Aykut Polatlı-Panama bandralı Lady Tuna adlı geminin Çeşme Ildır'da bulunan orkinos çiftliğinden aldığı balıkları Mısır'a götürmek üzere yola çıktı. Geminin balıkçı teknelerine çarpmamak için manevra yaptığı sırada kayalara çarpması nedeniyle delinen gövdesinden yayılan 50 ton yakıt insan ve çevre sağlığını tehdit etmesinin yanı sıra İzmirli çevre hareketi temsilcilerini de harekete geçirdi.
Sahilden 3 mil uzaktaki Pırasa adası yakınında kayalıklara oturan geminin gövdesinde oluşan yırtıktan sızan tehlikeli atık sınıfına giren 130 tona yakın yakıtın kuvvetli rüzgarın da etkisiyle geniş bir alana yayılarak, Paşa Limanı ve Ilıca Yıldız Burnu sahiline kadar ulaşması çevre felaketi yarattı.

Çevre davasının başlangıcı

Dünyaca ünlü Ilıca Sahili'nde evi bulunan Mehmet Refik Soyer, Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi'ne başvurarak ortaya çıkan ekonomik zararın ve çevre tahribatının tespiti için dava açtı. İzmir'in Manhattan'ı diye bilinen Bayraklı'da 38 katlı bir gökdelenin yapımını da engelleyen Soyer'in avukatlığını üstlenen Senih Özay, Murat Fatih Ülkü olay mahalline giderek bilirkişi heyetinin çalışmalarını izledi ve düşüncelerini paylaştı.
Doğa ve çevreyle ilgili pek çok davayı üstlenen avukatlar Senih Özay, Fatih Ülkü tespit talebinin aynı zamanda bir çevre davasını başlangıcı olduğunu belirterek, tespitin hemen ardından kazanın sorumluları hakkında suç duyurusunda bulunup tazminat davası da açacaklarını açıkladı. Avukatlar ayrıca Cumhurbaşkanı Devlet Denetleme Kurulu'nun olayı araştırması için de başvuru yapacaklarını söyledi.
Bölgede bulunan avukat ve uzmanlar sızıntının kontrol altına alınmasına karşın çok sayıda konut ve turistik otel ve tesisin de bulunduğu Ilıca ve Paşa Limanı sahili kıyılarındaki denizin yanı sıra deniz dibi canlılarının da büyük zarar gördüğü tespitini kamuoyu ve basın mensuplarıyla paylaştı. Yaklaşık 50 ton yakın yakıtın kıyıya vurduğunu ve geniş bir alana yayılarak sahile kadar ulaştığı, kazadan deniz-çevre ve insan eko-sisteminin etkilendiğini vurgulandı.

Zararları uzun dönem sonrası ortaya çıkacak

Bilirkişinin incelemelerini izleyen ve zararın tespiti hakkında yeniden bir inceleme yapan Ekinoks Çevre ve Kültür Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Başak Yasemin Arel, destek ve yerinde tespit amacıyla avukatlarla beraber olay mahalline geldiğini belirterek, deniz dibindeki canlıların gördüğü zararın boyutunun 100 yıl sonra ortaya çıkabileceğini söyledi.
Dernek Başkanı Arel, bölgenin balık çiftlikleriyle sarılı olduğunu ve kazaya neden olan sözkonusu geminin de çiftliklerden birinden balık almak üzere yanaştığını vurgulayarak, Deniz Ticaret Odası'nın da davaya destek vermesi gerektiğini belirtti ve şöyle konuştu: 'Batık gemiyle ilgili çevreye verdiği zararla ilgili davanın keşif günüydü destek olmak için buradayız. Bu bir kaza. Deniz kazaları her zaman olabilir. Ancak önemli soru işaretleri var. Yakıt tankeri olan bir geminin burada balık almak için yanaştığı bir sığlık söz konusu. Bu tonajdaki bir geminin bu sığlıkta balık almak üzere yanaşması deniz trafiğine ve ticaretine uygun mudur? Sızıntı önlenememiş. Geç kalınmış. Fuel oil yayılmış. Denizin dibinde var. Kıyılara vuranları toplama çalışmaları sürüyor. Ancak deniz dibindeki canlılara verdiği zararı belki ancak 50 yıl sonra anlayacağız. O biyolojik sistemin içinde biz de varız. Biz o balıkları yiyeceğiz. İhmal varsa emsal temsil eder. Ayrıca hassasiyet gösterilmeli. Biz çevre derneği olarak takipçisi olacağız. Deniz ticaret odası gibi kurumların da böyle davalara sahip çıkmasını istiyoruz. Deniz hukuku özel bir hukuk alanı. Bizim hakim olmadığımız bir alan. Odanın gelip davaya müdahil olmalarını temenni ederim. Çevreye verilen zararın en aza indirgenmesi konusunda daha dikkatli olmalıyız. Balıkçılar balığa çıkamıyor. Buralarda balık çiftlikleri söz konusu. Bu bölge bu yoğunluktaki balık çiftliğini taşır mı? Bugün yaşanan kaza da daha bir soru işaretlerini arttırmıştır. Yetkililerden çevre hassasiyeti bekliyoruz.'

