Kahramanmaraş Andırın İlçe Jandarma Komutanlığı'nda vatani görevini yapan ve nöbet sırasında G3 piyade tüfeğiyle başına ateş edip yaşamına son veren Manisalı er 21 yaşındaki Emre Tanık'ın ailesi, olayı araştırmak için Kahramanmaraş'a gidecek. Emre Tanık'ın ölümünde ihmal olduğu görüşünü savunan ağabeyi Şakir Tanık, "Askeri yetkililer, oraya gittiğimizde olay yerini göstereceklerini ve bilgi vereceklerini söyledi. Eğer tatmin olmazsak, kardeşim Amerika Birleşik Devletleri vatandaşı olduğu için ABD'den uluslararası yardım isteyeceğiz. Meclis önünde eylem yapacağız. Gerekirse askerde intihar eden askerlerin ailelerini toplayıp dernek kuracağız" dedi.

Kahramanmaraş Andırın İlçe Jandarma Komutanlığı'nda 92/2 tertip olarak vatani görevini yapan Jandarma Er Emre Tanık, geçen 26 Kasım gece nöbetinde, iddiaya göre G3 piyade tüfeğini çene altına dayayıp ateşledi ve yaşamına son verdi. Ailesi tarafından psikolojik sorunları olduğu belirtilen ve ABD vatandaşı da olan Emre Tanık, geçen perşembe günü memleketi Manisa'da toprağa verildi.

Ağabey: Ölümünde şüpheler var


Emre Tanık'ın ağabeyi Şakir Tanık, kardeşinin ölümünde şüpheler bulunduğunu ileri sürerken, Manisa ve Kahramanmaraş'ta 4 kez doktora gittiğini, psikolojik durumunun bozuk olduğunu ve iki kez 'Kırmızı Reçete' ile ilaç verilmesine rağmen müşahade altında tutulmayıp bölüğüne gönderildiğini dile getirdi. Şakir Tanık, "Pazartesi olay yerini görmeye gideceğiz. Çok büyük ihmallerin olduğunu düşünüyoruz. Ölüm şeklinden de şüphe duyuyoruz" diye konuştu. Kardeşinin komando olmak istediğini belirten Şakir Tanık, şunları anlattı:

"Manisa Kırkağaç'taki acemi birliğindeki seçmelerde refüze etmişler. Kollarında çizikler vardı. Fiziki görünüşünden dolayı kardeşimi refüze ettiler. Bu olaydan sonra morali çok bozulunca da Manisa'da askeri hastaneye sevk ettiler. Orada kardeşime kırmızı reçeteli ilaç verdiler. Bölüğüne gönderdiler. Kardeşim, askerliğini bedelli yapabilirdi ama o komando olmak istedi. Kurban Bayramı'nda 10 gün dağıtım iznine geldi. Evden dışarı çıkmadı. Kimseyle görüşmedi. İçine kapandı. Askeri hastaneye gönderemedik. Annem Manisa Asker Hastanesi'ne gitti. Doktorlar 'Getirin' demişler. 'Siz gelip bir şekilde alın' dediğimizde, 'Biz alamayız' cevabını verdiler. Annem 'askerimiz deprasyonda bu şekilde giderse kendine de başkasına da zarar verebilir' dedi. Babamızın paranoid şizofreni olduğunu, Amerika'da tedavi gördüğünü söyledik. Yapacak bir şeylerinin olmadığını söylediler."

Üst devreleri tekmeleyip dövmüş

İzin bitimi kardeşini Kahramanmaraş'a götürdüklerini ifade eden Şakir Tanık konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Orada önce üst devre askerler kardeşime kendi yataklarını toplatmak istemişler. Kardeşim, 'Sen de askersin ben de askerim. Ben hizmetçi miyim?' demiş. Sonra arkadan tekme vurmuşlar, üzerine çullanmışlar. Bu olaydan iki gün sonra, Emre'nin Kahramanmaraş'ta hastaneye sevki çıkmış. Yeniden kırmızı reçeteli ilaç yazılmış. O arada kardeşimle internetten konuştum. Gözü mordu. Yüzünde çizikler vardı. 'Ne oldu?' deyince 'Kavga ettik. Suçum yok, tekmelerle vurdular' dedi. Sonra 'Otobüsü kaçırmayayım' dedi, ertesi gün çarşı izni vardı. 'Yine konuşuruz' dedi sonra da bölüğüne gitti. Kırmızı reçetelik eri hastaneye de yalnız başına göndermişler. Ancak kardeşim çarşı iznine çıkmadı sonra da ölüm haberini aldık."

