Gamze Geçer- Arife Durmaz 1969 yılında Bergama'nın Alibeyli köyünde doğup büyüdü. 1985-86 Bergama lisesi mezunu. 1988 yılında Göçbeyli kasabasına gelin gitti. 2 oğlu var. Evliliklerinin 5. yılında büyük oğlunu dünyaya getirdi. Oğlu 1999 yılında yani 6 yaşındayken geçirdiği trafik kazası sonrası omurilik felçlisi oldu. Diğer oğluna ise bilmeden hamile kaldığı süreçte, büyük oğlunun yürüyebilmesi için çaba gösterirken bebeği oksijensiz kaldı. 2004 yılında dünyaya gelen şu an 13 yaşında olan küçük oğlu, epilepsi hastası ve serebral palsili oldu.

 

Durmaz büyük oğlunun her şeye rağmen çok sosyal ve hayat dolu olduğunu söylerken şu sözlerle devam etti: Büyük oğlum Liseyi bitirdi. Sınavlara girdi. İŞKUR tarafından İZSU'ya yerleştirildi. Çok şükür kendi ihtiyaçlarını görebilir hale geldi. Ben de bununla gurur duyuyorum. Çok mutluyum. Bir oğlum daha var. O da sürpriz bir şekilde dünyaya geldi. Ali'nin yürüyemeyecek olmasını hiçbir zaman kabullenemedim. Hep yürümesi için çaba içindeydi, o esnada hamileliğimi bilemedim. Anne karnında küçük oğlum oksijensiz kalmış. Onu da 2004 yılında dünyaya getirdim. 13 yaşında epilepsi hastası ve serapral palsisi var. Ama çok şükür ki hastalığının en iyi olabilecek aşamasında. Şu anda tatilini Alibeyli köyünde anneannesiyle ve hayvanlarla geçiriyor. O da kendi başına yaşamayı öğrendi.

İlkler şehrinde ilk kadın şoför

'Hal böyle olunca boşlukta kaldım. Devamlı evdeydim' diyen Durmaz çalışmaya karar verir. Liseden mezun olmasının pek bir faydasını göremediğine, farklı bir iş yapmak istediğine karar verse de kafasında 'Bu yaştan sonra nerede, nasıl çalışırım sorusunu sorarken bir tanıdıkları eşini de ikna ederek kendi arabasını verip taksiciliğe başlamasına vesile olur.
Durmaz, şoförlüğe başlamasını şöyle anlattı: Arkadaşım bana taksi şoförlüğü teklifinde bulundu. Araba ona aitti. İlk başta şaka yaptığını düşündüm. Sonrasında ben de 'Neden yapmayayım?' dedim. İnsanlarla iletişim kurmayı ve yardımlaşmayı çok seviyorum. Özellikle yaşlılara yardım ettiğimde kendimi çok huzurlu hissediyorum. İlk başta SRC belgesiyle başladık. Psikotekniği aldım. Ondan sonra Şoförler Odası bizi şoför tanıtım kartı için İzmir'e yolladı. O zaman dedim ki "İzmir büyük bir yer, seminerde kadınlar elbette vardır." Ama bir gittim, bir salon erkek, benden başka kadın yok. Eğitimler mart ayındaydı. İşe de 9 Nisan'da başladım. İlk iki haftayı hiç hatırlamıyorum, çok heyecanlandım. Duraktaki abiler de sağ olsunlar yardım ettiler. Adres bulamadığım da çok oldu. Bir keresinde hiç unutmuyorum, Gürkaya apartmanını bulamadım. Önünden kaç kez geçtiğim halde bulamadım. Müşterilerle buluşma konusunda epey film çevirdik. Durmadan duraktaki arkadaşları aradım. 'Ben şuradayım, şuraya gitmem lazım, orası nerede?' diye. Şimdi hiç bulamadığım yerde esnafa sormayı öğrendim. Şu ana kadar da Bergama'da bir zorluk yaşamadım. Daha yeni olmamın verdiği zorluk ve sıkıntıları yaşadım. Kadın olarak memleketimde sorun yaşamadım. Sorunlu bir bölge değiliz. Kadınların iş alanlarında olduğu ve yadırganmadığı bir şehrimiz var. İnsanlarımız da anlayışlı. 4. ayım hiçbir kötü laf duymadım. Benden önce Bergama'da kadın şöför hiç olmamış. Ben vardır zannediyordum ama yokmuş. Bu da ayrı bir gurur veriyor. İlkler şehrinde ilk şöförüm. Direksiyon başına her geçtiğimde daha dik oturuyorum.

'Annem çok ağladı'

İnsanların küçük yerde daha çok yorum yapmaları ve hayatlara müdahil olmaları bilinen bir durumdur. Durmaz, şu ana kadar negatif hiçbir yorum almadığını belirterek, 'Özellikle teyzeler o kadar mutlu oluyorlar ki gurur duyup desteklediklerini söylüyorlar. Ben o zaman çok mutlu oluyorum. Bergama'nın birçok şeyi aştığını gördüm. Mesela ben işe başladığımda en çok annem ağladı. Çok üzüldü. Bana, 'Zaten 2 tane engelli çocuğun var. Öldürürler seni, sen bırak bu işi' deyip durdu. En son artık anneme dedim ki: 'Anne inan erkek müşterim yok gibi bir şey. Gerçekten durak çok sakin ve toplamda 4 kişiyiz. İçin rahat olsun, herkes bana abilik yapıyor.'

'Kalıpları yıkın artık'

Eşinin ilk başta hiç istemediğini vurgulayan Durmaz, 'Ama aracın sahibi ona gerekli açıklamayı yaptı. Gerçekten aile müşterileri vardı. Eşim de gözüyle görünce buna inandı. Aracın sahibi 99 yılından beri tanıdığımız insanlar, bana da öyle güzel imkanlar sağladılar ki anlatamam. Mesela çocuklarımın sorunu olduğunda 'kontağı kapatıp gidebilirsin hiç sorun değil dedi. Aracın kendine ait olduğunu hisset, dert etme rahat ol' dedi. Ben de kendi kendime 'Bu şartlarda işi kabul edip gitmezsen olmaz.' dedim. Nitekim de kabul ettim ve başladım. Hiç pişman değilim. 50 yaşındayım, bu zamana kadar hiç ama hiç çalışma imkanım olmadı. Kimse yanlış anlamasın, bu saatten sonra eve kapanıp çocuk bakmak hiç bana göre değil. İnsanlarda o algı var. Ve bana o şekilde yaklaşıyorlar. Ama yanlış, kalıpları yıkın artık. 99 yılında bu yana çok hareketli bir hayatım oldu. Öyle mücadeleler verdim ki Türkiye'nin birçok yerinden tanımadığım insanlardan destek aldım.' şeklinde konuştu.
Çocuklarının toplumda yer alması için elinden geleni yapan, 2 oğlu için hayatını sil baştan yazan, anneliği hakkıyla yapan Arife Durmaz, mücadelesine daha da güçlenerek devam ediyor. Çocuklarının sevgi ve hayat dolu olmasının anlatılmaz bir his olduğunu dile getiren Durmaz, 'Geçenlerde midem kötüydü ve işi bırakmayı dahi düşündüm. Patronumu üzmek istemedim. Ama büyük oğlum 'Olur mu öyle şey, düzelince devam edersin' dedi. Ben verimsiz olunca çocuklarımın da enerjisi olmuyor. Ama böyle hayat dolu oluyorlar, siz de enerji saçıyorsunuz" dedi.