FATİH ÖZKILINÇ- Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanarak geçtiğimiz günlerde yürürlüğe giren Gıda ve Yemlerde Taklit ve Tağşiş Fiili ve İdari Para Cezalarının Hesaplanmasına Dair Yönetmelikle gıda ve yemde taklit ve tağşiş fiillerine yönelik yaptırımlara ilişkin usul ve esaslar belirlendi. Yönetmeliğe ilişkin değerlendirmelerde bulunan TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı İbrahim Uğur Toprak, yeni yönetmelikle cezai yaptırımların arttırıldığını ancak bunun tek başına yeterli olmayacağını asıl önemli olanın bu yönetmeliğin uygulanması olduğunu söyledi.  Toprak, “Uzun yıllardır ‘taklit, tağşiş ve hileli gıda üreten firmaların sadece ifşası yetmez. Taklit ve tağşiş kapsamı dışında ürünlerin mikrobiyolojik analiz sonuçları da açıklanmalı, pestisit kalıntı limitini aşan ürünler ile aflatoksin, okratoksin sınır değerlerini aşan ürünler ve bunları piyasaya süren firmalar da ifşa edilmeli. Ayrıca uygulanan para cezaları çok az, bu cezalar üreticinin kazandığının çok çok altında, daha caydırıcı olmalı, gerekirse bu firmalar kapatılmalı, başka bir isimle faaliyete başlamaları engellenmeli, ticaretten men edilmeli’ diyoruz. Geldiğimiz noktada söylemlerimizin haklılığını bir kez daha görmüş olduk” dedi.

 

Tağşişi önlemede asgari ücret yetersiz

Taklit ve tağşiş ile mücadelede sosyoekonomik durumun önemine dikkat çeken Toprak, “Taklit ve tağşiş ile mücadelede elbette ifşa etmek, denetimleri arttırmak, caydırıcı para ve hatta hapis cezası vermek önemli. Ama bir diğer önemli nokta da işin sosyoekonomik boyutudur. Bu noktada da asgari ücret, açlık sınırı, gıda enflasyonu ve alım gücü gibi kavramlar devreye giriyor. Gıda enflasyonunun yüksek olması gıda harcamalarının toplam harcamasının büyük bir bölümünü oluşturan dar gelirli kesimleri çok daha fazla etkilemektedir. Bu da özellikle gıda ithalatçısı az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en temel sorunlarından biridir. Asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı ülkemizde gıda harcamaları, çok büyük bir kesim için en fazla harcama kalemidir ve hane bütçesinde önemli bir paya sahiptir. Yükselen döviz fiyatları ve artan işsizlikle birlikte gıda enflasyonundaki artış vatandaşın alım gücünü büyük ölçüde azaltmakta, özellikle de dar gelirli kesimi daha fazla etkilemektedir. Yurttaşlar indirim günlerini takip etmekte, hangi ürün nerede daha uygun fiyatlı diye araştırmakta, halk ekmeklerin önünde uzun kuyruklarda dakikalarca beklemekte, çünkü 5 kuruşun dahi önemi oldukça büyük. Pazarın kapanma saatlerine yakın alışverişe giden hatta ne yazık ki pazar toplandıktan sonra geride kalanları toplamak zorunda kalan yurttaşlarımız da var. Sonuç olarak enflasyon sabit bir geliri olan ve emek gücüne dayanan kesimler için yıkıcıdır. Taklit ve tağşişi önlemek için gıda enflasyonu düşürülmeli, asgari ücret açlık sınırının üzerine çekilmeli ve halkın alım gücü mutlaka arttırılmalıdır” ifadelerini kullandı.