'Araştırma derinleştirilsin'


Kardeşinin ölümüyle ilgili başlatılan araştırmanın derinleştirilmesini isteyen Şakir Tanık, hem ölümünde hem de adli tıp raporunda çelişkiler bulunduğunu savundu. Ağabey Tanık şöyle konuştu:

"Bize önce '23.55'te öldü' dediler. Sonra Albay geldi, '01.50'de ölmüş' dedi. Teslimat raporu geldi 23.59 yazıyordu. Adli tıp raporu'nda da 23.00 yazıyor. Arada üç saatlik fark var nasıl şüpheye düşmeyeyim? Emre'nin ölüm şeklini çenesinin altından seri atışla ölüm olarak açıkladıkları halde, Adli Tıp raporunda tek atış olarak tarif edildiğini gördük. Rapordaki üçüncü çelişki de merminin giriş ve çıkış delikleri. Giriş yeri 8x8 santimetre genişliğinde, çıkış 5x5 santimetre. Anlayamıyoruz bunu" diye konuştu.

Uluslararası yardım isteyebilirler


Kardeşinin ABD vatandaşı olduğunu hatırlatan Şakir Tanık, "Bu konuyu takip edeceğiz. Kardeşim ABD'den oynaya zıplaya geldi. 'Ben askerliğimi uzun dönem yapacağım. Gerekirse bu vatan için şehit olacağım' diyordu. Bu işin takipçisi olacağız. Gerekirse uluslararası yardım talep edeceğiz, askerde intihar edenlerin aileleriyle iletişim kurup dernek bile kurabiliriz" dedi.

Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde, 34. Hudut Tugay Komutanlığı'na bağlı 2. Sınır Taburu'nda vatani görevini yaparken hayatını kaybeden Piyade Onbaşı Yılmaz Çelgin'in babası Özkan Çelgin de, oğlunun intihar etmiş olacağına inanmadığını söyledi. Baba Çelgin, "Askerî yetkililer önce, oğlumun silahını temizlerken ateş alması sonucu öldüğünü söyledi. Daha sonra ise intihar ettiği bildirildi. Ön otopsi raporunda, alnından ve boynundan girmiş iki kurşun olduğu belirlendi. İntihar eden insan, başına iki kez nasıl ateş edebilir? Oğlumun intihar ettiğine inanmıyorum, cinayet şüphesi taşıyorum." dedi.
Yaklaşık dokuz ay önce 1992/1 tertiple vatani göreve giden 24 yaşındaki Yılmaz Çelgin, geçen haziranda tüfeğinin ateş alması sonucu hayatını kaybetti. Acı haberi askerî yetkililer, Muğla'nın Fethiye ilçesine bağlı Ölüdeniz beldesi Ovacık Mahallesi'ndeki evine giderek annesi Nurdan Sözer'e iletti. Eşinden 16 yıl önce ayrılmış olan Sözer, oğlunun ölüm haberiyle yıkıldı..Hakkari Asker Hastanesi'nde yapılan otopsinin ardından Onbaşı Yılmaz Çelgin'in cenazesi memleketine getirildi. Çelgin, Fethiye Merkez Yeni Cami'deki cenaze namazının ardından toprağa verildi. İzmir'de yaşayan baba Özkan Çelgin, oğlunun ölüm sebebi hakkında kendilerine tutarsız bilgiler verildiğini iddia etti. TIR şoförlüğü yapan 44 yaşındaki baba Çelgin, oğlunun intihar mı ettiğini yoksa silahını temizlerken ateş alması sonucu şehit mi olduğunu bilmediklerini belirterek, yetkili makamların konuyu incelemesi talebinde bulundu: "Askerî yetkililer, Fethiye'de yaşayan eski eşime ilk gittiklerinde oğlumun tüfeğinin temizlerken ateş aldığını ve bu şekilde hayatını kaybettiğini söyledi. İkinci haber ise kafaları karıştırdı. Bu kez oğlumuzun intihar ettiği söylendi. Aklımızda soru işaretleri var. Oğlumu öldürmüş olabilirler. Ön otopsi raporunda, çenesinin altından ve alnından girmiş iki kurşun görünüyor. İntihar eden kişi, nasıl iki kez başına ateş edebilir? Bize söylenenleri, otopsi raporu yalanlıyor. Oğlum Ukrayna'da üniversitede, turizm ve otelcilik okuyordu. Askerlikte de uzman çavuş olarak kalmayı düşünüyordu. Gelecek planları olan bir çocuktu. Böyle biri nasıl intihar etsin?"