Dilek Yardımcı - Türkiye'de sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olaylarının artmasıyla birlikte "Beyaz Kod" uygulaması başlatılmıştı. Uygulama sağlık çalışlarının haklarını korusa da, hasta ya da hasta yakınlarının, haklarını aramak konusunda sıkıntıya girmelerine neden olur mu sorusunun da araştırılması gerekiyor. Hasta/hasta yakınları 'Beyaz Kod' ile herhangi bir sözlü ya da fiziksel şiddet eğiliminde bulunmadığı halde farklı sebeplerle mağdur duruma düşürülebilir mi? 

Özgür Dayaç'ın annesi Hatice Güneş Güçer (88), İzmir Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde nefes borusuna kaçan bir yiyecek parçası nedeniyle hayatını kaybetti. Dayaç, annesinin ihmaller sonucu hayatını kaybettiğini iddia ederek, şöyle konuştu; "Annem Hatice Güneş Güçer, 21 Temmuz'da öldü. Her canlının mutlak bir sonu olduğunun hepimiz bilincindeyiz; ancak annem doğal bir son yaşamadı. Sağlık sektöründe peş peşe yaşanan korkunç ihmaller sonucu yaşam hakkı elinden alındı. Annem bugün artık yok, haksızlığa uğrayarak ihmal sonucu öldü ve ben bu acıyı her gün yaşıyorum." 

İhmal iddiası

Hastane çalışanlarının görev ihmali sonucunda annesini kaybettiğini iddia eden, Dayaç, " Her şey, 5 Haziran'da İzmir Retina Göz Merkezi’nde yaşadığımız olayla başladı. Annem, “sarı nokta” hastalığı tedavisinde uygulanan göz enjeksiyonu için ameliyathaneye alındı. Operasyonun sonunda üç hasta bakıcının gözetiminde olduğu halde ameliyathanede yere düşürüldü. Oysa annem gayet ince yapılı ve kilolu olmayan bir kadındı. Düşme sonucu kalçasında çatlak oluştu ve annem bir süre yatağa bağlı kaldı. Tüm imkanlarımı zorlayarak fizyoterapist, psikolog, dahiliye uzmanı, ortopedi uzmanı doktorların ilgisi ve tedavisi sayesinde, kendisinin de gayretiyle annemi tekrar ayağa kaldırmayı ve yürütmeyi başardım. İkimiz de zorlu günleri geride bırakmıştık. 20 Temmuz'da annemde öksürük ve tükürük çıkarma şikâyeti oluştu. Bunun üzerine annemi saat 19:00 civarında evimize yakın olan İzmir Başkent Üniversitesi Hastanesi’nin acil bölümüne götürdük. Fakat saatin 19:00’ı geçmesi ve uzman doktorun orada bulunmaması nedeniyle nöbetçi doktor bizi tam teşekküllü bir hastaneye, muayene etmeden, kayıt yapmadan sadece yönlendirdi. Kısacası sevk etmedi. İzmir Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne ulaştığımızda annem Acil Servis Kırmızı Alan’a alındı. Bu bölümde hastalara acil müdahale zorunluluğu olduğu halde ve benim tekrar tekrar annemin şikayetlerini anlatmama rağmen hiçbir doktor anneme fiziksel muayene yapmadı ve bilinci açık olduğu halde onunla konuşmadı. 

Sürekli yardım istedim

Kan tahlili, tansiyon ölçümü ve EKG çekimi gibi standart uygulamalar yapılarak iki buçuk saat acil servisin Kırmızı Alan’ında bekletildik. İki buçuk saatin sonunda bize hiçbir açıklama yapılmadan dâhiliye servisine yatış verildi. Oysa akciğerlerinde olabilecek bir sorunu bildirerek gitmiştik hastaneye. Fakat 21 Temmuz'da sabah saat 11.30’da annemin ölümüne kadar hiçbir doktor fiziksel muayene yapmadı. Saat 10:30'da vizite gelen doktor da sadece benimle konuştu ve tahlil sonuçlarının iyi olduğunu söyleyerek odadan çıktı. Ölümünden önceki süreçte bu kadar uzun süre anneme müdahale edilmediği için doktorlardan sürekli olarak yardım istedim." ifadelerini kullandı. Yardım çağrılarına rağmen doktorların kendileriyle ilgilenmediklerini belirten Dayaç, "Doktorların ifadelerinin bazıları şunlardı: 'Bu kadar zaman aç kalmış, üç saat daha aç kalsa ne olur ya',  'Siz ne hakla beni saatin 02.00’sinde acilden buraya getirtiyorsunuz? Ben Covid ile uğraşıyorum, siz zaten annenizi besleyemediğiniz ve ona iyi bakamadığınız için buradasınız. Biz gerekeni yapıyoruz, yarın sabah size bilgi verilecek. Covidle uğraştığımız için yanınıza gelmiyoruz' 'Hastayı kaybettik, çok pisi pisine, hiç sevmediğim bir ölüm biçimi' "şeklinde konuştu.

Kamera kayıtları var

Daha yeni annesini kaybetmişken yalnızca koridorda beklemek istediği için kendisinin haksız yere 'Beyaz Kod' ile cezalandırıldığını söyleyen Dayaç, "Annemi kaybettiğimde odasına gidip görmek istedim, ancak izin vermediler. Koridorda beklemek istedim, kesinlikle herhangi bir hakaret ya da şiddet içeren bir eylemde bulunmadım. Kamera kayıtları var. Ben beklemek istediğim için doktor ve hemşireler bana bağırdı" diye konuştu. Dayaç, annesini gözlerinin önünde, nefes borusuna kaçan bir yiyecek parçası nedeniyle hastanede boğularak öldüğünü ifade ederek, "Yüreğimdeki çığlıkları kimse duymadı, yardım isteğime kimse cevap vermedi; yaşlı bir kadının yaşam hakkını kimse önemsemedi ve ben şiddet göstermeden, hakaret içeren söz kullanmadan, bağırmadan sadece koridora beklemek istediğim için “Beyaz Kod”la cezalandırıldım." dedi. "Doktorların güvenliği karşısında hastanın/hasta yakınının güvenliği ve hakları önemsiz mi?" ifadesini kullanan Dayaç şöyle devam etti: "Ben annemi kaybettim,  hakkımda kamu davası açılacak. Ortada büyük sorunlar ve ihmaller var. Sorumlulukların yerine getirilmemesi var ama hak aramak yok. Oysa ben hakkımı, arıyorum. Covid19 olmayan bir hastanın tedavi hakkı yok mu? Yaşlı bir kadının yaşama hakkı göz ardı mı edilmeli?”