Ziyarette bir gazetecinin Başkan Kocaoğlu'na önceki gün Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım'ın CHP'li belediyeleri kastederek 'İzmir'in yakasından düşün artık' sözlerini hatırlatması üzerine araya giren Baykal, "İsterseniz bu soruya Sayın Başkan cevap vermemiş ben vermiş olayım. Sayın başkanı siyasi tartışmaların içine sokmayalım. Bakan Binali Yıldırım'a bu yaklaşım hiç yakışmadı. Sayın Başkan İzmir halkının görevlendirdiği bir insan. Onu oraya, onun bunun keyfi, takdiri, kızgınlığı, tepkisi getirmedi. İzmir halkının bilinçli, defalarca ortaya çıkmış olan iradesi onu buraya getirdi" dedi.

Herkesin önce buna saygı göstermeyi öğreneceğini belirten Baykal, şöyle konuştu: "Önce bu iradeye İzmir'i bu anlayışa taşıyan iradeye saygı göstermeyi öğrenecektir. Ben tekrar ifade ediyorum Sayın bakana yakıştıramadım bu üslubu, yakıştıramadım. AKP yetkililerinden İzmir'e karşı özensiz, saldırgan, ağır, suçlayıcı, yakışıksız ifadeler duymaya alıştık. Ama sayın bakanın bu konuda daha bir özenli, daha bir dikkatli olması gerekirdi. Kendisine o yakışırdı, onu beklerdim. Gerçekten hiç uygun değil. İzmir'i bir yerden düşürmeye kimsenin gücü yetmez, kimsenin haddi değildir. İzmir olduğu yere nasıl gelmiş bunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Herkes buna saygı gösterecek. İzmir'in özgür siyasi iradesini, siyasi tercihin saygı göstermesini öğrenecek. Demokrasi dersi mi verelim? Nezaket dersi mi verelim?"

Baykal, Başkan Kocaoğlu'nun bu dönemleri en kısa sürede aşarak hak ettiği ruh ferahlığına, huzura kavuşacağına yürekten inandığını belirterek şunları söyledi: "Yalnız değilsiniz sayın başkan. Türkiye'nin her yerinde milyonlarca insan burada yaşananların neden yaşandığını biliyor. Bu bir anlamda İzmir'in kaderidir. Sizin değil İzmir'in kaderidir. Bir anlamda Ankara'daki siyasi mücadelelerin verilemeyen cevaplarının İzmir üzerinden verilmesi teşebbüsüdür. Bunların hep farkındayız."

Başkan Kocaoğlu'nu makamında ziyaret etmekten büyük mutluluk duyduğunu belirten Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu benim için her şeyden daha öncelikli ve daha önemli bir görevdi. Eğer böyle bir buluşmayı gerçekleştiremeyecek olsaydım İzmir'e gelmeyi düşünmüyordum. O anlayış içinde İzmir'e geldim. Eksik olmasın sayın başkan da bizi büyük bir misafirperverlikle karşıladı, bir araya gelme imkanını sağladı."

Belediye binasına girişte Kocaoğlu'nun kulağına eğildiğini belirten Baykal, sözlerine şöyle devam etti: "Başkan güzel yüzle beni karşılıyordu. Yüzünde farklı bir tebessüm vardı. Bu tebessüm sana yakışıyor. Başkan sakın ha bu güzel tebessümü yüzünden kaldırma. Yaşamakta olduğumuz olaylar üzüntü vericidir. Bunlar karşısında daha ağır başlı, daha vakur bir tavır takınma ihtiyacı hissedebilirsin. Biz seni güler yüzlü görmek istiyoruz. Tüm bu olaylara rağmen bu olayların üstünde, bunlara tepeden bakabilen, bunlardan etkilenmemiş, umudunu, iyimserliğini, güvenini koruyan İzmir halkına o güveni telkin eden tatlı tebessüm içinde seni görmek istiyoruz' dedim. Gerçekten de öyle düşünüyorum."

Güç bir dönemden geçtiklerini belirten Baykal, şöyle konuştu: "Acı olaylar yaşanıyor. Elbette bundan dolayı bir üzüntü yaşanıyor ama her şeye rağmen hepimize düşen görev, başta Büyükşehir Belediye Başkanımız olmak üzere umudunu, güvenini, inancını, iyimserliğini kaybetmemektir. Yüzündeki tebessümü soldurmamaktır. Ona hepimizin ihtiyacı var. Çünkü, Türkiye'de sadece o kişi, bu kişi değil pek çok insan büyük acılar yaşıyor."

ALMAN YARGISININ SUÇLU BULDUĞU KİŞİLER DIŞARIDA GEZİYOR

CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay'ın cezaevinde 1000 gününü tamamladığını hatırlatan Baykal, şunları söyledi: "Ciddi bir hukuk düzeni içinde hiç kuşku yok ki beratla sonuçlanacak bir yargı süreci. Ortada hiçbir ciddi delil yok, hiçbir ciddi suç yok. Ama bin gündür içeride. Bunun üçte birini de sanıyorum hücrede geçirdi. Pek çok insan aylarca, yıllarca gözaltında kalıyor, tutuklu kalıyor. Bu acılar ülkemizde maalesef yaşanıyor. Bu güne özgü bir olay değil. Böyle bir tablo içinde bazen o kişi bazen bu kişi büyük acı yaşamak durumunda kalıyor. Ama bu bizim bu yanlışlıkların üzerinden geleceğe umutla bakmamıza engel olmamalıdır. Bütün bunları aşacağımıza yürekten inanıyorum. Böyle dönemler yaşandı. Yine böyle güç bir dönem yaşanıyor. Hepimizin tanıdığı, bildiği, saygın pek çok insan acılar çekiyor. Buna karşılık Alman yargısının suçlu olduğunu tespit ettiği insanlar ellerini, kollarını sallayarak sokaklarda dolaşıyor. Aynı yargı sürecidir, tabi ki bunlardan şikayetçiyiz. Bizim muhatabımız tek tek yargıçlar değildir. Bizim muhatabımız Türkiye'deki bu adalet düzenini getirten ve halkımıza bu haksız acıları çektiren siyaset anlayışıdır. Ona karşı kararlılığımızı, mücadelemizi ayakta tutuyoruz."