Kırımlı bir ailenin çocuğu olarak 1930'da İstanbul'da dünyaya gelen Çevik'in hayatında Atatürk'ün yeri ve anlamı çok büyük. Çocukluk döneminde Atatürk ile tanışabilmek için yaşıtlarıyla defalarca Florya'ya giden Çevik, çok istemesine rağmen Ulu Önder'le konuşamadığı için hala çok büyük üzüntü duyuyor.

Tıp fakültesini tamamladıktan sonra yaklaşık 40 yıl üniversitelerde çalışan ve profesör unvanıyla emekli olan Çevik, ilerlemiş yaşına rağmen Atatürk'ün hayatını anlatan kitaplar okuyor, onun için yazılar kaleme alıyor.

Çıkardığı şiir kitabında hayatındaki en büyük kahraman olan Atatürk ile ilgili şiirlere yer veren Çevik'in en mutlu olduğu yer ise evinin kütüphane bölümü.

Çevik yaptığı açıklamada, Atatürk'ü ve manevi kızı Ülkü Adatepe'yi her yaz geldikleri Florya'daki köşkte henüz 5 yaşındayken gördüğünü söyledi.


"Hayattaki tek pişmanlığım"

Aynı zamanda komşuları olan Atatürk'ü her geldiğinde büyük bir hayranlıkla izlediğini anlatan Çevik, şöyle konuştu:

"Florya'ya geldiğinde herkes Atatürk'ü görüp konuşmak için adeta akın ederlerdi. Ben de birkaç kez Atatürk'ün yanına gitmek istedim ama çocukluğun verdiği çekingenlikle olmadı. Onu hep uzaktan izler, bir gün yanında olacağım diye hayal kurardım.1937 yılının yazıydı, annem bana güzel bir elbise dikmişti. Koşturarak köşkten çıkan Atatürk'ün yanına gittik. Korumalardan biri kalabalığa 'Gelmeyin' dedi. 'Elini öpmek istiyorum' deyince de 'Başka zaman' diye seslendiler. Cesaretim kırıldı, geri çekildim. Hayattaki tek pişmanlığım odur. Keşke Atatürk'ün o mübarek elini öpebilseydim."


"Koca okulda sadece hıçkırık sesleri duyuluyordu"

Çevik, radyodan hasta olduğunu duyduğunda ailecek büyük bir üzüntü yaşadıklarını ifade etti.

Atatürk'ün, hastalığından dolayı 1938 yılı yazında Florya'daki köşke hiç gelmediğini aktaran Çevik, "Ben o yıl sınava girdim, birinci sınıfı okumadan ikinci sınıftan başladım. Hiç unutmam, öğretmenimiz 10 Kasım sabahı ağlayarak sınıfa girdi ve 'Çocuklar Ata'mızı kaybettik' dedi. Sınıfta hepimiz hıçkırıklara boğulduk. Koca okulda sadece hıçkırık sesleri duyuluyordu. Bugün bile hatırlıyorum." şeklinde konuştu.

Atatürk'ün mücadeleci ruhunu hayatı boyunca kendisine örnek aldığını işaret eden Çevik, babasını küçük yaşlarda kaybetmesine rağmen çok çalışıp tıp fakültesini bitirdiğini vurguladı.

Emekli oluncaya kadar binlerce tıp öğrencisi yetiştirdiğini anlatan Çevik, "Atatürk, kadınlara seçme ve seçilme hakkını 1934 yılında verdi. Avrupa'da bile bu imkan yoktu. Atatürk'ü görmüş biri olarak insanımıza tavsiyem onun yolundan ayrılmasınlar. Onun ilkelerini benimsemek, göstermiş olduğu yolda ilerlemek çok önemli. Geriye değil hep ileriye bakmalıyız." diye konuştu.

Her 10 Kasım'da onu özlemle andığını ve küçüklük yıllarında yaşadığı anılarının aklına geldiğini anlatan Çevik, kalbindeki Atatürk sevgisinin her geçen gün artarak devam ettiğini sözlerine ekledi.