Az denetimle gıda güvenliği sağlanamaz

Taklit ve tağşişi önlemede yayınlanan hileli gıdalar listelerinin önemli olduğunu ve bu listelerin sıklıkla yayınlanması gerektiğini ifade eden  TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı İbrahim Uğur Toprak, “2020 yılında Ocak, Şubat, Nisan, Haziran ve Eylül aylarında hileli gıda listesi yayınlayan Tarım ve Orman Bakanlığı 2021 yılında henüz bir liste yayınlamadı. Hileli ürünlerin tüketim tarihleri geçmeden piyasadan toplatılabilmesi için yayınlanma sıklıkları önemlidir. Bir diğer önemli husus da denetimlerdir. Tarım ve Orman Bakanlığı 2020 Faaliyet Raporu verilerini incelediğimizde, Bakanlıkta görevli gıda kontrolörü sayısının 7137 olduğu, mevcut kadro ile ülke genelinde 1 milyon 356 bin 643 denetim yapıldığı ve sadece 172’si için savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu görebiliriz. Ülkemizde 31 Aralık 2020 tarihi itibariyle toplam 709.321 gıda işletmesi bulunmaktadır. Bu işletmelerin 13 bin 249 adedi onay kapsamında, 696 bin 72 adedi ise kayıt kapsamında bulunmaktadır. Kayıtlı işletmelerin 79 bin 232’si üretim yeri, 334 bin 376’sı satış yeri, 282 bin 464’ü toplu tüketim yeridir. Bu tabloya göre her işletmenin ortalama 1 kez bile denetlendiği görülmektedir. Şüphesiz ki, halk sağlığı ve gıda güvenliği, işletme başı yılda ortalama bir kez yapılan denetimle sağlanamaz. Aslında sorun sadece denetim sayısının yetersizliği de değil. 7 bin 137 Gıda Kontrol Görevlisinin sadece bin 917’si Gıda Mühendisidir. Denetimlerin daha sık ve güvenilir yapılabilmesi için daha çok gıda mühendisinin kamuda istihdam edilmesi gerekiyor. Tüm bu verilerin ışığında sayılarının bu kadar az olmasına ve iş yüklerinin bir o kadar fazla olmasına rağmen bu kadar işletmeyi denetlemek için büyük bir özveriyle çalışan gıda kontrol görevlisi arkadaşlarımızın özlük hakları iyileştirilmeli, can güvenlikleri, ivedilikle aşılanmaları ve pandemi boyunca denetime çıkarken kişisel koruyucu donanımları sağlanmalıdır. Ayrıca, gıda işletmelerinin sayıca yüze 80‘ini oluşturan küçük işletmelerde kamu bütçesinden kaynak ayrılarak uzman kontrolünde üretim yapılabilmesi, güvenli gıda arzının sağlanması için Odamızın bir projesi olarak Tarım ve Orman Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu ile değişik zamanlarda görüşülüp paylaşılan küçük ve orta ölçekli gıda işletmelerinin hem daha güvenilir ürün üretmelerini sağlayacak hem de istihdam yüklerini azaltacak olan ‘Yetkilendirilmiş Gıda Danışmanlığı Sistemi’ de ivedilikle yürürlüğe konmalıdır” diye konuştu.

Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından Gıda ve Yemlerde Taklit ve Tağşiş Fiili ve İdari Para Cezalarının Hesaplanmasına Dair Yönetmelik 16.04.2021 tarih ve 31456 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmeliğin 5. Maddesinde cezai işlemler ilgili şu ifadelere yer veriliyor:

-İlk ihlalde ellidörtbin beşyüzellibeş Türk Lirasından az olmamak ve beşyüz kırkbeş binbeşyüzelli Türk Lirasını aşmamak kaydıyla yıllık gayri safi gelirlerinin yüzde biri oranında idari para cezası uygulanır.

-Fiili üç yıl içerisinde birinci kez tekrarlaması durumunda yüz dokuz bin yüz on Türk Lirasından az olmamak ve bir milyon doksan bir bin yüz Türk Lirasını aşmamak kaydıyla yıllık gayri safi gelirlerinin yüzde biri oranında idari para cezası uygulanır.

- Fiilin üç yıl içerisinde ikinci kez tekrarlaması durumunda Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (l) bendi gereği işlem yapılmak üzere Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulur.