Salgınla mücadelede hayati önem taşıyan maske kullanımıyla birlikte dudak hareketlerinin görünmemesi, kişileri gözlere odaklanarak ve yüksek sesle iletişim kurmaya yöneltti. İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Uygulamalı İngilizce ve Çevirmenlik Programı Öğretim Görevlisi Dr. Filiz Mergen, “Daha kolay anlaşılır olmak için yüksek sesle konuşmaya başladık. Sözel iletişimin en önemli unsuru el hareketleri, daha çok önem kazandı. Konuşan kişinin gözlerine odaklanmak da bu adaptasyon sürecinde bize destek oluyor” dedi.

İEÜ Meslek Yüksekokulu Uygulamalı İngilizce ve Çevirmenlik Programı Öğretim Görevlisi Dr. Filiz Mergen, koronavirüs sürecinde özellikle işitme engelliler için iletişimin zor hale geldiğine dikkat çekti.

Görselliğin konuşmaların algılanmasını etkileyen önemli bir bilgi kaynağı olduğunu belirten Dr. Mergen, “Konuşmacının dudak hareketleri, yüz ifadesi ve mimikleri, duruşu gibi diğer şartların da bir araya getirilmesiyle söylenenler anlaşılır hale gelir. Bazen vermek istediğimiz mesajı sözel olmayan bir şekilde de karşımızdakine aktarır ve söylenmek istenenleri anlarız. Ancak bir süredir yüzümüzün önemli bir kısmını kaplayan maskelerle iletişimi kolaylaştıran bu destekleyici öğelerden mahrum kaldık. Maske kullanımıyla birlikte karşımızdakinin konuşmalarını anlamakta zorlanabiliyoruz. Ancak insan beyni, yeniliklere adapte olabilen muazzam bir esnek yapıya sahiptir. Değişen şartlara ayak uydurmamızı sağlayacak becerimiz sayesinde, bu duruma da alışmak üzereyiz. Örneğin, daha kolay anlaşılır olmak için yüksek sesle konuşmaya başladık. Sözel iletişimin en önemli unsuru el hareketleri de daha çok önem kazandı. Konuşan kişinin gözlerine odaklanmak da bu adaptasyon sürecinde bize önemli ölçüde destek oluyor” diye konuştu.

Maske kullanmalıyız

Farklı konuşma hızı, tarzı ve ses tonuyla bir kişinin söylediklerinin milisaniyeler içinde anlaşıldığını aktaran Dr. Mergen, görsel bilgiyle birlikte dil seslerinin anlamlandırıldığını söyledi. Konuşmada kullanılan sözcüklerin yanı sıra dil içeriğine uygun bir yüz ifadesinin verilmek istenen mesajları daha güçlü kıldığını vurgulayan Dr. Mergen, dudak hareketlerinin hem konuşan hem de dinleyici için iletişimde tamamlayıcı unsur olduğunu ifade etti. Dr. Mergen, şunları söyledi: “Konuşurken ağzımızdan çıkan damlacıklar yoluyla yayıldığını öğrendiğimiz virüsten uzak durmak için maske kullanmak zorundayız. Ancak, maske ile konuşurken karşımızdakinin söylediklerini anlamakta bazen zorluk çekebiliyoruz. Özellikle kalabalık ortamlarda işimiz daha zor gibi görünüyor. Fısıltılı konuşmaksa, sosyal mesafe kuralları gereğince adeta imkansız oldu. Özellikle dudak okuyarak söylenenleri anlamlandıran işitme engelliler için iletişim son derece zor hale geldi. Bazı tasarımcılar ağız bölgesi şeffaf materyalden yapılmış maskeler tasarladı. Maskeler sadece dil algımızı değil, dilin ifade ettiği duygu içeriğini de etkiledi.”