çalışmak üzere gelen Ş. Ç. tarafından evlilik vaadiyle kandırılarak ailesinin rızası olmadığı için gizlice Muş'a kaçırıldı. Kişinin evli ve  9 çocuklu olduğunu bilmeyen S.Y. 15 yaşında Ş.Ç. ile imam nikahlı bir şekilde kuma olarak aynı evde yaşamaya başladı. Aynı evde 9 çocuk, bir koca 2 eş toplamda 12 kişi yaşayan, 16 yaşında ilk çocuğunu kucağına alan ve evin tüm işlerini kendisi yapan, nikahlı olan eşin ev dışındaki işlere baktığını erkek gibi olduğunu söyleyen S.Ç, şöyle devam etti: Hayat benim için tamamen kabus olmuştu. Devamlı ev işlerine bakardım. Dışarıya sadece çöp atmaya çıkardım. Çocukların bakımı ve evle ilgili tüm işler benim üzerimdeydi. Nikahlı eşiyle devamlı konuşur. Beni evde bırakıp dışarıya çıkarlardı. Aradan bir yıl geçti, ben ikinci çocuğumu doğurdum. Ailemle 4 sene boyunca telefonla bile görüşemedim. Kocam belirli dönemlerde İstanbul'a inşaatlara çalışmaya giderdi. Geldiğinde ise benimle doğru dürüst konuşmazdı bile. 4 yıl böyle devam etti.


Bıçakla tehdit ederdi


Eşinin ardından İstanbul'a kadar giden S.Y, '2-3 ay eve gelmediği olurdu. Meğer benim haberim yokken nikahlı eşinden boşanıp İstanbul'da biriyle evlenmiş. İlk eşinden olan en büyük oğlu benimle yaşıttı. Bana bir gün 'Seni İstabul'a götüreyim' dedi. 2 çocuğumla birlikte en büyük oğluyla yola çıktık. İstabul'da garajda 2 ağabeyimin nasıl haberi olduysa otobüsten iner inmez yanıma geldiler. Bana çocuklarını bırak seni kurtaralım dediler. Kızlarım bana sımsıkı sarıldılar, onlara baktım bırakamam dedim ve onlarla gitmedim. Ş.Ç'nin evine gittiğimizde karısı hamileydi. 1 sene boyunca aynı evde yaşadık. Orada kendisini müteahhit diye tanıtıp yepyeni bir sayfa açmış. O halini görünce inanamadım. Beni herkese amcamın kızı diye tanıttı. Bıçak çekerek hep tehdit etti. Kimseye gerçeği söyleyemedim' dedi.
 

'Zorla hamile kaldım'


Daha sonraki süreçte İzmir'e taşınan ve burada evlere temizliğe giderek yaşamını kazanmaya çalışan S. Y., 'Ardından ağabeylerim tekrar çocukları bırakıp onlarla gelmemi istediler. Bursa'ya göçen 2 ağabeyimin yanına gittim. 2008'den 2010'a kadar onlarla yaşadım. Yengelerim çocuklarıma fazlalık muamelesi yaptılar. İzmir'de yaşayan görümcem vardı. Onunla konuşup İzmir'e gelme kararı aldım. Ağabeylerim git ya da gitme demediler. Ben de 2 çocuğumla İzmir'e gittim. İlk gittiğimde görümcem beni aldı. 4 ay onunla yaşadım sonra Gaziemir Yeşil Mahalle'ye taşındım. Sonrasında komşularım yardımcı oldular. Evlere temizliğe gittim. 5 ay sonra Ş.Ç. gelmişti. Eve almak istemedim. Durumu bilen komşularım da bana yardım ettiler. Camları kırdı. Polisi aradım ama kimse gelmedi. Sonrasında 1 hafta kadar evde kaldı. İstemediğim halde üçüncü çocuğuma hamile kaldım. Yine gitti. Çocuğum doğdu. Maddi manevi bir yardımda bulunmadı. Evlere temizliğe gittim. Kendi paramı kendim kazandım. Muhtarlıktan gelen yardımlarla ve Kaymakamlıktan gelen kömürle kendimi idare etmeye başladım. Hüseyin hala 2-3 ayda bir yanıma geliyor. Çocuklarıma verdiği 50 lirayı 2 gün sonra geri alıp gidiyor' diye konuştu.
 

Aşık değil cahillikti


Pişmanlığını ifade eden S. Y., 'Daha çocuktum. Tek istediğim yaşıtlarım gibi okula gitmekti. Hala okuma yazma bilmiyorum. Aile baskısıyla büyüdüğüm için koca adayını kaçış olarak gördüm. Aşk mı diye sorsanız aşık olmuştum diyemem, şu an ki aklımla cahilmişim diyorum.Yol gösterenim yoktu. Korku ve baskıyla büyüdüğüm için kendim neyin doğru neyin yanlış olduğunu göremedim' dedi.