Türkiye'nin enerjide dışa bağımlık sorununu çözmede yenilenebilir enerji kaynakları hayati önem taşıyor. Ülkenin halen 79 bin Megavat (MW) düzeyinde olan kurulu gücü içinde Mayıs 2017 itibariyle rüzgar enerjisi santrallerinin payı 6 bin 496 MW, güneş enerjisi santrallerinin payı ise  860 MW. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından hazırlanan, Güneş Enerjisi Potansiyeli Atlası'na (GEPA) göre Türkiye'nin yıllık toplam güneşlenme süresi 2 bin 737 saat, günlük 7.5 saat seviyesinde. Türkiye yıllık 2 bin 737 saat güneşlenme süresi karşılığında güneşten sadece 860 megavat enerji elde ederken; Almanya yıllık 1600 saat güneşlenme süresi karşılığında 40 bin megavat enerji üretebiliyor.


Almanya bile...


Enerji Sanayicileri ve İşadamları Derneği de bu konuyla ilgili çalışmalar yürütüyor. Türkiye'nin temiz ve yenilenebilir enerji üretimi konusunda potansiyelinin yüksek olduğunu, ancak bu kapasitenin tam olarak kullanılamadığını belirten ENSİA Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Vatansever, şöyle konuştu:

"Dernek olarak üzerine yoğunlaştığımız en önemli konulardan bir tanesi ülkemizde yerli temiz ve yenilenebilir enerjilerin daha fazla kullanılması ile ilgili bilinç yaratmak. Almanya'yı dikkate aldığımızda Türkiye 4 kat daha fazla güneş enerjisi kapasitesine sahip ama 46 kat daha az enerji üretiyoruz. Bunların toplumsal bilince geçirilmesi, hem yaygınlaştırılması hem de bu sistemleri oluşturan cihazları ekipmanları burada üretmekle ilgili ciddi bir çalışmamız var. Ülkemizin cari açığındaki en önemli konulardan biri olan enerji hammaddesi ithalatı bugün yüzde 90'lar seviyesini geçmiş durumda. Biz güneş, rüzgar, jeotermal, biyogazdan üretilen enerjiler ile enerji hammaddesinde dışa bağımlılığımızı azaltabiliriz diye düşünüyoruz."


"ÇATI PLANLARI İMAR KANUNUNDA YER ALSIN"


Başbakan Binali Yıldırım'ın 5 Nisan 2017 tarihinde Karabağlar'daki temel atma töreniyle başlattığı kentsel dönüşüm hamlesini hatırlatan Vatansever, "Yeni yapılacak binaların çatı planlarının güneşi alacak şekilde yön konumlandırmalarının mutlaka imar kanunlarına geçmesini istiyoruz. Eski binalarda ise, kamu binası ya da özel olsun, yapılacak belki de çok fazla maliyetli olmayan küçük mühendislik çalışmalarıyla o binaların da güneş enerjisine daha uygun bir hale getirilebileceğini düşünüyoruz. Bu konuda da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile görüşmelerimiz devam ediyor" diye konuştu.


İZMİR RÜZGAR ENERJİSİNDE BALIKESİR'İ GEÇTİ


İzmir'in özellikle rüzgar anlamında çok avantajlı bir bölge olduğuna dikkat çeken Vatansever, "Çanakkale'den Karaburun'a kadar olan kıyı şeridinde saniyede 7 metre ve üzeri hızlarda şu an çalışan ciddi sistemler var. Rüzgar Elektrik Santrali yatırımında İzmir, Balıkesir'i geçerek Türkiye'de birinci sıraya yükselmiş durumda. Böyle olunca da İzmir'in bu konuya yoğunlaşması sebebiyle rüzgar türbini, kanadı ve komponentleri üreticileri daha çok İzmir'de toplanmış durumda. Geçen sene Bergama Organize Sanayi Bölgesi'nde yatırıma başlayan Danimarkalı bir firma var.11 Temmuz'da fabrikasını açacak ve dünyanın en büyük rüzgar türbin kanatlarını üretecek. Rüzgar ile ilgili yatırım yapacak firmalar organize sanayi bölgelerimize gelsinler yatırım yapsınlar diye bekliyoruz. Bu tip yatırımlar etrafında yan sanayi üretimi de canlanıyor. Ek istihdam oluşturulmuş oluyor" dedi.


"ÇATILAR CİDDİ BİR POTANSİYEL"


İzmir'in temkinli bir şehir olduğunu, daha önce doğalgaz dönüşümünde de benimsenerek kullanılmasının zaman aldığını anımsatan Vatansever, şöyle dedi:

"Şimdi buna benzer bir süreç yaşıyoruz. Bütün binaların çatıları ciddi bir potansiyel taşıyor. Bu konuda biz hem kamu kuruluşları hem de vatandaş anlamında dernek olarak çalışmalarımızı yoğun şekilde sürdürüyoruz. Kemalpaşa, Tire, Atatürk organize sanayi bölgeleri fotovoltaik sistemleri kurdular. Bu bilincin artması ile ilgili İZKA'nın çok değerli çalışmaları var. Biz de ENSİA olarak yenilenebilir enerji ile ilgili kümelenme çalışması içindeyiz. Şimdi bir proje çalışmasını birlikte yapıyoruz ve temmuz ayının başında bakanlık onayına sunacağız" dile konuştu.