Uzun yıllar İstanbul'da özel sektörde çalışan Metin-Güzin Göğüş çifti şehrin stresi ve kalabalığından bıkıp Karaburun'a yerleşti. Hayallerini gerçekleştirmek için 25 dönüm zeytin bahçesi  alan çiftin karşısına hiç ummadıkları bir sorun çıktı. Genç çift ağaçlarına dadanan zeytin sineğiyle baş etmenin yolunu ararken kendi çevrelerinde  "Zeytin Okulu" bulunduğunu öğrendi. Burada bilimsel zeytincilik eğitimi almaya başlayan Metin ve Güzin Göğüş  'Zeytin Okulu'nun yeni başlangıçlar yapmak isteyenler için önemli bir kapı olduğunu gördü. Eğitimini tamamlayan Göğüş çifti "Öğrenerek ,doğru bilgilerle  zeytincilik yapıyoruz. Burada çok huzurluyuz hayata yeniden tutunduk, halimizden gayet memnunuz" dedi.


BANKACIYDI AMA HAYALİ ZEYTİN BAHÇESİYDİ

48 yaşındaki Metin Göğüş, uzun yıllar yurt için ve yurt dışında bankacılık yaptığını ve hayalinin bir gün zeytincilik yapmak olduğunu söyledi. Uzun yıllar ofiste çalıştıktan sonra şimdi doğa içinde yaşamanın çok farklı olduğunu belirten Göğüş, "Bankacı olduğum için hafta içi ve hafta sonu çok geç saatlere kadar yoğun tempoda çalışma hayatım oldu. Zeytincilik yapmak aslında bizim emeklilik projemizdi, tarımla uğraşmak gibi düşüncemiz her zaman vardı. Ama şartlar bunu öne almamıza sebep oldu" diye konuştu.

Kendileri için çok yeni bir alan olduğunu birçok şeyi bilmediklerini aktaran Göğüş, işin çok keyifli geçtiğini ve hiç boş zamanlarının olmadığını belirtti ve ekledi: "Zeytinin alt kırınımlarına girdiğimiz zaman çiti, ilacı, budaması, gübrelemesi, sulama sistemi gibi çok yeni şeyler öğreniyorum. Çok keyifli, hiç boş vaktimiz olmuyor. Buradaki hayatla İstanbul'daki hayat bambaşka; üç tane tişörtüm, iki şortum, arada bir giydiğim pantolonum var. Ayakkabı pek kullanmıyorum."


TRAFİK YOK ,SABAHLARI KUŞ SESİ İLE UYANIYOR

Metin Göğüş "Alışverişimizi pazardan yapıyoruz, dağ tepe yürüyoruz, ben dalıyorum, balık tutuyorum akşam mangalda balığımızı pişiriyoruz. Kuş sesleriyle uyanıyoruz. Bir kere huzur var, trafik, kalabalık, kavga, gürültü yok. 25 dönümlük bahçemizi bütçemiz çerçevesinde büyütmeye çalışıyoruz. Şu an zeytin ağaçlarının bakımıyla uğraşıyoruz"diyor.


"850 TANE AĞACA ZEYTİN SİNEĞİ KAPANI KURDUK"

Karaburun'a ilk yerleştiklerinde zeytine dair hiç bir şey bilmediklerini dile getiren Göğüş, zeytin okuluyla yollarının nasıl kesiştiğini dair şöyle konuştu: "Türkiye'de zeytin ile ilgili doğru bilgi sahibi pek yok. Biz de ilk başlarda zorlandık. Eşim bir gün internetten Zeytin Okulu'nun aromatik bitkiler eğitimini görmüş başvurdu ve eğitimden oldukça memnun kaldı. Bana söyleyince biz de tam o sırada zeytin sineğini doğal yöntemlerle çözmeye çalışıyorduk bu eğitimin de zeytin okulunda olduğunu görünce eğitimlere katıldık. Ekip harika, eğitim çok zevkli geçti. 850 tane ağaca zeytin sineği kapanı kurduk. Şimdi okulun budama eğitimleri var, dört gözle bekliyoruz" ifadelerini kullandı.


"HAYATIMDAN GAYET MEMNUNUM"

İzmirli 41 yaşındaki Güzin Göğüş ise 17 senedir işi dolayısıyla İstanbul'da yaşadığını ve reklamcılık yaptığını belirtti. Reklam sektörünün zor bir sektörü olduğunun ve insanın omuzlarına yük bindirdiğini aktaran Göğüş, "Çalışma şartlarını ve stresi bir süre sonra kaldıramadım. Hep emekli olduktan sonra İzmir'e yerleşmekti. Bunu biraz erkene aldık. İlk başta hızlı bir yaşamın içinden böyle bir sakin hayata geçmek nasıl olur diye kafamda soru işareti vardı. Ama güzel oluyormuş, şu anda gayet memnunum" dedi.


"TARIM BENİ YAŞAMA BAĞLADI,ŞEHİRDE HAYATI KAÇIRIYORUZ"     

Tarımla uğraşınca kendine geldiğini ve yaşamın güzel olduğunu iyice anladığını söyleyen Göğüş, "Tarımla uğraşmak çok güzel, insanı kendine getiriyor, hayata bağlıyor. Şehirde birçok saçma sapan şeyle uğraşırken yaşamı kaçırıyoruz, yani aslında yaşamıyoruz. Her zaman bir şeylerin peşinden koşturuyoruz. Burada kendimi, yaşamı buldum. Hayatın ve yaşamın çok güzel olduğunu iyice anladım" diye konuştu.  


"ZEYTİNİ TOPLAYAMAYAN KÖYLÜLERE DE YARDIM EDECEĞİZ"

Mayıs ayında açıldıklarını ve  6 ayda sekiz, dokuz tane faaliyet yürüttüklerinin ifade eden Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Funda Barbaros da şunları söyledi: "Projeyi İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne sunduk  destek gördü ve belediyenin katkısıyla metruk haldeki eski ilkokul binası yıkılarak yeni bir bina inşa edildi. Okulun içinde çok güzel bir kütüphanesi ve bir tanede dersliği var. Proje zeytinin budamasından başlayıp, pazarlanmasına kadar giden bütün üretim, toplama, depolama alanlarının da dahil olmak üzere 2-3 yıl sürecek"


PROF.DR. BARBAROS "BURASININ AKADEMİ HALİNE GELMESİNİ İSTİYORUZ"


Funda Barbaros amaçlarının bir akademi olduğunu belirterek "Amacımız zeytin üzerinden genel olarak bütün Akdeniz havzasında yeni öğrenme ve üretme yolları, üretici ve tüketiciyi bir araya getiren türetici diye tanımladığımız bir ağın oluşmasına katkı vermek. Araştırmacılar içinde burasının akademi haline gelmesini istiyoruz" diyor.


GENÇLER ŞEHİRE GÖÇTÜ, ZEYTİNİ YAŞLILAR TOPLUYOR

Barbaros zeytin budama ve toplama konusunda sıkıntı olduğunu da belirterek  "Zeytin toplarken bulunduğumuz yöre biraz dağlık, budama hataları da var. Toplamada köylerdeki gençler şehirlere göçtüğü için yaşlılar rahat toplayamıyorlar, zeytin toplama konusunda çok sıkıntı var. Biz Zeytin Okulu olarak bu konuda da destek vermeyi sürdüreceğiz" şeklinde konuştu.