Atık nerede?

Prof. Dr. Ertuğrul Barka da tehlikeli atıklarla ilgili sıkıntı ve bu atıkların bertaraf edileceği tesislerin azlığına dikkat çektiği açıklamasında, 'Burada ne olduysa oldu. Bilim insanları da inceleyecek. Ama tehlikeli atık. Burada bir deniz kazası sonunda tehlikeli atıklar denize yayıldı. Burada sayın belediye başkanı toplayıp bertaraf tesisine gönderdiğini söylüyor. Oysa Türkiye'de 2 milyon yüz bin ton tehlikeli atık olduğunu TÜİK söylüyor. Madenlerde de milyonlarca ton tehlikeli atık var. Bunlar tehlikeli atık sayılmıyor bizde. Dünyada böyle bir şey yok. Bunu nereye götürdüler. Merak ediyorum. Bertaraf edilecek yer TÜPRAŞ, PETKİM ve İzmit'teki belediyenin 35 bin ton yıl bertaraf tesisi var İZAYDAŞ. Bu atık nerede? Belediyeye soruyoruz. Dökülen miktar ne kadar?' şeklinde görüş belirtti.


Tehlike gözardı ediliyor

Prof. Dr. Ümit Erdem ise yerel yetkililerden ve bakanlıktan gerekli hassasiyetin gösterilmesini talep ederek, kazayla ilgili tüm gerçeklerin ortaya konmasını istedi: 'Bugün 17. günü. Aynı zamanda Avrupa Ekoloji Federasyonu'nda görev yapıyorum. Orada da AB'de bu konular ama insana bağlı hatalar yüzünden ya da yanlış kurgular yüzünden doğanın zarar görmesiyle alakalı önemli görüşler belirtildi. Bu kazada bazı kişiler aman dedi. Ama asıl yetkililer yerel yetkililerden bakanlığa kadar durumu göz ardı ediyor. Geleceğe yönelik böyle şeylerin olmaması için hem sanayi haline gelmiş balık çiftlikler hem o gemileri işletenler hem o nakliyatı yapanlar daha bilinçli davranabilir. Kaza deniyor ancak kazada fuel oil var. Kaza öyle bir yerde oldu ki.. Balık çiftliklerinin bulunduğu alanda. Bu kaza bize yeniden bu konuların ele alınarak doğru güvenlik önlemlerinin alınmasının şart olduğunu gösterdi. Deniz eko sistemi de önemli. Siz denizi kirletirseniz diğer eko sistemlere de zarar vermiş olursunuz. İnsan eko sistemi denen bir şey de var. İnsanlar acaba denize girebilecek miyiz, turistler gelecek mi gelecek sezon. İnsan sağlığı ve geleceğinin koruma altında olması gerekiyor. Kültür balıkçılığı yapanlar da zarar gördü. Gizlemenin anlamı yok. Neyse durum açıkça ortaya konulmalı.'