FATİH ÖZKILINÇ- İzmir-Aliağa Bölgesinde Enerji Sektörü Özelinde Kritik Altyapılara İklim Değişikliğinin Etkisi Projesi’nin kapanış semineri İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger’in katılımı ile İzmir’de bir otelde gerçekleştirildi. Kapanış seminerine İzmir Valisi Köşger’in yanı sıra Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Başkan Yardımcısı Hamza Taşdelen, Avrupa Komisyonu Sivil Koruma ve İnsani Yardım Genel Müdürlüğü (DG ECHO) Önleme ve Afet Risk Yönetimi Birim Başkan Yardımcısı Gaetano Vivo, İzmir İl AFAD Müdürü Kartal Muhcı ve sektör temsilcileri katıldı.

 


Afete hazırlıklı olmak milli bekayla ilgili


Projenin kapanışında konuşan İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, ülkemizin ne olursa olsun değişmeyen gündeminin afet konusu olduğuna dikkat çekerek, “Burası bir afet coğrafyası. Sürekli afetlere maruz kalıyoruz. Ben değişik bağlamlarda bu konuyu örnek veriyorum ama bu konuyu şöyle değerlendirdiğimizde aslında bu bağlamda daha isabetli bir örnek olacağını da değerlendiriyorum. İçinde bulunduğumuz coğrafyada antik kentler var malumunuz. Bu antik kentlerin antik kente dönüşmesinde temel sebebi afetlerdir. Afete hazırlıklı olmak ve afetle başa çıkmak belki de milli beka ilgili bir şey. Ben bu antik kentler örneğini bu topraklar üstünde olması gerektiği gibi durmazsanız tarihin tozlu sayfaları arasında ya da toprakların altında kaybolur gidersiniz diye çocuklara genelde söylüyorum ama kökleri Anadolu’da olan bu kavimler bu afetlerden mi kaçıp gittiler onu da bilmiyoruz tabiki. AFAD geldiği noktada afetle ilgili bütün katmanları ele alıyor ve değerlendiriyor. Aliağa bölgesinde enerji sektöründe kritik altyapılara iklim değişikliğinin altyapısına etkisine tartışır hale gelmişiz. Bu önemli bir şey. Bunun her aşaması ile ciddiye almamız lazım. Afetin riskini minimize etmek için afet olmadan önce yapacağımız çalışmaları bu toprağın bu coğrafyanın bu realitesini göz önünde bulundurarak yapmalıyız. Yani sel gelecek bölgeye hiçbir bina yapmamalıyız” dedi.


Zaman kaybetmeden önlem almalıyız


Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Başkan Yardımcısı Hamza Taşdelen de Türkiye’nin jeolojik, coğrafi ve iklim özellikleri nedeniyle afetlerden çok fazla etkilenen yüksek derecede tehlike taşıyan bir coğrafyada bulunduğunun altını çizerek, “Ülkemizin tamamında afete dönüşebilecek bir doğa olayı her an gerçekleşebilir. Türkiye geçmişte yaşadığı kötü deneyimlerden öğrenerek sistemini geliştirmiş bir ülkedir. Ancak değişim her defasında büyük bir afetin ve acının sonu olarak gerçekleşti. 1929 Erzincan depreminden sonra da böyleydi. 1999 Marmara depreminden sonra da böyle oldu. AFAD bu döngünün kırılması için yani kötü deneyimlerden sonuç çıkartarak deneyim kazanma yerine olay afete dönüşmesin diye proaktif önlemler almak amacıyla afetlerle ilgili olarak görev yapan üç kurumun yerine 2009 yılında kuruldu. AFAD kurulduğundan beri Türkiye’nin afet yönetimi odak noktası afet risk yönetimi oldu. AFAD Türkiye’de risk odaklı afet yönetimini uyguluyor, enerji ve mesaisinin çoğunu afet öncesi önleme, risk azaltma ve hazırlık çalışmalarına yoğunlaştırıyor. Yani afetlerin olumsuz etkisinin önlenmesi için yüzünü afet öncesine çevirmiş durumdadır. Türkiye kaynaklarını afet yaralarını sarmaya değil afet önlemeye ve afet risklerini azaltmaya kanalize ediyor. Enerji sektöründe de kritik altyapılarımızı belirleyerek karşı karşıya olduğumuz iklim değişikliği kaynaklı riski bilmek gerekli uyumu sağlamak ve buna karşı önlemleri zaman kaybetmeden almak zorundayız” diye konuştu.


Avrupa Türkiye’ye bakarak öğrenebilir


Avrupa Komisyonu Sivil Koruma ve İnsani Yardım Genel Müdürlüğü (DG ECHO) Önleme ve Afet Risk Yönetimi Birim Başkan Yardımcısı Gaetano Vivo da çevrimçi olarak katıldığı toplantıda şunları söyledi: “Türkiye afet ve risk yönetimi konusunda 2016’dan beri AB’nin parçası. Kasım ayında Tekirdağ’da afet ve risk yönetimi konusunda en büyük katılımlı tatbikatı başarılı şekilde icra ettik. Türkiye afetler konusunda deneyimi, sistemi ve tarihi olan bir ülke. Avrupa Türkiye’ye bakarak özellikle depreme müdahale noktasında çok şey öğrenebilir. 2009 yılında yayınlanan bir raporu sizinle paylaşmak istiyorum. Ulaştırma ve sağlık sektöründe kritik altyapılarına yapılan yatırımların fayda analiz raporları incelendiğinde 1 dolarlık yatırımın 4 dolarlık katkı sağladığı görülmüş. Bu kritik altyapıların dirençliliği noktasında önemli bir verildi.


Risk metodolojisi belirlendi  

Söz konusu proje ile afet bazlı risk metodolojisi belirlendi, sektörler bazında güçlü-zayıf yönler ve fırsat-tehditler değerlendirildi, sektöre özgü kılavuzlar oluşturulmuş ayrıca mevcut çalışma sonucunda risklerin değerlendirilebildiği web tabanlı “Kritik Altyapılar Risk Analiz Sistemi” geliştirildi. Proje kapanış semineri ile gerek sanayisi gerekse turizm açısından Türkiye ekonomisinde oldukça büyük bir yere sahip olan İzmir’de iklim değişikliğine bağlı afetler açısından kritik altyapı risk analizleri ve proje çıktıları paylaşıldı.